Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Uluslararası Nükleer Güvenlik Zirvesi için gittiği ABD’de kaldığı otel, bir Ermeni yüzbaşıyı, mimar Mihran Mesrobyan’ı gündeme getirdi. Tarihin hafızası canlıdır ve hiç beklemediğiniz bir anda karşınıza çıkıp, kendisini hatırlatır.
Çanakkale, son yıllarda, ilki ‘Yüzbaşı Torosyan’ın Anıları’, ikincisi ise devlet aklının Çanakkale Savaşları’nın 100. yılını, Ermeni Soykırımı’nın 100. yılına denk getirerek ‘soykırımın sözdeliğini’ tüm dünyaya kanıtlamak girişimiyle gündeme geldi. İlki üzerine sayfalar dolusu makale yazıldı, tartışıldı ve koskoca profesörler, tarihçiler Yüzbaşı Torosyan’ın anlattıklarını deşifre etme yarışına girdiler. Devlet ise Ermeni soykırımı ile ilgili inkârcılığına devam etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Uluslararası Nükleer Güvenlik Zirvesi için gittiği ABD’de kaldığı otel ise, bir başka Ermeni yüzbaşıyı, mimar Mihran Mesrobyan’ı gündeme getirdi. Erdoğan’ın kaldığı Carlton Oteli bugüne kadar yüzlerce devlet adamını ağırladı. Bu elbette olağan bir durum, şaşılacak bir yanı yok. Ancak tarihin hafızası canlıdır ve hiç beklemediğiniz bir anda karşınıza çıkıp, kendisini hatırlatır.
Yüzbaşı Mesrobyan’ın hikâyesini, kendisi de mimar olan torunu Caroline Mesrobian Hikman ile yapılan bir röportaja ve ayrıca ABD’de yayımlanan sanat ve mimarlıkla ilgili yayınlardan faydalanarak derledik.
1914 sayımlarına göre Afyonkarahisar’da 6.500 Ermeni yaşıyordu. Şehirde, Surp Asdvadzadzin ve Surp Toros adlı iki Ermeni kilisesi bulunuyordu. 200 öğrencinin eğitim gördüğü dört özel ilkokul yanında Yüzbaşı Mesrobyan’ın da eğitim gördüğü 350 erkek, 220 kız öğrencinin devam ettiği 6 yıllık Sahakyan Okulu vardı. Ermeniler haşhaş ihracatı yanı sıra demir, mermer ocakları işletmeciliği, yün imalatı ve ahşap eşya üretimiyle ilgileniyordu.
Baş mimar
Mihran Mesrobyan Afyonkarahisarlı tüccar bir Ermeni ailesinin üç çocuğunun en büyüğü olarak 1889’da dünyaya geldi. Dönemin önemli eğitim kurumları arasında yer alan, Osmanlıca, Fransızca ve İngilizce eğitim veren Sahakyan Okulu’nu bitiren Mesrobyan, mimarlığa olan yeteneği nedeniyle İstanbul’daki Sanayi-i Nefise Mektebi’ne (günümüzdeki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) henüz 15 yaşındayken başladı. Üstelik Sanayi-i Nefise Mektebi’ne ikinci sınıftan başladı. Mezuniyetinin ardından 1909’da İzmir’e baş mimar olarak tayin edildi. İzmir’de pek çok mimarlık projesine imza atan Mesrobyan’ın bu eserlerinin tamamı 1922’deki büyük İzmir yangınında kül oldu.
Suriye’de esir
Dolmabahçe Sarayı’nın yenilenme çalışmalarına da katılan Mesrobyan’ın yaşamında 1914 yılı bir dönüm noktası oldu. İzmir’de henüz yeni evlenmişken askere çağrıldı. İstanbul Beylerbeyi Yedek Subay Okulu’ndan asteğmen olarak mezun olup yüzlerce Ermeni genci gibi Çanakkale Savaşları’na katıldı. Çanakkale cephesinden sonra, önce Doğu cephesine, daha sonra da Filistin ve Suriye cephesine gönderildi. Suriye cephesinde altı ay İngilizlere esir düştükten sonra 1919’da, savaş bittikten sonra serbest bırakıldı ve memleketine geri döndü.
Birinci Dünya Savaşı’ndaki üstün hizmetlerinden dolayı Osmanlı ve Alman hükümetleri tarafından madalyalarla ödüllendirilen Mihran Mesrobyan, savaştan sonra memleketi Afyonkarahisar’a döndü. Ancak doğup büyüdüğü şehirde karşılaştığı manzara, Mesrobyan’ın kanını dondurdu. Kendisi Osmanlı Ordusu’nda yüzbaşı rütbesiyle cepheden cepheye koşarken, Afyonkarahisar’da yaşayan annesi, babası, üç erkek ve bir kız kardeşiyle diğer akrabaları tehcire gönderilmiş; mülklerine tümüyle el konulmuştu. Mülklerine sahip çıkma girişimi sonuçsuz kalan Mesrobyan, tehcire gönderilen ailesinden de hiçbir haber alamadı.
‘Art Deco’
Ağustos 1921’de karısı ve iki oğluyla birlikte ABD'ye göç eden Mesrobyan, başkent Washington’a yerleşti. Washington’da dönemin ünlü müteahhitlerinden Henry Wardman’ın önde gelen mimarlarından biri olan Mesrobyan, Hotel Carlton, Hotel Hay-Adams ve Wordman Kulesi gibi pek çok önemli binanın tasarımcısı oldu. Mesrobyan’ın tasarladığı yapılar Waşington’ın sembolü haline gelirken, kendisi aynı zamanda Fransız kaynaklı ‘Art Deco’ mimarlık akımının önemli temsilcilerinden biri olarak sanat ve mimarlık tarihindeki yerini aldı.
Mihran Mesrobyan pek çok Ermeni gibi doğup büyüdüğü topraklarından uzakta, 1975’te ABD’de hayata gözlerini yumdu. 1915 Ermeni Soykırımı’nda pek çok Ermeni mimar, sanatçı, yazar, zanaatkâr ve sanayici yok edildi. Hayatta kalanlar ise edindikleri yeni yurtlarda Mihran Mesrobyan gibi üretkenliklerini sürdürdüler.
Dün Yüzbaşı Torosyan’ı konuşuyorduk, bugün ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konakladığı otelin mimarı olan bir başka Osmanlı Ordusu subayı Yüzbaşı Mihran Mesrobyan’ı konuşuyoruz. Ermeni Soykırımı ise hâlâ yüzleşme ve özür bekliyor. Çanakkale Savaşları’nın 1915’i unutturması ise Yüzbaşı Mesrobyan gibilerinin hatıraları yaşadığı sürece hiç mümkün görünmüyor.
Kaynakça:
- Gayane Mirzoyan, Çanakkalenin Ermeni Askarlerinden Mihran Mesrobian. Ermenistan Soykırım Müzesi internet sitesi. Caroline Mesrobian-Hickmani ile Röportaj.
- Mesrobian Hickman, Caroline. "Mihran Mesrobian (1889–1975): Washington Architect". Design Action, 1983.
- Kohler, Sue A.; Carson, Jeffrey R., eds. Commission of Fine Arts (1978). "Biographies: Mihran Mesrobian"
- Raymond H. Kévorkian - Paul B. Paboudjian. 1915 Öncesinde Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermeniler. Aras yayıncılık