HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş: 93’te bir grup avukat gözaltına alındık. Ben Diyarbakır’dan, o Cizre’den gözaltına alındı. 16 avukat, JİTEM’de gözaltındaydık. Birbirimizin işkence seslerini duyduk. Gözlerimiz kapalı olsa da ona yapılan işkenceyi ben duydum, bana yapılan işkenceyi o duydu. O kadar yakındık.
Dicle Üniversitesi’nden yakın arkadaşımdı. Benden bir dönem sonra üniversiteye girdi. Ben 90’da, o 91’de mezun oldu. O tarihten beri tanıyorum ve yakın arkadaşım. Birlikte çok şey paylaştık. Ortak davalarımız, Baro yönetiminde ortak çalışmalarımız oldu. İnsan hakları alanında mücadelemiz oldu. Birçok alanda hayatlarımız kesişiyordu. AİHM başvurularında beraber çalıştık. Yapılan başvurularda, konferanslarda, panellerde beraberdik. 93’te bir grup avukat gözaltına alındık. Ben Diyarbakır’dan, o Cizre’den gözaltına alındı. 16 avukat, JİTEM’de gözaltındaydık. Birbirimizin işkence seslerini duyduk. Gözlerimiz kapalı olsa da ona yapılan işkenceyi ben duydum, bana yapılan işkenceyi o duydu. O kadar yakındık. Tahir, okul yıllarından bu yana adaletsizliğe, haksızlığa karşı çıkan bir yerde durdu. Çok çalışkandı, yazan çizen, okuyan, araştıran. Çok azimliydi. İngilizceyi öğrendi, pek çok alanda eğitime katıldı.
İnatçı ve kararlıydı
İnsan hakları mücadelesinde çok sayıda davada avukat olarak çalıştı. Tahir Elçi, bunlar arasında öne çıkan isimlerden biriydi. Bunun sebebi, yabancı dil bilmesi, inatçı ve çalışkan olmasıydı. Girdiği hiçbir davayı takipsiz bırakmazdı. Cizreliydi. Cizre’den ve Şırnak’tan çok tanıdıkları vardı. İnsan hakları savunucusu olarak aktif takibi vardı. Ben de bu davaların çoğuna girdiğim için bunun ne kadar zor ve önemli bir çaba olduğunu biliyorum. Ölümle burun burunasınız. Her an tehdit ediliyorsunuz. Karşınızda derin güçler var. Kolay bir iş değil. Tahir Bey gerçekten inatçı ve kararlıydı. Birçok davada başvurucu oldu.
Her şeyden önce benim arkadaşımdı. Siyaset açısından da, bizimle aynı şeyleri söylesin gibi bir yaklaşım içinde hiç olmadık. O hukukçu kimliğiyle adalet peşinde koşan bir Kürt aydınıydı. Bizi zaman zaman eleştirebilir, zaman zaman destekleyebilirdi. Siyasetin dışında bir yerde duruyordu zaten. Kürt halkının vermiş olduğu insanlık, eşit değerler ve özgürlük mücadelesinde, herkesin rolü ve yarattığı değerler ayrıdır. Biz aydınımızı kaybettik. Bu ülkede savaşsız, ölümsüz, diyalogla bu işin çözümüne savunuyordu. Gerçekleri, hakikatleri dile getirmenin gücüne inanıyordu. Katledilmeden bir gün önce ziyaret etmiştim onu. Uzun bir sohbetimiz oldu, kendi davasıyla ilgili. Demek ki vedaymış...
Davası faili meçhul kalmayacak
Tahir Elçi ve bizler, hayatımızı, faili meçhullerin, hukuksuzlukların açığa çıkartılmasına adadık. Hepimiz bunu vasiyeti kabul ediyoruz. Onun davası faili meçhul kalmamalı. Ona bu kadar büyük bir haksızlığı yapamayız. Bunun için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Şu anda bildik bir dil kullanılıyor, bildik senaryolar kuruluyor. Hem arkadaşları, hem insan hakları savunucuları, hem de HDP olarak, bu davanın kapanmaması için var gücümüzle çalışacağız. Tıpkı Hrant’ta olduğu gibi. Hrant’ın dostlarının yaptığı gibi. Onlar inat etse de, inatları bizim karşımızda pes edecek.