Diyarbakır Baro Başkanı, avukat, meslek hayatını faili meçhul davaların aydınlanmasına adamış insan hakları savunucusu Tahir Elçi’nin öldürülmesinin üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Cinayetten aylar sonra hazırlanan soruşturma dosyası üç savcının elinden geçti, dosya yerinde sayıyor.
28 Kasım 2015’te, Sur’un simgelerinden Dört Ayaklı Minare’nin önünde, çatışmaların sona ermesi için basın açıklaması yaptığı sırada öldürülen Tahir Elçi aramızdan ayrıldıktan sonra ne Diyarbakır’da ne de Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Öldürülmeden kısa bir süre önce çıktığı bir televizyon programında söylediği sözler nedeniyle hedef gösterilen Tahir Elçi hakkında, “terör örgütü propagandası yapma‘ iddiasıyla 7.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlenmiş, gözaltına alınan Elçi adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Öldürülmesinden yaklaşık bir ay önce Agos’a konuşan Tahir Elçi, iktidara yakın medya organlarında kendisini doğrudan hedef gösteren yayınlar yapıldığını, ölüm tehditleri aldığını söylemiş, başlatılan soruşturmayla ilgili de “Savcılık ve yargı, bu linç kampanyasına katıldı” demişti. Çözüm sürecinin sona ermesinin ardından, iki tarafa da diyalog kanallarının açık tutulması çağrısını ısrarla yineleyen Elçi, hedef gösterilmesiyle ilgili “bu kadar şiddetle üzerime gelinmesi, hükümetin serinkanlılığını yitirdiğini gösteriyor. Bu da çok tehlikeli bir durum” ifadelerini kullanmıştı.
Elçi'nin öldürüldüğü sokakta çatışmalar nedeniyle olay yeri incelemesi dört ay sonra yapılabildi, incelemenin tutanağı da aylar sonra hazırlandı. Açılan soruşturma halen yerinde sayıyor. Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, etkili bir soruşturma yürütülmediğini belirtiyor.
Hakkında gizlilik kararı olmamasına rağmen soruşturma dosyasının tamamına ulaşamadıklarını belirten Özmen, toplanmasını istediklerin deliller ve yazılı taleplerine de herhangi bir cevap gelmediğini vurguluyor: “Sokaktaki Mardin Kebap Evi güvenlik kamerası kayıtları bizim sunduğumuz bir delildir. Ama bir yıl oldu o kamera kaydı maalesef hala çözülmedi. Bir senede bir kamera kaydının bile çözülmeyişi, soruşturmanın etkili ve hızlı yürütülmediğinin tek başına ispatı.”
Bir yılda üçüncü savcı
Öte yandan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yargıda yaşanan tasfiye furyası Elçi cinayeti dosyasını da etkilemiş durumda. Özmen, 15 Temmuz sonrası Elçi soruşturmasına bakan savcının ‘FETÖ’ dosyalarına verildiğini, Elçi dosyasının sahipsiz kaldığını belirtiyor: “Ekim ayında o savcının tayini çıktı, dosya başka bir savcıya verildi. O savcı da inceleyeceğini, henüz dosyayı hiç bilmediğini söyledi. Kasım ayında o savcı da değişti. Dosya başka bir savcıya gitti. Görüştük kendisiyle. Dosyayı incelemesi gerektiğini söyledi.”
Ömrünü faili meçhul cinayet davalarının cezasız kalmamasına adayan Tahir Elçi’nin, bir faili meçhul dosya haline gelmesi en büyük endişe. Fakat Diyarbakır Baro Başkanı, Elçi’nin dosyasının faili meçhul kervanına katılmaması için her türlü yola başvuracaklarını belirtiyor.
Diyarbakır Barosu’ndan 51. haftada Elçi anmasıTahir Elçi cinayetinin ardından Diyarbakır Barosu’nun her hafta düzenlediği anmalar, Elçi cinayetinin ardından 51. haftada da düzenlendi.
Anmada konuşan Diyarbakır Barosu yönetim kurulu üyesi Muhammed Neşet Girasun, Elçi cinayetinin son yüzyıldaki İttihat-Terakki anlayışının son halkası olduğunu söyledi. Elçi’nin sadece bir insan hakları savunucusu değil, aynı zamanda Kürt toplumunun tercümanlığını üstlenen bir entelektüel olduğunu belirten Girasun sözlerini şöyle sürdürdü: ”Cinayetin ilk günlerinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı, Diyarbakır Valisi, Diyarbakır Emniyet Müdürü, Adalet Bakanı, dönemim Başbakanı ve Cumhurbaşkanı hem Tahir Elçi’nin ailesine, hem Diyarbakır Barosuna, hem Kürt toplumuna hem de Türk kamuoyuna bu cinayetin aydınlanacağı konusunda söz vermişlerdi. Cinayetin birinci yılı dolmak üzere ve ilgili yetkililer verdikleri bu sözü yerine getirmediler. Biz Diyarbakır Barosu olarak bir kez daha ilgili yetkililere sesleniyor, bu cinayetin aydınlatılması konusunda verdikleri sözleri yerine getirmelerini bekliyoruz.”