Göçmen Dayanışma Ağı'ndan eşzamanlı eylem: Sınırları açın!

Göçmen Dayanışma Ağı, Avrupa’ya geçme umuduyla Edirne’ye yürüyen sığınmacılara sınırın açılmasını talep etmek için eşzamanlı yürüyüş düzenliyor. Ankara ve İstanbul’da düzenlenecek yürüyüşler bu akşam saat 19.00’da başlayacak.

Göçmen Dayanışma Ağı, sınıra yürüyüşe geçen grubun, medyada yansıtıldığı gibi sınırın açılacağı dedikodusu üzerine değil, insani geçiş yollarının açılması talebini Türkiye ve AB ülkelerine duyurmak üzere harekete geçtiklerini vurguluyor. 

Türkiye’deki koşulları nedeniyle göçmenlerin ne pahasına olursa olsun Avrupa’ya geçmek istediklerine dikkat çeken Ağ, ‘Sınırlara Hayır, güvenli, insani geçiş yolları açılsın demek için’ bu akşamki eyleme bir çağrı yaptı.

Ankara'daki eylem, Yüksel Caddesi İnsan Hakları Heykeli önünde; İstanbul'daki eylemse Galatasaray Lisesi önünde başlayacak. 

Çağrı metninin tamamı şöyle: 

“Sadece geçmek istiyoruz” diyorlar!

Eylül’ün başından itibaren Facebook üzerinden örgütlenen binlerce göçmen “daha iyi bir hayata kavuşmak için Türkiye’den Yunanistan’a yola çıkan kardeşlerimiz her gün ölümcül tehlikeleri göze alıyor, ve bu güne kadar çok fazla kardeşimizi bu yolda kaybettik” diyerek güvenlı sınır geçişi haklarını savunmak amacıyla 15 Eylül’de, Edirne’de, sınırda buluşmak için bir çağrıda bulundular. 

Medyada yansıtıldığının aksine sınırların açılacağı dedikodusunu duydukları için değil, yasal, güvenli ve insani geçiş yollarının açılması talebini Türkiye hükümetine ve AB’ye duyurmak için sınırda biraraya gelmeye karar verdiler. Şöyle diyorlardı yaptıkları çağrıda: “Talebimizi elde edene kadar belki günlerce, belki haftalarca sınırda beklemeye devam edeceğiz, amacımız bu ölüm yolculuğuna son vermek ve göçmenlerin sınırları güvenli ve yasal olarak geçme hakkını savunmak. Artık kimsenin Arupa’ya gitmek için kendi ekonomik çıkarlarından başka hiçbir şeyi düşünmeyen o insan kaçakçılarıyla işbirliği yapmasını istemiyoruz.”  

Böylelikle 10 Eylül’den itibaren sayıları yavaş yavaş binlerceyi bulan çoğunluğu Suriyeli, fakat Afgan, Iraklı ve diğer milletlerin de dahil olduğu göçmenler Edirne’ye doğru yola çıktı. Daha ilk etapta yüzlercesi Edirne girişinde, Esenler ve Edirne otogarında durduruldu, kimileri otobüslerle zorla mülteci kamplarına gönderildi, geri kalanları polis ablukasına alındı. Esenler Otogarı’nda yabancı uyruklu kişilere otobüs bileti satılması kanunsuz olarak yasaklandı, göçmenlere destek için giden grupların ise polis ablukasına yaklaşmasına izin verilmedi. Edirne’de ise binlerce kişinin şehir içinde ya da sınırda biraraya gelmemesi için her türlü yol deneniyor. Grup önce şehrin farklı yerlerinde bölünmüşken şimdi çoğunluk Kırkpınar Stadyumunda kontrol altında tutulmaya çalışılıyor. Binden fazla kişinin zorla alıkonulduğu stadyumda çalışır durumda sadece 3 tuvalet var. Kimi insani örgütler yardımda bulunmak istese de göçmenlerin söylediği tek bir şey var 

“Yemek istemiyoruz, su istemiyoruz, insani yardım istemiyoruz, sınırı kara yoluyla geçmek istiyoruz. Ya geçeceğiz ya da burada öleceğiz!”

Türkiye otoriteleri sözde bir iyi niyet gösterisinden başka bir şey yapmıyor. Göçmenler zorla polis ablukasında tutulurken ya göçmen kamplarında zorla misafir olmaya ikna edilmeye çalışılıyor, ya da en kısa sürede eylemlerini bitirmeleri için tehdit ediliyorlar. Fakat göçmenlerin bu talebine kulak tıkayıp onları insancıl bir yaşam vadetmeyen yerlere zorla geri göndermek onları düpedüz ölüme itmek anlamına geliyor. Çünkü Türkiye’de göçmenler yıllardır şişirilmiş kiralarla köhne binalarda oturmaktan; şiddetle, ırkçı haksızlık ve ayrımcılıklarla karşılaşmaktan; çalışma hakkından yoksun ve aşırı çalışma saatlerinde çalışıp haklarını alamamaktan; ve eğitimlerine devam edememektense, ne pahasına olursa olsun Avrupa’ya geçip onurlu bir hayat yaşamaya başlamak isteyecekler.

Bu şartlar altında sınırı deniz yoluyla geçmek zorunda bırakılan göçmenlerin ölüm haberleri gelmeye devam ediyor. Öte yandan sığınma hakkına ulaşabilmek için AB’ye ulaşmaya çalışan binlerce göçmene karşı Avrupa ülkeleri sınrlarını güçlendirmek için şiddetli askeri tedbirler almaya devam ediyor. Tüm dünyada bu yaşananları “göçmen krizi” gibi gösteren medya, devletere ve özel olarak AB'ye rağmen biliyoruz ki yaşananlar göçmen krizi değil sınırların krizi. İnsanları korumak yerine sınırları korumayı seçen devletlerin sınır politikalarının iflasıdır.

Sınırlar arasında sıkıştırılmış tüm göçmenlerle dayanış’Sınırlama içindeyiz. Tüm millet ve statü ayrımlarına karşı göçmenlerin mücadelesinde SINIRLARA HAYIR! GÜVENLİ, İNSANİ GEÇİŞ YOLLARI AÇILSIN! diyoruz:

Türkiye otoriteleri Edirne sınırına ulaşıp eylemlerini sürdürmek ve sınırı aşmak isteyen göçmenlere karşı baskılayıcı tutumundan vazgeçmeli

Türkiye Avrupa ülkeleriyle sınırlarını gevşetmek için diplomatik görüşmelere başlamalı

Türkiye’deki mültecilerin yasal statüleri, sosyal ve ekonomik hakları tanınmalı, ve bu haklara erişimi için altyapı çalışmaları yapılmalı

Göçmenlerin bulundukları ilden başka illere seyahatini engelleyen yönetmelik yürürlükten kaldırılmalıdır."

Göçmen Dayanışma Ağı İstanbul-Ankara

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları



Yazar Hakkında