İstanbul’da Rumların varlığı devam etmeli

en 6-7 Eylül’ün şiddetini kısıtlı olarak, 1964-74 ve yoğunlukla 1964-66 yılları arasındaki baskıcı ve saldırgan ortamı ise yakından yaşadım. Bu ortamı, aldıkları emirlerle yaratan, o devrin güdümlü basın organlarıydı. “Kopsi kefali, valto sto cuvali” (Kes kafayı, koy çuvala) tehditleri her gün gündemdeydi.

NİKOS UZUNOĞLU*

Ben 6-7 Eylül’ün şiddetini kısıtlı olarak, 1964-74 ve yoğunlukla 1964-66 yılları arasındaki baskıcı ve saldırgan ortamı ise yakından yaşadım. Bu ortamı, aldıkları emirlerle yaratan, o devrin güdümlü basın organlarıydı. “Kopsi kefali, valto sto cuvali” (Kes kafayı, koy çuvala) tehditleri her gün gündemdeydi. Çetin Altan hariç hiçbir gazeteci bu duruma karşı çıkmıyordu. Sadece bir kere, bir vatandaş, Hürriyet gazetesine gönderdiği bir yazıda “İstanbul Rumlarına yaptıklarımız çok yanlıştır” diye yazmıştı. Sonrasında, aynı gazetede öyle küfürler geldi ki adamcağıza, beş gün sonra alenen özür diledi, “Bir yanlış yaptım, lütfen beni affedin” diye yazdı.

Bunun gibi birçok olay, Türkiye’de kalma imkânının tükendiğini gösteriyordu. Bardağı taşıran son damla, 20 Temmuz 1974 günü Kadıköy’deki evimizin taşlanması oldu. Allah’tan alt katta oturan genç bir öğretmen bizi korudu.

İstanbullu Rumlar Evrensel Federasyonu olarak üzerinde çalıştığımız sorunları ve taleplerimizi şöyle özetleyebilirim:

- Kitlesel bir şekilde vatandaşlıktan ıskat edilenlerin vatandaşlıklarını geri alabilmeleri ve benzer sorunların giderilmesi.

- İstanbul kökenli Rum gençlere, İstanbul’da iş bulmaları, iş kurmaları ve barınma konusunda destek verilmesi. Bu yaz Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın desteğiyle 20 gence yönelik bir pilot projeyi hayata geçirdik ve olumlu tecrübeler kazandık. Bunun gibi ama çok daha uzun süreli ve geniş bir projenin gerekliliğine inanıyoruz. Almanya’nın 1946’dan sonra Yahudi toplumuna verdiği destek, bu konuda örnek olabilir. Öğrencisi olmadığından kapalı olan Rum okullarına, dünyaca ünlü İstanbullu Rum bilim insanlarının desteğiyle üç araştırma enstitüsünün kurulmasını önerdik. Gereken ön çalışmalar yapıldı; hükümetten cevap bekleniyor.

- İstanbul Rum okullarına destek verilerek geçmişten gelen sorunların giderilmesi. Misafir öğrenci ara çözümü henüz vatandaşlığını geri alamamış çocuklara veya Yunanistan’dan İstanbul’a çalışmaya gelen ailelerin çocuklarına Rum okullarına kayıt olma imkânı sağlasa da, uzun vadede daha kalıcı bir çözüm aranıyor.

- Bizim için büyük manevi değeri olan Der Saadet Rum Cemiyeti’nin kitapları ve eşsiz arşivinin, şu anda Ankara’da birçok kütüphanede bulunan kitap ve evraklarının İstanbul’a geri gelmesi; 1862-1922 yılları arasında Osmanlı Rum milletine eğitim, kültür ve tıp alanlarında çok kıymetli hizmetler vermiş olan bu tarihi kurumun adıyla, araştırmacılara açık bir kütüphane kurulması.

- 1960’larda, korkunç bir panik içinde mülklerini bırakıp İstanbul’dan ayrılan Rumlar ve vârisleri mülkiyet haklarını geri almakta bürokratik engellerle karşılaşıyor ve emlakçı çevrelerinin ağlarına düşüyor. Devleti bile dolandırmaya çalışan, karaborsa niteliğindeki bazı çevreler, Rumların uğradığı haksızlıkların yaratığı ortamdan yararlanarak mağdurları istismar ediyor. Önerimiz, devletin bu sıkıntıları yaşayan vatandaşlarına destek verecek bir rehberlik makamının kurulması. Kamu Denetçiliği kurumuyla olumlu temaslarımız oldu; konunun ciddiyetini anlatabildiğimize inanıyoruz.

- Cemaat vakıflarının sıkıntılarının çok sınırlı ölçüde giderilmiş durumda. 2013 başında seçimlerin yasaklanmış olması çok menfi bir durum yaratıyor. Yetkili makamların bize açıkça söylediği gibi, bu seçim kararnamesinin askıda kalması bazı çok zengin vakıfların başında olan, gerçekten seçilmiş olmayan yöneticilerin nüfuzundan kaynaklanıyor. Başbakan Davutoğlu’na, bazı şahısların kanunların üstünde olduğunun görüldüğünü, bu çok endişe verici bir tespit olduğunu söyledik.

- Yurtdışında yaşayan Rumların, Mavi Kart uygulamasından yararlanmasının sağlanması. Yunanistan vatandaşlığı almış olan Rumlar, Türkiye vatandaşlığından izin alarak çıkanlara özel statü sağlayan bu uygulamadan yararlanamıyorlar. Bir genelgeyle getirilmiş olan bu kısıtlama, İstanbul’a dönmek isteyen Rumların önünde engel teşkil ediyor.

- Ekümenik Patrikhane’nin karşılaştığı ciddi sorunların çözülmesi ve en önemlisi, 1971’den beri süren, Heybeliada Ruban Okulu’nun eğitim vermesinin engelleyen –Anayasa’ya aykırı– yasağın kaldırılması
Son olarak, belirtmek isterim ki, toplumumuzun maruz kaldığı insan hakları ihlallerinin neticelerinin giderilmesi ve İstanbul’da Rum varlığının devamının temin edilmesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 60/147 numaralı önergesiyle doğrudan ilişkilidir ve önerilerimizin büyük kısmı bu içeriktedir.

*İstanbullu Rumlar Evrensel Federasyonu’nun başkanı

Kategoriler

Güncel