Documentarist 8. İstanbul Belgesel Günleri, 13 Haziran’da başlıyor. Festivalde bu yıl ‘Yüzyıllık Sessizlik’ başlıklı bölümde, Ermeni Soykırımı temalı belgeseller gösterilecek.
13 Haziran’da başlayacak olan Documentarist 8. İstanbul Belgesel Günleri’nde, beş gün boyunca dünyanın dört bir yanından 90’a yakın belgesel film gösterilecek. Film gösterimlerinin yanı sıra, İsveçli belgesel ustası Stefan Jarl’ın vereceği sinema dersinin ve ‘Post-Yugoslav Sinemasına Genel Bir Bakış’ isimli panelin yer alacağı film şenliğinde, ‘Sanat ve İsyan’ temalı forum ve Canlandırma Belgesel Atölyesi de düzenlenecek.
Bakur sansüre takılmayacak
Her yıl olduğu gibi bu yıl da ana sponsoru olmadan, bireysel desteklerin bir araya gelmesiyle düzenlenen festival, Türkiye’de sansüre takılan filmleri izleme fırsatı sunuyor. ‘Sansüre Takılan Belgeseller’ başlığı altında toplanan filmler arasında, Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu’nun İstanbul Film Festivali’nde gösterilemeyen ‘Bakur’ (Kuzey) filmi öne çıkıyor. ‘Bakur’, 15 Haziran Pazartesi akşamı 20.00’de, Şişli Kent Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak gösterilecek.
‘Sansüre Takılan Belgeseller’ bölümünün yanı sıra; ‘Yüz Yıllık Sessizlik’, ‘Kadının Adı Yok’ ve ‘Türkiye Panorama’ gibi bölümlerde, toplumsal ve bireysel sorunları konu eden belgeseller gösterilecek.
‘Screamers’ ilk defa gösterilecek
Ermeni Soykırımı’nın 100. yılına ithaf edilen ‘Yüz Yıllık Sessizlik’ bölümündeyse, Ermeni Soykırımı temalı filmlere yer veriliyor. Festival yönetmenlerinden Necati Sönmez, bu bölümü oluştururken öncelikli amaçlarının, Türkiye’de tabu olan bu konunun konuşulmasına katkıda bulunmak olduğunu söyledi. Sönmez, “ Herhangi bir meselenin dünyanın diğer ülkelerinde açık açık tartışılırken, sizin yaşadığınız ülke sınırları içinde sessizliğe gömülmesi, tabu sayılması, tartışılmasının engellenmesi, insanı hem cahil kılmayı hedefleyen, hem de aslında aşağılayan bir durum. Öncelikle, kendimize olan saygımız gereği bilme hakkımızı kullanmak için, bu tür -açık veya içselleştirilmiş sansür mekanizmalarına karşı mücadele etmemiz gerektiğine inanıyorum.”
Türkiye’de belli konulardaki sessizliği belgesellerin deldiğini ve bu sebeple de belgesellere sıkça yasaklar getirildiğini söyleyen Sönmez, Ermeni Soykırımı üzerine çekilmiş belgesellerin Türkiye’de yasaklara veya sansüre takılmasını, sadece “devletin bu konudaki agresif tavrı”yla değil, “içimize işleyen korku”yla da ilgili olduğunun altını çizdi. Sönmez, bu korkuya örnek olarak da, festival programında da yer alan ‘Screamers’ (Haykıranlar) belgeselini gösterdi.
Daha önce ‘1915 belgeselleri’ köşemizde de yer alan Carla Garapedian imzalı ‘Screamers’, inkâr karşıtı söylemleriyle bilinen rock grubu System of A Down’ın dünya turnesini konu alıyor. Bu belgesel, bir yasak olmamasına rağmen Türkiye’de daha önce hiç gösterilmemiş: “ ‘Haykıranlar’ (Screamers) adlı film, dünyanın her yerini dolaştı da 10 senedir burada neden hiç gösterilemedi? System of A Down’ın Türkiye’de binlerce hayranı olduğu halde, grup üyelerinin dünyasını, müziklerinin arka planını ve siyasi duruşunu anlatan bir filme karşı bu temkinli tutum, sessizliğin ne kadar derin ve içimize işlemiş olduğunu gösteriyor.” ‘Screamers’, 17 Haziran akşamı 20.00’de Ses Tiyatro’sunda ve 18 Haziran akşamı 18.00’de Fransız Kültür Merkezi’nde, yönetmenin de katılacağı gösterimlerde izlenebilir.
Kamp Armen de festivalde
Sönmez, Türkiye’de gösterime girmeyen ya da gösterilip çok tepki çeken beş filmin yer aldığı bu bölümdeki belgesellerin her birinin, Ermeni Soykırımı’nı farklı yönleriyle ele aldığını söyledi: “Bunlar arasında, konuyu içeriden tartışan yerli filmler var. Daha önce festivale seçilip korkunun ruhu kemirmesi sonucunda, bizzat festival yöneticileri tarafından programdan çıkarılan bir film de… Hatta şu günlerde yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Kamp Armen’in hikâyesi de…”
Sönmez, son olarak bu bölümün “Ermeni Soykırımı’na dair sinemada anlatılmamış daha pek çok hikâyenin filmlere dönüşmesine vesile olmasını ve kanamaya devam eden bu 100 yıllık yaranın, memleketin kurmaca film yönetmenlerinin de ilgi alanına girmesini” dilediklerini söyledi.
Sönmez’in “korkunun ruhu kemirmesi” sonucu festival programından çıkarıldığını söylediği filmse ‘I Hate Dogs’ (Köpeklerden Nefret Ederim). Pea Holmquist ve Suzanne Khardalian’ın yönetmenliğini yaptığı belgesel, soykırımdan kurtulan son kişilerden biri olan, 99 yaşındaki Garbis’in ‘hayatta kalma sanatını’ konu alıyor. Film, 13 Haziran 13.00’te Salt Beyoğlu’nda gösterilecek.
‘Yüz Yıllık Sessizlik’in yerlileri
Bu bölümde yer alan diğer üç belgesel ise yerli. Yönetmenliğini Yusuf Kenan Beysülen’in yaptığı ‘Gâvur Mahallesi’, Mıgırdiç Margosyan’ın aynı adlı kitabından yola çıkılarak hazırlandı. Bu belgeselde, Gâvur Mahallesi’nde buluşan Margosyan Ailesi’nin yolculuğu anlatılıyor. İstanbul Film Festivali’nde yaşanan ‘Bakur’ krizinden sonra festivalden çekilen bu belgeseli, Documentarist kapsamında, 13 Haziran günü 15.00’te Salt Beyoğlu’nda izlenebilir.
Hrant Dink’in de aralarında bulunduğu yetim çocukların emeği ile yapılan ve geçtiğimiz günlerde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Kamp Armen’in hikâyesini konu alan Bülent Arınlı imzalı ‘Kırlangıcın Yuvası’ ise 16 Haziran akşamı 19.00’da, Salt Beyoğlu’nda gösterilecek.
Eylem Şen’in, Musadağ direnişinden yola çıkarak çektiği ve Hasmig Martiryan isimli genç bir kadının anıları ve düşlerini filme taşıdığı belgeseli ‘Portakalın Uykusu’nda ise Martiryan, köklerine doğru bir yolculuğa çıkıyor. Belgesel, 17 Mayıs günü 13.00’te Salt Beyoğlu’nda izlenebilir.