TÜRK TARİH KURUMU
Resmi tarih cephesinde yeni bir şey yok
Türk Tarih Kurumu Ermenilerle ilgili geleneksel devlet tezlerinin tekrarı niteliğinde kısa belgeseller hazırladı. Belgeseller "Ermenilerin Osmanlı Devleti'ne İsyanı, Terör ve Propaganda' başlığı sunuluyor ve Türkçe, İngilizce, İspanyolca, Almanca ve Fransızca dillerinde 7 bölümden oluşuyor. TTK’nın internet sitesinde yer alan belgeselleri inceleyen tarihçi Mehmet Polatel Agos için bir değerlendirme kaleme aldı.
1915'in belgesini sümen altı etmişler
Gazeteci Murat Bardakçı, bir TTK yetkilisinin 1915’te verilen tehcir kararı sonrasında tutulan sevk defterlerini Osmanlı arşivlerinden alarak, başka bir kurumun arşivinde sakladığını söyledi. Bardakçı’ya göre, bu iş, resmî bir kararla ilgili değil, bireysel işgüzarlığın sonucu. TTK’nın değişen yönetimi bile, bu belgelerin nerede olduğunu şu an bilmiyor.
Kuvayi Milliye'de hedef Ermeniler mi(ydi)?
Davutoğlu’nun atıfta bulunduğu Kuvayi Milliye her ne kadar resmi tarihe göre, 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan Yunan-Rum askerine karşı gazeteci Hasan Tahsin’in “ilk kurşun”unun sonrasında kurulmuş olsa da aslında pek çok kaynak bu “direniş” hareketinin ilk hedefinin soykırım sonrasında topraklarına dönen Ermeniler olduğunu ortaya koyuyor.
Hülagü: Ayrılığımın Ermeni meselesiyle bir ilgisi yok
Geçen hafta Agos’un manşetinde yer alan ‘TTK’ya ‘taziye’ ayarı’ haberi üzerine konuştuğumuz eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Metin Hülagü, istifasının gerekçesinin hükümetin Ermeni politikasındaki değişikliğin bir yansıması olduğunu reddediyor.
TTK’da yeni döneme doğru
Türk Tarih Kurumu Başkanı Metin Hülagü’nün görev süresinin uzatılmamasının arka planında, 2015 öncesinde hükümetin Ermeni meselesinde belirlediği yeni yaklaşım üzerindeki anlaşmazlık var ve TTK’da yeni bir yapılanma kapıda. Hülagü’nün sonunu getiren olay ise Başbakan’ın ‘taziye’ beyanının hemen ertesi günü Van’da yaptığı açıklama oldu.
Türk Tarih Kurumu’ndan taziye yok
Türk Tarih Kurumu’nca düzenlenen ‘Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeniler’ başlıklı sempozyum, 24 Nisan 2014 tarihinde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde gerçekleşti. 32 akademisyenin katıldığı sempozyumda, oturumların halka ve öğrencilere açık olmasına rağmen sadece 7 dinleyici vardı.