BASKIN ORAN

Türkiye’nin bölgede tek müttefiki yokken ve dış durumlar aynen böyle iken, üstelik ‘Acaba komşu devletlerden biri kalkar da Türkiye’de güvenli bölge kurmak isterse ne yaparız’ da demeden, “Fırat’ın Doğusu’na gireceğiz” ısrarı nasıl olabiliyor?

OHAL sırasında yapılanları çok yazdım. Bugün de, bu rezaletin 19.7.2018’de (güya) kaldırılışından bugüne yapılıverenleri medyadan aktarayım, bölücü ve bölücülük hakkında siz karar verin.

Aslında, her şey Tek Adam’ın iki dudağı arasına girince ekonominin de pikeye geçmesi üzerine büyü çoktan bozulmuş, emareler belirmiş idi . Ama böyle durumlarda değişim için hep bir tetikleyici olay gerekir ki, 31 Mart İBB seçimleri bu görevi üstlendi.

Hani ne derler, Allah sonumuzu hayra çıkarsın. Dış ve iç politika açısından ele almadan önce, ikisinin de içinde cereyan ettiği uluslararası ortam’a göz atalım.

OHAL dönemindeki rezalet-ötesi şeylere hiç değinmiyorum, hem içimiz kaldırmaz hem yerimiz yetmez. Önce, birinci ekibin 2019 başından beri belediyelerde yaptıklarına ilişkin (ve tekzip görmemiş) bikaç habere göz atalım. Sonra ikinci ekibe geçeriz.

Erken seçim falan talep edilmemeli. Madem daha 4 yıl var deniyor, Anayasa’dan o felaketleri ayıklamalı ve mevcut mezbeleyi, onu yaratan AKP-MHP-Ergenekon koalisyonuna temizlettirmeli.

Erdoğan, “İmamoğlu validen özür dilemeden o makama gelemez" dedi. Anlayamadım. Yani İmamoğlu kazanınca İBB’ye kayyım mı atayacak?

“Bir dokun bin âh işit kâse-i fağfurdan” demiş vaktiyle, Gelibolulu Mustafa Ali Efendi. Ama konuyu daha fazla dağıtmadan soruya dönelim: S-400’ler ne işimize yarayacak? Bizi kime karşı koruyacak?