BASKIN ORAN
Bu haberlerin hepsi doğru, ama inanmayı reddediyorum
Özellikle son yıllarda bu ülke öyle bi hale geldi ki, okuduğunuz haberin doğru olduğunu bildiğiniz halde inanmak istemiyorsunuz. Çünkü gelinen noktayı kabul ederseniz yaşamak ıstırap olacak.
Adam gibi adam Rafi kardeşime ağıt
Rafi safkan bir Ankara Keçiören çocuğu. Çoğu Ankaralı Ermeni gibi o da Türkçeden başka lisan bilmiyor ve en önemlisi, babasından miras, Gençlerbirliği dedin mi çıldırıyor.
Vefat nedeni: feci tutarsızlık
755 haftadır faili meçhul evlatlarını anmakta olan Cumartesi Anneleri’ne Galatasaray Meydanı’nda sessizce oturmayı bile haram eden bu ülkede TRT ve yandaş medya HDP önünde oturan ailelerin arttığını gün be gün servis ediyor
Bir İngiliz bilimkurgu romanının alla turca çeşitlemesi
Olayın önemi, 7 (yedi) yıl önce atılan tvitlere toplam 9 yıl 8 ay 20 gün ertelemesiz ve HAGB’siz (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) hapis verilmesinden gelmiyordu sadece. Bu vesileyle, tüm muhalifleri susturmak için kurulan Yargı sistemi artık örtülemeyecek biçimde saçılmıştı ortalığa.
Şu uluslararası hukuk bi olmasa…
İnanılır gibi değil yahu. Sen git, sana hiçbir tecavüzde bulunmayan Suriye’ye ordu sok, 14 tane “gözlem noktası” yani üs kur ve adam kendi toprağı olan İdlib’i şeriatçılardan geri almak için harekete geçtiğinde Türkiye’nin “meşru müdafaa hakkı” doğsun!
İç ve dış politikamız: Ayvaz Kasap, Hep Bir Hesap
Bugün tüm sivil toplum barışçı çözüm öneriyor, Tek Adam Yönetimi ise sadece silahlı çözüm. Biliyor musunuz, “sivil toplum”un dünyada adının bile olmadığı 1930’larda, bizzat devletin içinde Kürt meselesi için 2 çözüm yolu önerilmişti:
Çok berbat ve çok hayırlı bir musibet karşısındayız
İktidardan düşmemek için dozu gittikçe artan bir hukuksuzluğu ve şiddeti artık prensip belleyen AKP-MHP’nin sonunu getirecek dev bir adım attılar. Sandıktan çıkmayı ağızlarına persenk yapmış olanlar, kendilerini topuktan vurdular.
Yargı, hukuku hatırlamaya başladı: CB Erdoğan sürecin yanında mı, karşısında mı?
“Zamanın Ruhu” (zeitgeist) diye direnilemez bir “atmosfer” var ve bu atmosfer böyle bir Rejim’in devam etmesinin mümkün olmadığı kokusunu neşretmekte. Yargı bu kokuyu alıyor.
Oğlan analarına ilanen duyurulur: Fırat’ın Doğusu’na giriyoruz
Türkiye’nin bölgede tek müttefiki yokken ve dış durumlar aynen böyle iken, üstelik ‘Acaba komşu devletlerden biri kalkar da Türkiye’de güvenli bölge kurmak isterse ne yaparız’ da demeden, “Fırat’ın Doğusu’na gireceğiz” ısrarı nasıl olabiliyor?