VİCKEN CHETERİAN

Vicken Cheterian

Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki yeni düzenin garantörünün Rusya olduğu aşikâr. Anlaşma metninde Türkiye’nin adının geçmemesi dikkat çeken bir başka nokta. Anlaşma metni, Ermeni nüfusun gelecekteki güvenliğine dair yeterli garanti vermiyor. Karabağ’ın nihai statüsüne dair herhangi bir hüküm de içermiyor.

Savaşan taraflar arasında yer almayan Rusya, arabulucu olarak taşıdığı lider rolüne uygun şekilde, dengeli bir söylem benimsedi. Karabağ uyuşmazlığında son söz bu ülkenin olabilir. Türkiye savaşan devletlerden biri, ABD ortada yok, Avrupa ise bölünmüş durumda.

Karabağ Savaşı’nın en hararetli döneminde bile , diaspora toplulukları arasında şiddet olayı görülmemişti. Üstelik, olayların aldığı boyut ve kısa bir süre içinde birçok yerde patlak vermiş olması, yeni bir yapının gelişmekte olduğunu gösteriyor.

Ortadoğu’daki ‘su anlaşmazlıkları’nın tek kaynağı Nil değil. Sosyal ağlarda, Fırat’ın bir noktasında, neredeyse tamamen kurumuş durumda olan yatağının videoları dolaşıyor.

Ayasofya’nın karmaşık hikâyesi, 20. yüzyılın ilk yirmi yılında Osmanlı’nın Hıristiyan nüfusunun yok edilmesinden ayrı düşünülemez. 1924’e kadar ‘Konstantinopolis’ olarak bilinen şehrin sakinlerinin en az yarısı, çoğunluğu Ortodoks Rum ve Ermeni Apostolik olmak üzere Hıristiyan’dı.

Rusya ile Türkiye arasındaki rekabet Suriye’den Libya’ya kaymış gibi görünüyor . Fakat, yüksek düzeyde ortaklık da barındıran, tuhaf bir rekabet bu.

Ben Mithat Paşa’yı Ermeni tarihi üzerinden keşfettim. Benim ilgimi çeken konu, Ermeni cemaati tarafından 1860’ta hazırlanan ve 1863’te Osmanlı yetkilileri tarafından tanınan Ermeni Ulusal Anayasası yani Ermeni Nizamnamesi’ydi.

Siruni, 2006 yılında Yerevan’da yayımlanan otobiyografik notlarında, kendisi ve mensup olduğu kuşak için “Kimse kendi zirvesine ulaşamadı, hepimiz yarı yolda kaldık” ifadelerini kullanır. Gerçekten de kendini gerçekleştirememiş bir kuşaktır bu.