DOSYA
Ermenice basında 1893 Malatya depremi
Arşag Alboyacıyan’ın ‘Malatya Ermenileri’ kitabı Aras Yayıncılık tarafından Türkçe'ye çevrildi ve okuyucuları ile buluştu. 29 Ocak’ta Aras Yayıncılık Yesayan Salonunda bu kitabın tanıtımını yapacaktım. Sunum tarihinde küçük bir değişik oldu ve 6 Şubat’a ertelendi. Bu sırada 1893 Malatya depremi neredeyse 120 yıl sonra tekrarladı. Elazığ, Malatya ve çevresinde yüzlerce bina yerle bir olurken pek çok can kaybı yaşandı.
Malatya Ermenileri kitabında 1893 depremi önemli bir yer tutuyor. Alboyacıyan Malatya ve çevresinin jeolojisinden başlamak üzere benzeri pek çok konuyu işliyor, yararlandığı ve her biri yol gösterici nitelikte olan yüzlerce eser adına yer veriyor. Malatya ve çevresi ile ilgili yazılan tüm Ermenice hatıratlarda, araştırmalarda 1893 depremi ilk gününden itibaren adım adım yer almış. Deprem aynı zamanda dönemin Ermenice gazetelerine de yansımıştır. Detaylarına girmeden bu gazetelerden sadece dördüne yansıyan haberlerden küçük bir seçki hazırladık.
“Dövüştüm, kazandım. Böyle başladı işte”
25 Ocak Cumartesi günü, 90 yaşında hayata veda eden, Türkiye'nin boks tarihinin en önemli isimlerinden Garbis Zakaryan bundan tam 10 yıl önce 10 Ocak 2010'da Agos'tan Bercuhi Berberyan'ın sorularını yanıtlamıştı. Bu röportajı sunuyoruz.
Kondoskali'den Kumkapı'ya: Bir semtin hikayesi
Araştırmacı yazar Orhan Türker’in ‘Kondoskali’den Kumkapı’ya: Eski Bir İstanbul Semtinin Hikâyesi’ başlıklı kitabı SEL Yayınları’ndan çıktı. İstanbul’un farklı semtleri üzerine yaptığı araştırmalarla ve yazdığı kitaplarla tanıdığımız Orhan Türker’le dünden bugüne Kumkapı’yı konuştuk.
Patrikhane Arşivi ışığında Tanzimat tarihine yeni bir bakış
Münih Ludwig-Maximilian Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren Talin Suciyan’ın Tanzimat döneminde Ermeni toplumunun devletle, diğer topluluklarla ve kendi içinde yaşadığı sorunlara ilişkin kaleme aldığı habilitasyon tezi oy birliği ile onaylandı. Suciyan ile habilitasyon tezini ve Ermeni Patrikhanesi arşivlerine yansıyan manzarayı konuştuk.
“Geçmiş için mücadele, bugünün mücadelesidir”
Boğaziçi Üniversitesi’nin 2008 yılından bu yana geleneksel olarak Hrant Dink anısına düzenlediği konferansların bu yılki konuğu Eleni Varikas’tı. Çalışmalarını Paris Vincennes Üniversitesi/Paris 8 ve CNRS’e bağlı Paris Sosyoloji ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nde sürdüren Varikas özellikle dışlanmışlar ve modern dünyanın “parya”ları üzerine odaklanıyor. Varikas ile aynı günlerde ünlü Marksist sosyolog ve filozof Michael Löwy de İstanbul’da bir konferans verdi. Löwy ve Varikas konferans sonrasında “23,5 Hrant Dink Hafıza Merkezi”nde idiler. İki akademisyenle hem Hrant Dink’in mücadelesini, hem de yakın tarihin ve şimdinin dışlanmışlarını, muhalif hareketleri, hafıza ve hatırlamayı konuştuk.
Adalet talep etmeye devam edeceğiz
Tek başımıza ve birlikte, Hrant için, bu ülkenin öldürülen namuslu insanları için ve herkes için adalet talep etmeye devam edeceğiz.
Bir Cinayet, bir Cenaze
Yetimhanede nasıl büyüdüğünü, Rakel’e nasıl âşık olduğunu, çektiklerini anlattığında sizin duygularınıza ulaşıyordu. Bir Ermeni’nin yaşadıklarını anlıyor, onun için üzülüyor, onu seviyordunuz. Düşmanlık bitiyordu, dost oluyordunuz.
Birileri Ermeni olmanı kendine dert ediyor
Tüm konuşmacıların evrakları gelince de başvuru için Emniyet’e gitmiştik. Polis amiri evraklara şöyle bir bakıp “Bir Ermeni’yi de mi çağırıyorsun” demişti. Yüzünde bir küçümseme, belki de tiksinti ifadesi vardı. Öfkeden kulaklarıma kadar kızardığımı hissediyordum.
Dünyanın mutfağını Türkiye'ye taşıyan 33 kadın
ABD’li yazar Katherine Belliel ve İtalyan şef Francesca Rosa tarafından kaleme alınan ‘Expat Sofra’ kitabı Türkçe ve İngilizce olarak Alfa Yayınları’ndan çıktı. Kitapta çeşitli mesleklerden Türkiye’de yaşayan 33 kadının yemek tariflerinin yanı sıra, kişisel öyküleri ve yemeklerle ilgili hatıraları da yer alıyor.
‘Bizler sessiz bir boşlukla yaşamıştık’
Prof. Harry Der Harootunian ile yeni kitabı ‘The Unspoken as Heritage’ın (Konuşulmayan Miras: Ermeni Soykırımı ve Dile Gelmemiş Hayatlar) yayınlanmasının hemen öncesinde bir söyleşi yaptık. Harootunian, “Soykırımın kendi kişisel tarihimin büyük bir parçası olduğunun bilincine çok geç varabildim” diyor.