Sabri Burak Arzova’nın ‘Elen Ticaret Mektebi’ başlıklı çalışması, Expoze Kitap’tan çıktı. Ekonomi ve işletme alanında yaptığı çalışmalarla tanınan Prof. Arzova ile kitabından yola çıkarak bu topraklardaki ilk ticaret mektebinden, Rum toplumunun Türkiye’nin ticari hayatındaki rolüne uzanan bir söyleşi yaptık.
Öncelikle kitabın hikâyesinden başlayalım. Elen Ticaret Mektebi hakkında bir kitap yazmak, okulun tarihini araştırmak nasıl gündeminize geldi?
Kitabın bendeki hikâyesi aslında oldukça eskiye dayanıyor. Üniversitede hem lisans, hem yüksek lisans hem de doktora aşamasında öğrencisi olduğum, bir müddet beraber çalıştığım Prof. Dr. Oktay Güvemli’den çok etkilendim. Onun çalışma azmi, 70 yaşından sonra yabancı dil öğrenme isteği hep bende olumlu etkiler bıraktı. Bu okulun varlığından ise hoca ile bir gün sohbetimizde öğrendim. Sonra araştırmaya başladım. Sonra araştırdıkça bu okulun varlığı beni büyüledi. Dönemi inceleyince ne kadar büyük bir ticaret merkezi olduğumuzu keşfettim. Benim üniversitem olan Marmara Üniversitesi için hep ticaret eğitiminin ilk başladığı yer denilir. Aslında bunun tam da böyle olmadığını görmek bana çok ilginç geldi. Sonra Elen Ticaret Mektebi’ndeki dersler elime geçti ve şaşırdım. Bu dönemde bu kadar yoğun bir ticaret eğitimi verilirken başka ülkelerde nasıl acaba, diye merak ettim. Gördüm ki, o dönemde Elen Ticaret Mektebi’nde verilen eğitimin dünyanın başka ülkelerindeki eğitimden eksiği olmadığı gibi fazlası bile var. Çok önemli hocalar burada ders vermiş. Araştırdıkça dönem ve okul beni içine çekti. Bir dönem başka bir şey düşünemez olmuştum. Açıkça söyleyebilirim ki, en keyif aldığım çalışmam oldu.
Okulun yerinin Heybeliada olarak belirlenmesi sadece eğitim için sakin ve sessiz bir yer olmasından mı kaynaklanıyor? Başka nedenleri de olabilir mi?
Rum ticaret adamlarının katkıları ile kurulan bir okul Elen Ticaret Mektebi. Bunun için en uygun yerin Heybeliada olması çok şaşırtıcı değil. Çünkü hem zaten burada ‘Ruhban Okulu’ var. Yani bir nevi doğal kampüs. Diğer yandan denizin ortasında. Dönemin en önemli taşımacılığının deniz yolu ile olduğu düşünüldüğünde, harika bir lokasyon. Zengin Rum tüccarlar ve bankerler, şehrin gürültüsünden uzak, öğrencilerin kendilerini sadece derslere vermeye mecbur kalacakları sakin bir yerde yatılı bir ticaret okulu açmayı kararlaştırmışlar ve en uygun yer olarak Heybeliada’daki Panayia Manastırı’nı bulmuşlar. O nedenle aslında pek çok etkeni alt alta sıralayabiliriz.
Türkiye’de ilk ‘ticaret mektebi’nin 1883’te kurulduğu genelde kabul ediliyor ancak Rumların kurduğu Elen Ticaret Mektebi 1831 tarihinde kurulmuş. Bu 52 yıllık farkı nasıl açıklayabiliriz?
Rumlar ve diğer cemaatler Müslümanlara göre daha fazla dil biliyorlar. Aileleri ticarete daha açık. İstanbul bu dönemde çok önemli bir liman. Karadeniz üzerinden gelen mallar İstanbul Limanı üzerinden Akdeniz’e, Anadolu’ya gidiyor. Anadolu’dan gelenler de aynı yolla dağıtılıyor. Aynı zamanda İstanbul’un iaşesi de sağlanıyor. İstanbul çok önemli bir merkez o dönemde. İşte özellikle gayrimüslimler yabancı dil bilmeleri ve ticarete yatkın olmaları nedeniyle ticarette aranan kişi oluyorlar. Rumların geleneksel olarak deniz ticareti ile uğraşmaları ve Rusya ile olan dinsel bağlantılar onları diğer cemaatler arasında ön plana çıkarıyor. İşte bu nedenle ticareti daha bilgili yapmak adına bu okul doğuyor. Sonra okul kapatılınca ticaret eğitimi devlet eliyle devam ettiriliyor. Unutmamak lazım ki, Elen Ticaret Mektebi özel bir okuldu. Sonra okulun varlığı unutuluyor. Ve ilk ticaret eğitimi 1883 de başlamış gibi düşünülüyor ya da okul bilinmediği için milat bu tarih olarak alınıyor.
Elen Ticaret Mektebi’nin müfredatının dönemin uluslararası standartlarına uygun olduğunu belirtiyorsunuz. Daha sonra kurulan ticaret mekteplerinin de Elen Ticaret Mektebi’ni kendilerine örnek aldığını söyleyebilir miyiz? Eğer öyleyse bu konuda ne kadar başarılı olundu?
Kesinlikle öyle oldu. Dönemin ticaret okullarına baktığımızda birçoğu sonradan kurulmuş ve o dönem ciddi bir etkileşim var. Ülkeler çeşitli ekollere göre ticaret eğitimini geliştirmeye çalışıyorlar. Almanya, Avusturya, Fransa’daki ticaret eğitimlerinin hepsiyle başa baş bir müfredatı var Elen Ticaret Mektebi’nin. Hatta daha fazlası. Örneğin müthiş bir müzik eğitimi veriliyor. Çok önemli hocalar var. Mesela bu eğitim hiçbirinde yok. Çok dilli eğitim mevcut. O dönem için çok rastlanan bir durum değil.
Okul 1910’lardan itibaren ciddi zorluklar yaşamış. Hatta Rum toplumunun diğer eğitim kurumlarından daha ciddi sorunlar yaşadığını da söylemek mümkün. Örneğin Heybeliada’daki Ruhban Okulu 1970’e kadar eğitimi sürdürebilmiş olsa da Elen Ticaret Mektebi 1926’da kapanıyor. Bu okula yönelik siyasi iktidarların görece sert tutumunun nedeni nedir?
Okulun kapanmasının en önemli etkeni bana göre ‘Yunan İsyanı’. Aslında biz ‘Yunan İsyanı’ olarak adlandırıyoruz ama Yunanistan’ın bağımsızlık süreci. Bu süreç içerisinde Rusya’nın rolü gibi etkenler okulun kapatılma sürecine adım adım bizi taşımış. Beratlı tüccarların Osmanlı toprakları içerisinde sınırlamaya tâbi tutulması ile birlikte, bazı Rum tüccarlar Rus tâbiiyetine geçerek ticari faaliyetlerini devam ettirme yolunu seçmişler. Bununla birlikte Rusya hem Ortodoks olarak Rum Cemaati üzerinde dini hem de ticari açıdan etkisini artırmaya başlamış. Sonrasında bazı mülklere el konulmasına kadar gelişiyor olaylar. Ruhban Okulu daha ayrıcalıklı bir yapıya sahip. Rum Ortodoks ve Rus Ortodoks kiliselerinin aynı Patrikliğe bağlı olmaması nedeniyle Ruhban Okulu hayatına devam etmiş olabilir. Belki bu dönemde Ruhban Okulu’nu kapamak stratejik olarak da o dönemki yönetimin işine gelmemiş olabilir. Ama ticaretin yönünün değişmeye başlaması, ticaret erbabının tek tek kaybediliyor olması, aynı zamanda sermayenin de kaybı anlamına geleceği için belki ‘Elen Ticaret Mektebi’ üzerine daha sert gidilmiş olabilir. Bir diğer görüş de, Ruhban Okulu’na o dönem dokunulamadığı ya da dokunulmadığı için bu okulun hedef seçilmiş olması görüşü ki, ben de buna daha yakın hissettim kendimi.
Elen Ticaret Mektebi’nin mezunları arasında ünlü isimler var mı?
Elen Ticaret Mektebi’nin mezunlarına ulaşmam maalesef mümkün olmadı. Aslında bu konuyla ilgili Patrikhane ile temas kurmak için çok uğraştım. Eğer bu bilgileri elde edebilseydim hem görsel hem de içerik açısından daha geniş bir kitap olabilirdi. Telefonla iki kez kütüphane üzerinden birileriyle görüşme imkânım oldu ama çok mesafeli yaklaşıldı. Açıkçası bir iletişim kuramadım. Belki bir dahaki sefere bunlar bana ulaşırsa daha farklı şekilde ilerleyebilirim. Ancak öğretmenler açısından baktığımızda mesela müzik öğretmeni Ludwig Gothov-Grüneke, dönemin en önemli müzik insanlarından birisi. Mesela Stelzimnios Antonios, çok önemli bir bilim insanı. Papadopoulos Christos, yine aynı şekilde önemli bir bilim insanı.
Elen Ticaret Mektebi’nde Rum olmayanlar da eğitim görebiliyorlar mıydı?
Rum Hazırlık Okulu ve Tam Ticaret Okulu olarak ikiye ayrılan okulda normal eğitimin dışında yoğun bir şekilde Fransızca, İngilizce, Türkçe ve Almanca dil dersleri de verilmekteydi. Okulda eğitim görenler ağırlıklı olarak Rum çocuklardı. Sonraları çok az da olsa diğer cemaatlerden öğrenciler olduğunu okudum ama okul sınıf listelerine ulaşamadığım için teyit edemedim.
Elen Ticaret Mektebi 1926’da kapandıktan sonra okulun Yunanistan’a taşınması ya da okul model alınarak Yunanistan’da aynı okulun yeniden kurulması gündeme geldi mi?
Okul kapanınca Yunanistan’a taşınmadı. Çünkü zaman içerisinde Sakız Adası’nda ve Yunanistan’da da ticaret eğitimi verilmeye başlanmıştı. Sanırım dönemin şartlarından ötürü fiziki bir taşıma söz konusu olmadı. Ticaret eğitiminin bu kadar kapsamlı olmasa da Rum liselerinde ticaret dersleri verilerek devam ettiğini görüyoruz. Burada üzücü olan bu okulun devam edememiş olması. Bugün dünyanın sayılı işletme eğitimlerinden birini veren Fransa’daki ‘Haute Ecole de Commerce’ ve ABD’deki ‘Wharton School of Business’ hep aynı dönemin okulları. Ders çeşitliliği ve verilen eğitimin kalitesi bakımından Elen Ticaret Mektebi bunların üzerinde eğitime sahipti. Çok yazık olduğunu düşünüyorum. Arkasından gelen ve bugün benim de mensubu olduğum Marmara Üniversitesi, çok dilli iktisat ve işletme eğitimi ile kısmen bu mirası devam ettiriyor diyebiliriz. Ülkemiz topraklarının önemli bir değeri, kapanma süreci ile yok olup gitti.
Sabri Burak Arzova kimdir?
1970 yılında İstanbul’da doğan Arzova, 1994’te Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Ana Bilim Dalı’ndan mezun oldu. 1994’te araştırma görevlisi olarak başladığı akademik hayatında, 2009’da profesör olarak atanan Prof. Dr. Arzova, halen Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde öğretim üyesidir. Kendi üniversitesinde ve çeşitli vakıf üniversitelerinde lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde dersler veren Arzova, özellikle son dönemlerde iflasın ertelenmesi ve konkordato, işletmelerde nakit yönetimi, finansal olmayan raporlama ve iklim değişikliği konularında araştırma ve çalışmalar yapıyor. Arzova’nın yayımlanmış 14 kitabı ve onlarca makalesi bulunuyor. Halen ABD New York’ta ‘Long Island University Brooklyn’de misafir öğretim üyesi olarak görev yapan Arzova, İngilizce, Fransızca ve Yunanca biliyor.