Ermenistan Ulusal Meclis üyesi ve Eski Dışişleri Bakanı Vartan Oskanian’ın geçen ağustosta Al Jazeera’ya yazdığı “Ermenistan ve Azerbaycan müzakere edilmiş bir çözüme erişecek mi?” başlıklı yazısına gazeteci ve politika uzmanı Vugar Seidov’da cevap geldi.
Vugar Seidov ve Vartan Oskanian
Seidov, yine Al Jazeera İngilizce servisinde yayımlanan “Ermenistan-Azerbaycan: Barışın faydaları sonsuz” başlıklı yazısında, geçen ağustos ayında şiddetlenen Karabağ sınır hattı çatışmasının çözümüne yönelik adımları tartışmıştı. Vugar Seidov da, geçtiğimiz hafta aynı mecrada yayımladığı yazısında Oskanian’ın sınırdaki askeri birlikler ve barış müzakereleri konusundaki görüşlerini tartışmaya açtı.
Oskanian yazısında son yıllarda yüksek seviyeli barış görüşmelerinin sıklıkla yapıldığını ve en sonuncusunun 9-10 Ağustos’ta Rusya’nın önderliğinde Soçi’de gerçekleştiğini hatırlatıyor. Fakat “Barış görüşmelerinin bir fayda vermemesi, barışçıl çözüm beklentilerini ümitsizliğe sürükledi” diye ekliyor. Vugar Seidov’a göre, “Toprağının yüzde 20’si Ermenistan işgali altında olan ve yaklaşık 1 milyon mültecisi bulunan Azerbaycan, Karabağ meselesinin çözümünü en çok isteyen taraflardan biri; Bu nedenle AGİT Minsk barış görüşmelerine aktif olarak katılıyor.”
Kendi kaderini tayin etme hakkı
Oskanian yazısında, halkların kendi kaderini tayin hakkını hatırlatıyor; “Yüzde 80’i Ermeni olan Karabağ da Sovyet döneminde referandum ve ayrılık ilan etme yoluyla kendi kaderini tayin hakkını aramayı tercih ettiler” diyor.
Vugar Seidov ise yayımladığı makalede, “kendi kaderini tayin hakkı konusunun Azerbaycan tarafından hiçbir zaman reddedilmediğini; fakat temel sorunun, Ermenistan askeri birliklerinin Karabağ’da yer alması olduğunu” belirtiyor. Seidov’a göre, eğer bu askeri birlikler bölgeyi terk ederse, bölgedeki halklar dâhil, iki tarafın birbirine güveni artacak, mülteciler ve yerinden edilmiş kişiler geri dönebilecekler.
Karabağ’ın geleceği
Oskanian’a göre Karabağ’ın geleceği konusunda üç senaryo mevcut; “Birincisi mevcut statükonun devamı, ikincisi savaşın patlak vermesi ve orada yeni bir sonuç elde edilmesi, üçüncüsü ise müzakere ederek bir çözüm bulunması.” Oskanian, birinci senaryonun uluslararası camiada kabul görmeyeceğini, savaş ihtimalinin ise Ermenistan’a büyük bir zarar vereceğini söylüyor. “Ermenistan böyle bir girişimde dahi bulunmaz. Savaş çıkma ihtimali, Ermenistan’a nazaran Azerbaycan için daha büyük bir risk faktörü taşıyor.”
Askeri birlikler
Oskanian yazısında, üçüncü yol olan müzakerenin en mantıklısı olduğunu belirterek müzakerenin şartlarını ortaya şöyle koyuyor: askeri birlikler geri çekilmeli ve nihai bir sonuca ulaşmak için ortaklaşa detaylı bir plan hazırlanmalı. Oskanian’a göre asıl problem iki tarafın da müştereklerde buluşmak yerine muharip tutumunu devam ettirmesi.
Barış görüşmeleri
Seidov uluslararası hukuk kurallarının nihai bir çözüm için gerekli olduğunu, bu anlamda 2009 yılında Fransa’da AGİT Minsk Grubu tarafından alınmış kararın ve daha sonrasında bu karardan yola çıkılarak güncellenen Madrid prensiplerinin önemli olduğunu söylüyor; bu karar ve prensiplerin karşılıklı barış görüşmelerinde temel olması gerektiğini ekliyor.
Seidov, müzakereler konusunda, güncellenmiş Madrid prensiplerinde de yer alan, Karabağ’ın geçici bir statüye sahip olması durumunu çözüm için bir adım olabileceğini vurguluyor. Geçici statünün Azerbaycan’a fayda sağlayacağını ekleyen Seidov’a göre süreç her şartta “ortak ve iki taraflı yürümeli.” Seidov’a göre Ermenistan-Azerbaycan arasındaki anlaşmazlığın çözümü bölgeye barış, kararlılık, refah ve istikrar getirecek. Ermenistan bu sayede, sınırlarının açılmasıyla bölgesel ve sınır ötesi işbirliklerine katılabilecek. (MA/GK)