O meşhur soru: Büyüyünce ne olmak istiyorsun?

Çocukken en sık maruz kaldığımız sorulardan biri nedir? Hani şu “Anneni mi yoksa babanı mı daha çok seviyorsun?” sorusundan hemen sonraki. Tabii ki “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” sorusu!

 

EZGİ BERK

Çocukken en sık maruz kaldığımız sorulardan biri nedir? Hani şu “Anneni mi yoksa babanı mı daha çok seviyorsun?” sorusundan hemen sonraki. Tabii ki “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” sorusu! Herhalde her yetişkinin, çocuğun hayatına dair en merak ettiği sorulardan biri olmalıdır ki bundan kaçabilen olmamıştır. Daha boyu masanın üzerindekileri görmeye yetmeyen çocuğa ne ‘olmak’ istediği sorulur. Burada ‘olmak’tan kastedilen meslektir ve bu da aslında mesleğin olmadan var olmanın, toplumda düşünülemez olduğu alt mesajını içerir. Çocuğa bu soru sorulduğunda elbette anne babayla meslekler üzerine sohbet edilmemiş, meslekleri anlatan renkli resimli çocuk kitapları okunmamıştır. Ama hemen hemen her çocuk bu soruya bir cevap verebilir. Etrafta şahit olduğu sohbetlerden, televizyondaki dizilerden ya da haberlerden, duyduğu her sesi hafızaya kaydeden çocuk, buna da bir cevap verecektir!

‘Savaş muhabiri olmak istiyorum’

Maaile oturduğumuz bir gün, yerde oyuncaklarımla oynarken bana “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” dediklerinde heyecanla “Savaş muhabiri!” diye cevaplamıştım. Bu cevap kimsenin hoşuna gitmedi. Ama o dönemde Körfez Savaşı vardı ve haberlerde sürekli savaşın gidişatı anlatılıyordu. Savaş muhabirlerinin ne zor şartlarda bize bilgi verdiği her seferinde kafamıza kakılıyor ve bu mesleğin ‘kutsallığı’ sürekli vurgulanıyordu. Böylesi bilgilere maruz kalan bir çocuk olarak savaş muhabirliği o günlerde bana cazip gelmiş demek ki. Hem herkesin övgüyle söz ettiği bir meslek kötü olabilir miydi? Henüz okuma yazma bilmeyen bir çocuğa meslek seçimiyle ilgili soru sorulur muydu?

Çocukların bocaladıkları gündelik ve basit görünen ayrıntıları fark edip bizim karşımıza küçük hikâyeler çıkarmayı seven yazar Behiç Ak, ‘Bizim Tombiş Fiyonk Makarnayı Çok Seviyor’ adlı kitabında meslek seçimleri konusunu irdeliyor. “Büyüyünce ne olmalıyım?” diye düşünen Memo, evden çıkıyor, mahallede gezinerek karşısına çıkan tanıdık yüzlere yöneltiyor sorusunu, yanından hiç ayrılmayan kedisiyle beraber.  Memo’nun sorusuna herkes kendi çocukluk hayallerini anlatarak cevap veriyor ve karşımıza çocukluk hayallerinin ne de eğlenceli olduğunu gösteren, keyifli bir hikâye çıkıyor. Peki, Memo kimlerle mi karşılaşıyor? Astronot olmak isteyen postacı, örümcek olmak isteyen Meliha Teyze, rüzgâr olmak isteyen şair ve niceleriyle…

Bütün bu cevapların ardından kafası karışan ve düşünceli düşünceli yürüyen Memo, arkadaşı Tombiş’i görünce bir de ondan istiyor cevabı. Tombiş ise “Fiyonk makarna pişirme yarışmasında beşinci olmak” diyor Memo’ya. Bu cevabı beğenmeyen Memo üsteliyor. Tombiş’in en büyük hayaline de burun kıvıran Memo, onun halinden memnun gidişini izliyor ve ‘büyük hayaller’ üzerine düşüncelere dalıyor…

Çocukluktan vazgeçmemek için

Büyüyünce bir meslek seçerek para kazanması gerektiği bilgisi, bacak kadar boyu olan çocuklara ‘büyük hedeflerin olmalı’ öğretisiyle anlatılıyor. Bu bilgiyle ne yapacağı, nasıl yapacağı öğretilmiyor; yalnızca ‘çok saygın’, ‘çok başarılı’ olmaları bekleniyor. Bu yükün altına girmeye başlayan her çocuğun hayallerini unutmaması, çocukluğundan vazgeçmemesi için severek okuyacağı bu kitabın resimlerine yetişkinler de uzun uzun bakarak hayallerini ne zaman kaybettiklerini düşünebilir... Kim bilir, belki de çocukluk düşlerimizi hatırlar, onların peşinden koşarız!

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ