Hayat matematikten çok daha zor

Amerikalı yazar Aimee Bender tarafından kaleme alınan ‘Kendime Ait Görünmez Bir İşaret’ Türkçeye, bugüne kadar birçok kitabı dilimize kazandıran Sibel Sakacı tarafından çevrilmiş. Konusuyla ABD’de dikkat çeken kitap, 2010’da ise ‘An Invisible Sign’ (Aşkın Logaritması) adıyla sinemaya uyarlanmış.

KARİN BAL

Amerikalı yazar Aimee Bender tarafından kaleme alınan ‘Kendime Ait Görünmez Bir İşaret’ Türkçeye, bugüne kadar birçok kitabı dilimize kazandıran Sibel Sakacı tarafından çevrilmiş. Konusuyla ABD’de dikkat çeken kitap, 2010’da ise ‘An Invisible Sign’ (Aşkın Logaritması) adıyla sinemaya uyarlanmış. ‘Kendime Ait Görünmez Bir İşaret’ “Yirminci yaş günümde kendime bir balta aldım” cümlesiyle başlıyor ve okura daha ilk cümlesiyle garip bir kitap okuyacağını hissettiriyor. Hikâyenin kilit sembollerinden biri olan baltanın gizemi ilerleyen sayfalarda karşılıyor bizi.

Her şeyi bırakmak…

Kitabın kahramanı Mona Gray’in hikâyesi, onuncu yaş gününde bir gün kendisinden hep daha hızlı koşacağını hayal ettiği sporcu babasının, sebebini hiçbir zaman öğrenemediği gizemli bir hastalığa yakalanmasıyla başlıyor. Hayatta örnek aldığı babasının hastalığı üzerine Mona, kendine anlaşılması güç ve garip bir yol seçiyor. Evrenle bir anlaşma yapan Mona, önemsediği, değer verdiği her şeyden tek tek vazgeçerse evrenin babasını ona geri vermesini ister. Önce tatlıdan, ardından sinemaya gitmekten, dans etmekten, piyano çalmaktan, arkadaşlarından ve en büyük tutkusu olan koşmaktan vazgeçer. Mona aslında kendine itiraf edemese de her şeyden vazgeçmesinin tek bir sebebi vardır, o da babasını kurtarmak.

Mona Gray’in hayatta vazgeçmediği tek bir şey vardır o da matematik. Her sayının ve her işlemin sonucunun onun için özel bir anlamı vardır. Yan komşuları olan ilkokuldaki matematik öğretmeni Mr. Jones, her gün ruh haline göre boynuna balmumundan yapılma sayılar takmaktadır. Mr. Jones boynuna çift sayılar astığında Mona babasının iyileşeceğini, tek sayılar taktığında ise yeniden ilaç tedavisi göreceğini düşünüyor ve her gün bu sayılara bakarak evrenin ona gönderdiği mesajları anlamaya çalışıyor. Yoksa babasının ihtiyacı olan şey Mr. Jones’un boynunda mıydı?

İlkokul ikinci sınıflara tesadüf eseri matematik öğretmenliği yapmaya başlamasıyla Mona’nın sayılardan şifrelerle örülmüş dünyası aydınlanmaya başlar. Alışılmışın dışında şekillerle çocuklara matematik öğretmeye başlar. Kitabın başında belirtilen yirminci yaş gününde aldığı baltayı süsleyerek sınıfa asar ve öğrencilerine bunun bir “yedi” olduğunu söyler. Aklında hep babasının ölümü olan kahramanımız, zihninde bunun gerçekleşmesini engellemek için sınıfa astığı baltayla organlarını kesmeyi düşünür, böylelikle evrenle yaptığı anlaşmaya uyacaktır.

Mona ve Lisa

Öğrencilerinden Lisa’nın annesinin kanser olduğunu öğrendiğinde, o küçük kız çocuğunda kendini görür. Ama Lisa kendinden bir yönüyle çok farklıdır; o annesinin hastalığını biliyor ve gerçekleri acısıyla göğüslüyordu. Yazarın buradaki isim seçimi de ince düşünülmüş bir ayrıntı. Leonardo Da Vinci’nin yüzündeki ifadedeki belirsizliğiyle ünlü tablosu Mona Lisa’yı anımsatıyor okura, belki de burada Mona Gray’in ruh halindeki belirsizliğe dikkat çekmek isteniyor.  Çocuklarla kurduğu iletişimle Mona çocukluğuna, aşka ve bütün olarak hayata dair bakışını değiştirecektir…

Dili oldukça akıcı olan kitapta, hayattaki sevdiği şeylerden vazgeçerek babasını kurtaracağını düşünen çocuk saflığıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bugüne kadar okuduğum gerçekten en ilginç  hikâye olan ‘Kendime Ait Görünmez Bir İşaret’, alışılmış hikâyelerden sıkılanlar için güzel bir alternatif.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ