Ayşe Akdeniz bu hafta Pınar Selek ile onun hallerini konuşacaktı. Fakat son haftalarda, yine o bitmek bilmez sürece bir kez daha hepimiz şahit kılındık ve Pınar Selek halini anlatan bir mesaj gönderdi hepimize. Sizlerle bu mesajı payalşıyoruz.
Ayşe Akdeniz
aysheakdeniz@gmail.com
Pınar Selek adı hayatıma ilk girdiğinde 13 yaşında bir çocuktum. Bizim evde adı daha çok 'Alp Selek'in kızı' olarak geçerdi. Babamın Alp Abisi'nin kızı Pınar... Aradan yıllar geçti ve bu defa feminizm buluşturdu bizi. Feminizm ve ekolojiden beslenen planlar yaptık, tohumları zamana saçıldı. Pınar'la bir dahaki sefer halleşmek üzere buluşmak için sözleşip ayrıldığımız ve yüz yüze bir daha buluşamadığımız zamanın üzerinden üç yılı aşkın bir süre geçti. 22 Kasım duruşmasıyla – 13 Aralık duruşması arasındaki zamanda Pınar’ın Halleri’ni sizlerle onun ağzından paylaşmak için onunla sayısız yazışma gerçekleştirdik. Bu bitmek bilmez sürece bir kez daha hepimiz şahit kılındık. Bütün bunların sonunda Pınar hepimize aşağıdaki mesajını gönderdi. Bize düşen bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, Pınar’ın dediği gibi rahatlamamak, ölmemek!
Konuşmakta, aynı şeyleri tekrarlamakta zorlanıyorum ama bıksam da, yorulsam da, söyleyeceğim:
22 Kasım gününden beri korkunç gelişmeler oluyor. En kaba ve en incelikli yöntemler birlikte ortaya seriliyor. Karşımızda kararlı bir yapı var. Beni ve benim gibi insanları düşman gibi gören, ezmek isteyen bir mekanizmayla karşı karşıyayız. Ve bu mekanizma kararını vermiş. 13 Aralık'taki erteleme kararı, sadece cürüm gününü erteliyor. Yani fatura kesilmiş, bunu söylüyorlar, sadece ödeme tarihini bir ay ertelediler. Dün kararı öğrenip duruşma tutanağını okuyunca, bu filmin burada bitmediğini açıkça gördüm. Hissediyorum, her türlü hukuksuzluğu deneyecekler. Bir yandan da incelikli yöntemler uygulayacaklar. Hep yaptıkları gibi… Bizi alıştıracaklar. Bomba lafına alıştığımız gibi, müebbet lafına alıştığımız gibi. Böylece kriminalleştirme sürecek. Alıştırarak sürecek. Bomba lafına, müebbet lafına alışıyoruz... Bunların benim adımla birlikte geçmesine alışıyoruz. Üç beraate rağmen, daha kötü bir karar çıkmadı, erteleme oldu diye seviniyoruz. Böyle böyle alıştırıyorlar bizi ölüme. Hissediyorum. Bizi daha zor günler bekliyor. Rahatlatıp öldüren bir yol. Ama dün ağladım... Avukatlarımın, dostlarımın, değdiğim ya da değmediğim pek çok insanın adalet için nasıl kenetlendiğini gördüm. Onlardan gelen mesajlar aynı şeyi söylüyordu... Rahatlamayacağız, ölmeyeceğiz.