İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından düzenlenen protestolarda, milliyetçi ve cinsiyetçi söylemler öne çıktı. Ermeni gençler Saraçhane eylemlerini anlattı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasının ardından İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin farklı illerinde protesto gösterileri düzenlendi. İmamoğlu ile birlikte Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, İBB Başkan Danışmanı ve İBB Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun, İPA Başkanı Buğra Gökçe, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin, 23 Mart Pazar günü tutuklanmasıyla gösteriler arttı. Protesto gösterilerindeki cinsiyetçi ve milliyetçi slogan ve pankartlar, kimi zaman Kürt siyasetine yönelik nefret söylemleri dikkat çekerken, bu grupların gösterilere egemen olmadığı ancak dikkat çekici bir grup oluşturdukları da yazıldı, çizildi.
Saraçhane’deki buluşmalar, 25 Mart Salı günü sona erdi. Ermeni toplumundan iki üniversite öğrencisi, İBB binası önünde yapılan buluşmalardaki izlenimlerini Agos’la paylaştılar ve 19 Mart sürecinde dile getirilen sloganların 2013’teki Gezi direnişinden farklı olduğunu ifade ettiler, milliyetçi söylemlerin yoğunlukta olduğunun altını çizdiler. İsmini paylaşmayı tercih etmeyen 2001 doğumlu erkek öğrencinin izlenimleri şöyle:
“Gezi’deki olaylarda herkes birleşirken, kimse ayrıştırıcı slogan atmazken, cinsiyetçilik yokken, Saraçhane 180 derece farklıydı. Sanki milliyetçilerin isteği gerçekleşmiş Turan oluşmuş ve biz de onu savunmaya giden savunmasız gençlermişiz gibi hissettim. Sadece Türkçülük ile ilgili sloganlar, cinsiyet ayrımı yapan sloganlar, parti başkanlarına küfürler… Benim oyumla seçtiğim belediye başkanını savunmaktan ziyade milliyetçilerin attığı sloganlar öne çıkmıştı. Dayak yiyenler, gaz yiyenler oldu fakat kimlerdi? Yine ve yine sol gruplar, sol düşünceli gençler ya da insanlardı. Akıllarda silinmeyecek sloganların başında, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'ya edilen hadsiz küfürler geliyordu. Gençler bu düşünceye kendi kendine sahip olmadı; verilen eğitim, konuşan siyasetçiler herkesi ayrıştırmaya çalışıyor ve ne yazık ki başarabiliyorlar.”
“Kendimi güvende hissedebileceğim gruplar aradım”
Ermeni toplumundan bir başka genç kadın üniversite öğrencisi ise Saraçhane’deki buluşmalara katılmadığını, ama Maçka Parkı’nda yapılan yürüyüşte yer aldığını belirtti. Kadın cinayetleri, nefret söylemleri olmak üzere hak arama isteklerinin hep olduğunu, daha önceki süreçlerde feminist gruplar ve Kürt hareketinin aktif olduğunu ancak son süreçte CHP’nin sokakta yer almasının sıklıkla karşılaşmadıkları bir durum olduğunu ifade eden ve yine ismini paylaşmayı tercih etmeyen 2002 doğumlu kadın öğrenci, gözlemlerini ve yaşadığı tedirginliği şu sözlerle aktardı:
“Elimde faşizme karşı olduğumu belirten bir döviz varken, yanımda insanların ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diye bağırması, Andımız’ı okuması ya da "Atatürk’ün askerleriyiz" gibi ayrıştırıcı sloganlar atması, kendimi gruptan uzak hissetmeme sebep oldu. Korktum ve kendimi direniş içinde güvende hissedebileceğim gruplar ararken buldum. Aynı noktada yine Kürtlerin ayrıştırıldığı, ‘Polis bize de pamuk şeker versene’ gibi ironiyle söylenen sloganlar, bir azınlık olarak kendimi güvende hissetmediğim bir alan yarattı. Kendim sahada birebir şahit olmadan önce, sosyal medyada izlediğim Kürt siyaseti karşıtı olaylar zaten adımlarımın geri geri gitmesine sebep oluyordu. Direnişin sokakta olduğunu bilsem de bazı arkadaşlarım ailevi ve politik problemler dolayısıyla fiziksel olarak orada olamadılar; keza ben de bütün öğrenci dayanışması eylemlerine katılamadım. Ama sınıfta, okulda yapılan forumlarda sesimizi duyurmak, taleplerimizi dile getirmek ve bu süreçte asıl bizi buraya getirenlere benzememek adına, Türkiye’yi bir azınlık olarak deneyimleyen biri olarak adalete, eşitliğe ve şiddetsizliğe dair görüşlerimle hep katkı sundum.
Bu direnişin yalnızca üniversitelilerin ya da sadece CHP’lilerin direnişi olmaktan çıkması gerekiyor. Bütün etnik ve dini grupları ayrıştırmadan, Türkiye’yi kapsayan demokratik bir gelecek tahayyül eden sloganlarla ilerlemesini hayal ediyorum.”