Doğum gününde duyuruldu: Demirtaş'tan yeni roman

Cezaevinde 52 yaşına giren Selahattin Demirtaş’ın yeni romanı "Jamal", doğum gününde duyuruldu. Roman, 25 Nisan’da Dipnot Yayınları etiketiyle raflarda olacak.

Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın yeni romanı "Jamal", 25 Nisan'da okurla buluşacak. Dipnot Yayınları, Demirtaş'ın doğum günü olan 10 Nisan tarihinde, yeni romanı duyurdu. 

Yayınevi, ‘Jamal’ı X’ten şu paylaşımla duyurdu: “Bugün 10 Nisan. Selahattin Demirtaş’ın doğum günü. Yazarımız sekiz buçuk yıldır hapiste. Hapiste tutulduğu sekiz buçuk yıl boyunca sekiz kitap yazdı. Yazarımızın doğum gününde, yeni romanı Jamal’ı okura duyurmanın gönencini yaşıyoruz.”

Demirtaş kapağında cezaevinde yaptığı 50×70 cm ebatlarında tuval üzerine akrilik tablonun yer aldığı kitabını, babası Tahir’e, dayısı Alaattin’e ve yeğeni Fırat’a ithaf etti. Yayınevi, romanı şu sözlerle tanıttı:

“Dipnot Yayınları etiketiyle raflarda yerini alacak olan bu romanında ‘modern’ insanı özgürlüğün gerçek anlamı üzerinde hiç düşünmemeye, mülkiyet ilişkilerine teslim olmaya, hep daha fazla tüketmeye, ister bir adım ötede ister sınırlar ötesinde yaşansın yoksulluğa/sürgünlere/kıyımlara kayıtsız kalmaya zorlayan bu yeni barbarlık ikliminde insani değerlerin ancak sokağın bizatihi kendisi olmakla ayakta kalabileceğini anlatıyor, unutulmaz karakterler eşliğinde.

Cezaevinde yedinci kitap

Cezaevinde 52. yaşını dolduran Selahattin Demirtaş, HDP Eş Genel Başkanı olduğu dönemde, 4 Kasım 2016’da gözaltına alındıktan sonra tutuklanmıştı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Demirtaş’ın tutukluluğunda hak ihlali olduğunu belirterek bu durumun siyasi gerekçelere dayandığını ifade etmişti. Demirtaş tutuklandığında 43 yaşındaydı. Demirtaş tutuklu olduğu süre boyunca altı kitap kaleme aldı. 

‘Seher’, ‘Devran’ ve ‘Dad’ isimli öykü kitapları; ‘Leylan’, ‘Efsun’ ve ‘Arafta Düet’ (Yiğit Bener’le birlikte) ve romanları okurla buluşmuştu. Ayrıca mahkeme savunmaları da ‘Onurlu Yaşam Davası’ adıyla kitap haline getirilmişti.

Kitaptan tadımlık

"Onunla bir çöp bidonunun başında tanıştım; çekingen, utangaçtı. Aç olduğu her halinden belliydi, yine de çöpü karıştırıp karıştırmamakta kararsızdı. … Kapkara gözlerinin feri sönmüş, omuzları çökmüş, dudakları çatlamıştı. Çöpten bulup çıkardığım ilk yiyeceği ona uzattım; tereddüt etti, gözleri doldu, boğazı düğümlendi. Verdiğim mısır ekmeğinden ısırırken onu adeta incitmemeye çalışıyordu, belli ki ‘nan’ın kıymetini biliyordu, ‘nankör’ değildi yani. Birkaç parça daha yiyecek tutuşturdum eline; ilk defa gülümsedi, bembeyaz dişleri yüzünü aydınlattı. Birbirimizin dilini konuşamıyorduk, ancak iyiliğin evrensel diliyle anlaşmak zor değildi.


Düşenlerin, sürülenlerin, yersiz yurtsuz bırakılanların, içlerinde bir anda ‘tık’ diye bir şeyler kopanların, acımasızca işleyen bir çarkın dişlilerinde öğütülenlerin son sığınağıdır sokak. Orada insan olmanın/insan kalmanın, dayanışmanın, bir dilim ekmeği paylaşmanın mutluluğu da yaşanır; yüzüstü bırakılmanın, tepetaklak yere çakılmanın acısı da. İnsanların en güzel hallerine de tanık olunur, en kötücül hallerine de. Ama sokağın ‘sesine’ kulak vermek değildir aslolan, o ‘sesin’ bizzat kendisi olmaktır.

Sokak özgürlüktür çünkü, özgürlük sokaktadır."

Kategoriler

Kültür Sanat