Akdamar değil Ağtamar

Tamar (Թամար) günümüzde Ermenilerde –ve Gürcülerde– popüler bir kadın adıdır. Hraçya Acaryan’ın muazzam bir ilmî abide olan ‘Adlar Sözlüğü’nden öğrendiğimize göre Ermenilerde bu adı taşıdığı bilinen ilk kişi, ilginçtir ki, Gagik’in eşi olan Kraliçe Tamar’dır. Tamar, Pakraduni kralı I. Aşod’un (hd. 884–890) oğlu olan Komutan Şabuh’un kızıdır.

‘Ağtamar’ adının genel olarak kabul edilen en erken kaydına, 5. yüzyılın ilk çeyreğinde yazılmış olan ‘Pavsdos Puzant/Buzand Tarihi’nin üçüncü (birinci) kitabının 8. babında rastlıyoruz:

“[Pıznunik Beyi Databen’in] eşi ve çocukları Rışdunilerin ‘Ağtamar’ adı verilen adasındaki kalede bulunuyordu. Komutan Vaçe kayıkla adaya geçerek erkek ve kadın kimseyi sağ bırakmadı. Böylece o beyliğin hanedanı hitam buldu ve mülkleri kraliyet adına müsadere edildi.”

Pıznunik Beyliği Ahlat ve Adilcevaz’dır. Rışduniler Gevaş beyleridir. Databen/Tadapen 337 yılı civarında İran desteğiyle Hıristiyanlara savaş açtığı için Kral Hosrov tarafından Aresd (şimdi Muradiye-Ünseli) muharebesinde yenilerek idam edilmişti. Yukarıdaki alıntıda yer alan “ki Ağtamar adı verilir” ibaresinin sıhhatinden emin olamayız. ‘Pavdos Tarihi’nin tüm modern edisyonları ve çevirileri 1832 tarihli Venedik baskısını izlerler. Bu baskı ise, en eskisi 1622 tarihli olmak üzere o tarihte bilinen on kadar el yazmasına dayanır. Kalusd Der Mıgırdiçyan’ın daha sonra incelediği, 12. yüzyıla ait iki el yazması ile, yayımlanmış olan metin arasında ciddi farklar vardır. (Bkz. ‘Pavsdosi Dzerakrerı’, Zeitschrift fur Armenische Philologie, Bd. II, 1904, s. 267–86.) Bu yazmalar yayımlanmadığı için adanın adını anıp anmadıklarını bilmiyoruz. Ancak “ki Ağtamar adı verilir” ibaresinin, sonraki müstensihler tarafından açıklama babında eklenmiş olması kuvvetli bir ihtimaldir.
                                                                 

                                                                        ***
Aynı kuşku 904 veya 905 yılında yazıldığı varsayılan Tovma Ardzruni Vakayinamesi için de geçerlidir. Bu eserin üçüncü kitabının 20. babında şunları okuyoruz: 

“[Baba ve annelerinin bir yıl arayla ölümünden] sonra oğulları Gagik ve Aşod ve Kurken Mukaddes Haç yortusunda miras haklarını düzenlediler ve mukaddes kiliseye dört çiftlik ve Dikenli adlı manastırı (Pşots Vank), adanın ve kilisenin karşısında bulunan Ahavank Çiftliği’ni ve onun doğusundaki Managerd Kayası’nı ve diğer birçok yeri bağışladılar, ki bunları baba ve analarının ölümünden sonra Ağtamar Adası’ndaki Mukaddes Haç lehine temlik ettiler.”

Kral Gagik Surp Haç Kilisesi dış cephesi kabartma

Vasburagan Emiri olan baba Krikor-Teranig 887’de, eşi de ondan bir yıl sonra öldüğüne göre bu olay 888’de vuku bulmuş olmalıdır. Vakayiname yazarının ifadesine göre babalarının ölümünde oğullarının yaşı 9, 7 ve 5’tir. Ahavank denen yer Ağtamar Adası’nın tam karşısında bulunan, şimdiki Kızılay Tatil Kampı’dır. Managerd Kayası bunun hemen doğusunda yer alan ve şimdi Keretaş adı verilen sivri çıkıntıdır. Dikenli Manastır’ı bilmiyoruz. 

Alıntının son altcümlesi sonradan eklenmiş bir açıklama (interpolasyon) izlenimi verir. Bir başka deyişle, 888 yılında adanın adının Ağtamar olduğundan yine emin olamayız. Ancak en geç, şimdiki anıtsal kilisenin yapım yılı olan 921’de adanın ‘Ağtamar’ olarak anıldığı kesindir. Vakayinamenin birinci ekinin isimsiz yazarı, adanın Tavit Saharuni (635–638) ve Raşam Rışduni (MÖ 50/40 dolayı) zamanında da iskân edildiğini fakat ada üzerinde kalıcı bir bina yapılmadığını kaydeder, Pavsdos’un sözünü ettiği kaleye ise değinmez. (Bu ek I. Gagik’in ölümünden önce kesildiğine göre 943’ten önceki bir tarihte yazılmış olmalıdır.)

Stratejik önemi

Üç kardeşten Gagik 908 yılında Azerbaycan Emiri Yusuf b. ebi’l-Sac tarafından Ermeni Kralı ilan edildikten bir süre sonra Ağtamar Adası’nın stratejik önemini idrak ederek başkentini buraya taşımaya karar verir. Vakayinamenin ekinin yazarı, kentin ve kentteki Mukades Haç Manastırı’nın inşa sürecini, inşaatta kaç kişi çalıştığına, işçilerin nereden geldiğine, taşın nereden temin edildiğine ve nasıl nakledildiğine kadar, çok ayrıntılı olarak anlatmıştır. Ağtamar Adası’nın ve adadaki kentin büyük bölümü 1760 dolayında Van Gölü’nün yükselmesi nedeniyle sular altında kalmıştır. Kilisenin kapısında kabartma tasviri bulunan kralın bu tarihte 35 yaşında olduğu anlaşılıyor.

                                                                        ***

‘Ağtamar’ (Աղթամար) adının nereden geldiği, çok tartışılmış ve net çözüme bağlanmamış bir konudur. İsmin Ermenice bir anlamı yoktur. Ana kaynağı romantik şair Hovhannes Tumanyan’ın 1891’de yayımlanan ve aynı başlığı taşıyan şiiri olan ‘Ah, Tamar’ şeklindeki popüler efsane ciddiye alınamaz. Genel kural olarak hiçbir kültürde yer adları bir anekdottan türemez ancak, her kültürde cahil halk, tipik olarak, anlamı ve kaynağı bilinmeyen yer adlarını bir anekdotla açıklama eğilimi gösterir.

Kraliçe Tamar ve kayınvalidesi Sofi

Burada iki temel fonetik yasaya değinmeliyiz. Öncelikle, yabancı dillerden alınan isimlerde /L/ sesi Ermenicede daima /Ğ/ sesine dönüşür. İkincisi, Ermenice kalın t (Թ) sesi Yunanca th (θ) ve Arapça tı (ط) sesine tekabül eder. Dolayısıyla ismin aslının Yunanca ‘Althamar’ veya Arapça ‘al-ṭamar’ olabileceğini düşünmek gerekir. 10. yüzyılın eşiğinde bu bölgede Yunanca bir isim söz konusu olamayacağına göre ikinci ihtimal üzerinde durmak gerekir.

9. ve 10. yüzyıllarda bey/kral hanedanının üst kültür dili Arapçadır. Gagik’in babasının ve –krallığını ilan etmeden önce– kendisinin unvanı ‘amir’dir (emir). Büyükbabası ve büyükamcalarından biri Aşod Abğabas (Ebu’l-Abbas, ö. 852) ve Abucafar (Ebu Cafer) adını taşırlar. Baba Krikor Teranig gençliğinin bir bölümünü Bağdat sarayında rehine olarak geçirmiştir. Gagik’in ikinci oğlunun adı Hamazasp Abusahl’dır (Ebu Sehl). Babasının ölümünden sonra beyliği gasbeden akrabası, Gagik Abumrvan (Ebu Mervan) çift adıyla anılır. Gagik’in hem annesinin hem eşinin mensup oldukları, Kars’taki Pakraduni/Bagratuni hanedanında da Arapça isimler ve unvanlar yaygındır.

                                                                       ***

Tamar (Թամար) günümüzde Ermenilerde –ve Gürcülerde– popüler bir kadın adıdır. Hraçya Acaryan’ın muazzam bir ilmî abide olan ‘Adlar Sözlüğü’nden öğrendiğimize göre Ermenilerde bu adı taşıdığı bilinen ilk kişi, ilginçtir ki, Gagik’in eşi olan Kraliçe Tamar’dır. Tamar, Pakraduni kralı I. Aşod’un (hd. 884–890) oğlu olan Komutan Şabuh’un kızıdır. İsmi bilinmeyen kız kardeşi ise beyliği gasbeden Abumrvan’ın eşidir. Babası beyliğin gasbından önce hanedanı ziyaret ettiğine göre, çifte evliliğe 896 dolayında karar verilmiş olması güçlü bir ihtimaldir. Gagik 908’de krallığını ilan ettiğinde Tamar’la evlidir. Tamar bu tarihten sonra daima ‘Mılke’ (melike) unvanıyla anılır. Düğünü veya kraliçeliği münasebetiyle kendisine ona edilen ‘Mılke İncili’, Ermeni hat ve minyatür sanatının başyapıtlarından biri sayılır. Ağtamar (Surp Haç) Kilisesi’nin arka dış cephesinde ona ait bir kabartma portre bulunur. 937’de vefat eder.

                                                                       ***

‘Ağtamar’ adının Kraliçe Tamar vesilesiyle verilmiş olması, bu veriler ışığında, çok güçlü bir hipotez olarak görünüyor. Başa eklenen ‘ağ’ hecesi Arapça ‘al-Tamar’ biçimini düşündürür. ‘Al-ṭamar’ (الطمر) Arapçada hurma demektir. Aynı sözcük, aynı anlamda İbranicede de kullanılır. Tevrat’ta Hz. Davut’un kızı ve keza Hz. Süleyman’ın oğlu Rehoboam’ın eşi, Ṭamar (תָּמָר) adını taşırlar. Öyle anlaşılıyor ki Gagik’in eşi olan prensese, hem Arapça anlamı hem de Yahudi/Hıristiyan Kutsal Kitabı’nda karşılığı olan bir isim uygun görülmüştür.

1940’larda ortaya çıkan ve 1980 askerî rejimi döneminde resmileşen ‘Akdamar’ ise T.C. yönetiminin icadı olan bir deformasyon olarak değerlendirilmelidir.

Kategoriler

Dosya


Yazar Hakkında