“Tehditleri kendimiz aşmak zorunda kalıyoruz”

8-14 Temmuz Nonbinary Farkındalık Haftası’nı geride bırakırken LGBTIQ+’ların eğitim ve barınma konularında yaşadıkları zorlukları queer bir bakış açısıyla Demir Leblebi’den Şükrü ve Ceylin’le konuştuk.

Gün geçtikçe üniversitelerdeki Cinsel Tacizi Önleme Birimleri kapatılarak kadınlar ve LGBTIQ+’lar tacize ve istismara karşı daha erken yıllarda yalnızlaştırılıyor. Bunun yanında üniversitelerdeki barınma soru da gitgide artıyor. 8-14 Temmuz Nonbinary Farkındalık Haftası’nı geride bırakırken LGBTIQ+’ların eğitim ve barınma konularında yaşadıkları zorlukları queer bir bakış açısıyla Demir Leblebi’den Şükrü ve Ceylin’le konuştuk.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Şükrü: Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiyim. Yönelim konusu her zaman benin için çok akışkan bir şeydi. Şu anlık kendimi non-binary olarak tanımlayabilirim. Gerçekten de cinsiyetsiz bir hayat yaşıyorum. Cinsiyeti kendi hayatımda gerekli görmüyorum. Bu yüzden aslında kendimi bir cinsel yönelimle tanımlamayı da gerekli görmüyorum. Cinsel yönelimin bir anlamı yok benim için.

Ceylin: Ben, İstanbul Üniversitesi Latin Dili ve Edebiyatı öğrencisiyim. Benim düşünme sürecim hep değişiyor. Kendimi hiçbir zaman bir kadın olarak da erkek olarak da görmedim. Ama kadın bedeni üzerinde toplumun benden istediği sorumluluklar vardı. Bundan dolayı kadın bedenine olan aidiyetim gerçekten sıkıntılıydı benim için.

LGBTIQ+’ların özellikle yurtlarda barınma zorluklarından biraz bahsedebilir misiniz?

C: Kıyafetlerimle ilgili bazen garip bakılıyor olsa da hiç birebir bir ayrımcılığa uğramadım. Ama yurt odasındaki hiçbir arkadaşıma kadınlardan hoşlandığımı söylemedim. Çünkü hepsinin açık bir şekilde transfobik ya da homofobik olduklarını biliyorum. Söylediğimde neler olabileceğini, nasıl tepkilerle karşılaşabileceğimi kestiremiyorum. Herhangi bir tepkiyle karşılaşmamak için söylememe yolunu seçiyorum. Ama ben bu noktada nerede duruyorum?

Ş: Ben masasına gökkuşağı bayrağı yapıştıran bir arkadaşımın tehdit edildiğini duymuştum. Barınma hakkını elinden alma tehditlerine kadar gitmişti konu. Genel olarak LGBTIQ+’ların ev ve kalacak yer bulmaları çok zor. Çünkü zaten LGBTIQ+’lara ev verilmiyor. Aslında ekonomiden dolayı geçinmek ve ev bulmak çok zor ama kadın ve LGBTIQ+ olduğunuzda bu zorluk katlanıyor. Hatta cinsel kimliklerimiz sebebiyle dahi ev bulamadığımız bir duruma evriliyor. Ben yurtta kaldığım sürece kimliğimi açık etmedim.

Peki bunun yanında okulda kendiniz olabiliyor musunuz?

Ş: İlk yıllarda kimliğimi daha çok saklıyordum. Okulda gezip insanları tehdit eden çeteler elbette var. Ben bunlara rağmen açık kimlikli olmayı seçiyorum. Okulda “Sen Kürt’sün, sen ibnesin” denerek tehdit edilmiş arkadaşlarımız da var. Ben de bir kere mesajla tehdit edildim. Tehdit edildikten sonra birkaç hafta okula gitmediğimi hatırlıyorum. Güvenlikler bile öğrencileri taciz ediyorlar. Belli başlı bizi savunan birkaç hocamız var ama onun dışında akademik çevreden de pek destek göremiyoruz. Kampüste sivil polisin tacizine maruz kaldım. Bir kere afiş asarken yakalandım ve götürüldükten sonra özel hayatımla ilgili tehditte bulunuldu. Benim hakkımda bu kadar bilgiye nasıl ulaştıklarını bilmiyorum. Birkaç yıl önce İstanbul Üniversitesi’nde ise piknik düzenleyen lubunya arkadaşlarımıza dışarıdan onlarca insanın toplanıp tehditler yağdırdığını hatırlıyorum. Polis ise tehdit eden kitle yerine lubunya arkadaşlarımızı gözaltına almıştı.

C: İstanbul Üniversitesinde özel olarak birilerini izlemesi için gönderiyorlar. Kendi gruplarından faşistleri gönderiyorlar. Faşistler ise karşımızda durup saatlerce bizi izliyorlar. Bunu da bir tehdit olarak algılıyoruz. Bu bir şeyler olursa her an size saldıracağız demek oluyor.

Şükrü, tehdit aldığından bahsetmiştin…

Ş: Evet. Tehdit aldıktan sonra birkaç hafta okula gidemedim. Ama gitmeyi isterdim. Birkaç tehditle meydanı onlara bırakacak değiliz. Hiçbir yere baş vuramadım. Okulumuzda da Cinsel Tacizi Önleme, Eğitim ve Destek Koordinatörlüğü (CİTÖK) yok zaten. Açılması ile ilgili talebimiz reddedildi ve sümen altı edildi. Zaten başvurabileceğimiz herhangi bir kurum yok. Ne kadar LGBTIQ+ kapsayıcı olduğunu da bilmiyoruz. Kimi kime şikâyet ediyorsun gibi bir durum da oluşuyor. Bunlar aslında zamanla hepimizin alıştığı şeyler. Bunları aşmak zorunda kalıyoruz.

Üniversitede örgütlü müsünüz? Buna dair kulüpleriniz var mı?

Ş: Resmî olarak yok. Kendi aramızda bir topluluğumuz var fakat tabii ki diğer kulüplerle ortaklaşamıyoruz ya da en ufak hareketimizde tüm kampüsler kapatılıyor. Biz Demir Leblebi olarak kampüslerde de alternatif etkinlikler düzenliyoruz. Marmara Üniversitesi öğrencisi Ahmet Yıldız’ın sesini biz de yükseltmek zorundayız. Bu konuda sıra arkadaşlarımızı bilinçlendirmek bir bakıma bizim de görevimiz.

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları



Yazar Hakkında