1988’de özellikle solcu binlerce muhalifin idam kararından sorumlu komite üyesi Reisi’ye ‘ölüm kasabı’ lakabı verilmişti. Babasını toplu idamlarda kaybetmiş yönetmen, gazeteci Mehdi Shabani, Reisi’nin ölümünün İranlı muhalifler için sembolik anlamını anlattı.
Azerbaycan sınırı yakınlarında yaşadığı helikopter kazası sonrası hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ardından muhalif kesimlerin gerek sosyal medyada gerek gerçek hayatta ‘kutlamaları’ basına yansıdı. 1988’de özellikle solcu binlerce muhalifin idam kararından sorumlu komite üyesi Reisi’ye ‘ölüm kasabı’ lakabı verilmişti. Babasını toplu idamlarda kaybetmiş yönetmen, gazeteci Mehdi Shabani, Reisi’nin ölümünün İranlı muhalifler için sembolik anlamını anlattı.
19 Mayıs Pazar günü, helikopterin düşmesi sonucu ölen İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve beraberindekiler için cenaze törenleri kalabalıkları bir araya getirmişken İranlı muhalifleri de ‘kutlamalar’ etrafında birleştirdi. Mehdi Shabani, Tahran’daki durumu şöyle özetliyor: “İran’da özellikle Mahsa Amini’nin ölümünden sonra kolektif bir eğlenme hali yoktu. Şimdi Tahran’da tanıdıklarımın sokakta tatlı dağıtıldığını duyuyorum, pastane sahiplerinin ‘En son Newruz’da bu kadar pasta sattık’ dediklerini biliyorum.”
‘Ölüm Komitesi’nden ‘kasap’ ve ‘cellat’ lakaplarına
İbrahim Reisi, İran’ın meşhur ‘Ölüm Komitesi’ olarak da bilinen ve 1988’de İslam Devrimi lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin talimatıyla hapisteki çoğu solcu binlerce muhalifin idam kararını veren dört kişilik bu komitede yer almasından ötürü ‘kasap’, ‘cellat’ lakaplarıyla anıldı. Hayatta kalmayı başarmış eski siyasi mahkûmlar, Reisi’nin 1988’de ölüm komitesinde gerçekleştirdiği toplu infazlar sebebiyle ‘insanlığa karşı suç işlemekten’ dolayı yargılanmasını ve Birleşmiş Milletler (BM) toplantısı için ülkeye adım atması halinde tutuklanmasını talep etmişti. Dava dosyasında Reisi’nin soykırım, işkence ve hukuka aykırı infaz gerçekleştirdiği iddiaları yer aldı.
“Ölümünün verdiği mutluluğu ailemde de görüyorum”
Mehdi Shabani, kararlarıyla İran’da özellikle muhalif kesimlerde büyük izler bırakmış Reisi’nin ölümünün özellikle Khavaran Anneleri için sembolik anlam taşıdığını söylüyor. Khavaran Anneleri, Türkiye’de Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın yürüttüğü mücadelenin benzerini 30 yılı aşkın süredir İran’da sürdüren, infaz edilmiş, zorla kaybettirilmiş yakınları için adalet arayan bir grup. “Reisi’nin ölümü biraz efsanelerdeki gibi oldu” diyen Shabani sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Tıpkı masallardaki gibi, simgesel oldu ölümü. Khavaran Annaleri’ni biliyoruz, onlarca yıldır yakınlarının cenazelerine bile ulaşamadılar. Reisi’nin cesedi de kalmadı. O yüzden simgesel bir önemi oldu.”
Benzer bir mutluluğun İran’da 1988’deki toplu idam kararını veren komiteden eski savcı Hamdi Nuri’nin İsveç’te tutuklanması ve 2021 yılında ‘savaş suçlusu’ olarak yargılanması döneminde yaşadığını aktaran Shabani, Reisi’nin ölümünün doğa tarafından sağlanmış bir adalet olarak algılandığını aktardı: “Bu ölüm, Khavaran Anneleri gibi adalet mücadelesi sürdüren, bir tülü adaleti elde edemeyen kesimler için bir şekilde hayat tarafından sağlanmış adalet oldu. Bu bence önemli bir nokta. İnsanlar, bu şekilde olsa bile ‘adaletin sağlanmasına’ mutlu oldular.”
Babasını ‘ölüm komitesi’nin kararıyla gerçekleşmiş toplu idamlarda kaybeden Mehdi Shabani, Reisi’nin ölümünün sembolik öneminden ailesinin de mutluluk duyduğunu gözlemlediğini aktarıyor: “Kendi ailemde de görüyorum; annem, kardeşlerim, babasını aynı şekilde kaybetmiş yengem de mutlu. Öldürülmüş, idam ettirilmiş, tutuklanmış, kaybettirilmiş insanların anneleri, aileleri için sistem içinde erişemedikleri adalet sistem dışında, doğa tarafından sağlanmış oldu.”
İran’da Reisi’nin öldüğünün doğrulanmasından kısa süre sonra gözaltılar başladı. Ayrıca İran Başsavcısı Muhammed Kazım Muvahhedi Azad, ölen cumhurbaşkanı ve beraberindeki diğer kişilere karşı ‘hakaret’ yayımlayan çevrimiçi kullanıcılara karşı harekete geçilmesi emrini verdi.