1915’te Ordu’dan gitmek zorunda kalan erkekler, 40 kadar Ermeni kadın ve kız çocuğunu Paşaoğlu Hüseyin Efendi’ye, konağa bırakırlar. O dönem kimse Paşaoğlu Hüseyin Efendi’ye “Evde kim var? Kim yok?” diye soramadığı için bu kişiler 2,5 yıla yakın konağın yol tarafındaki, kapatılan mutfak bölümü ve kiler odalarına yerleştirilir. Bugün bu alan Etnografya Müzesi ofis ve depo alanı olarak kullanılıyor.
Paşaoğlu Hüseyin Efendi, Ordu il merkezi Selimiye Mahallesi’nde Taşocak Caddesi ile Erkoçak Sokağı’nın kesiştiği köşeye 1896 yılında Paşaoğlu Konağı’nı yaptırır. Ordu’da doğup büyümüş her çocuk için Paşaoğlu Konağı simgesel bir yapıdır. Karadeniz bölgesi sivil mimari örnekleri içinde yapı önemli bir yere sahiptir.
Etnografya Müzesi
Ordu’da öğrencilik yıllarımda öğretmenimiz sınıfı toplar 1982 yılında kamulaştırılıp 18 Kasım 1987 tarihinde Etnografya Müzesi’ne çevrilen Paşaoğlu Konağı’na götürürdü. ‘Etnografik Eserler Bölümü’ olarak düzenlenen alanda bulunan silahlar, takılar, kadın ve erkek giysileri gibi eşyalar bize gösterilirdi. Ancak aileyle dolayısıyla yapıyla bağ kuramazdık.
O günlerden bugüne Paşaoğlu Konağı üzerine araştırmacıların ve Ordu Belediyesi’nin çıkardığı kitaplarda ve Müze’nin broşürlerinde sözlü tarih olarak dinlediğimiz şeylerin tekrar tekrar yazılıp yayınladığını gördüm.
Batum’dan Ordu’ya
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (‘93 Harbi’) sonrası Gürcistan’ın Batum şehrinden Ordu’ya gelen Katamize sülalesinden Hüseyin Efendi gibi, anne tarafından büyük dedelerim Javanadzeler de aynı dönemde Ordu’ya gelir. O dönem Ordu’ya gelen Gürcü aileleri arasında kız alıp vermek yaygın olduğu için Gürcü aileler arasında yakın akrabalık bağı görülür. Hüseyin Efendi’nin kızlarının torunlarıyla iletişime geçtiğimde konuyla ilgili “Her şeyi konuşabiliriz” sözü Gürcü aileleri arasında halen devam eden güçlü bağın göstergesidir, benim için. Araştırma için İstanbul’dan Ordu’ya geldiğimde, Paşaoğlu Hüseyin Efendi Konağı’yla ilgili anlatılan detayları inceleyerek yıllar sonra yapıyı yeniden gezdim. Ordu’da bulunan, döneme şahitlik eden kişilerin hatıralarını yakınlarından dinledim. Etnografya Müzesi yetkilileriyle görüşüp restorasyon dönemi ve sonrası ile ilgili tüm detayları kayıt altına aldım.
Ailenin tarihi
Paşaoğlu Hüseyin Efendi’nin babası Süleyman Paşa Batum’da Katamizelerden Yıldız Hanım’la evlenir. Bu evlilikten Paşaoğlu Konağı’nı yaptıran Hüseyin Efendi doğar. Süleyman Paşa vefat ettikten sonra, Yıldız Hanım ikinci evliliğini Batum’da Rıza Ağa ‘Bacınoğlu’ ile yapar. Bu evlilikten Rızvan Efendi doğar. Rıza Ağa’nın vefatının ardından Yıldız Hanım, Batum’dan iki çocuğuyla Ordu’ya gelir. Son evliliğini Ordu’da Zuzunave Ailesi’nden Süleyman Ağa ‘Ergin’ ile yapar. Bu evliliğinden ise Asiye Hanım doğar.
Paşaoğlu Hüseyin Efendi, Yıldız Hanım’ın Batum’da Süleyman Paşa’yla yaptığı birinci evliliğinden 1.7.1872 tarihinde doğan çocuğudur. Hüseyin Efendi’nin ilk eşi ise Katamizelerden Meryem Özel’dir. Paşaoğlu Hüseyin Efendi’nin bu evlilikten üç kızı olur: Süriye, Habibe ve Huriye Hanımlar. Genç yaşta vefat eden eşi Meryem Hanım’dan sonra Paşaoğlu Hüseyin Efendi, Ordu’da Zeynep Akata’yla evlenir ancak bu evlilikten çocukları olmaz.
Paşaoğlu Hüseyin Bey, kızları Süriye ve Habibe Hanımları, Yaraş Ailesi’nden iki kardeşle evlendirir: Arif Yaraş ve Murat Yaraş. Diğer kızı Huriye Hanım ise 1909 yılında Fatsa Çamaş’da Osman Ağa tarafından yaptırılan Cevat Bey Konağı’na gelin olarak gider. Huriye Hanım, Fatsa’da genç yaşta vefat eder. Huriye Hanım vefat ettiğinde dört ve iki yaşlarında iki çocuğu vardır: Nurten ve Nermin. Paşaoğlu, yakın arkadaşı olan dünürüne torunlarını konağa yollamasını söyler. Dünürü, “Kızların birisi sende, birisi bende dursun” diyerek, 4 yaşındaki Nurten’i konağa yollar. Yaraş Ailesi’ne gelin giden Süriye Hanım’ın üç çocuğu var: Osman, Ömer ve Fuat Yaraş. Kardeşi Habibe Hanım’ın ise iki çocuğu var: Orhan ve İnci Yaraş.
Paşaoğlu Konağı’nın eski fotoğraflarında, arka balkon tarafında bir yapı görülür. Burayı, Paşaoğlu Hüseyin Efendi, konağa taşındıktan bir süre sonra yaptırır. Ana mutfak giriş kapısı yol tarafında olduğu için, konakta çalışanlar sokaktan gelip geçenlerin tavırlarından rahatsızdırlar. Bu nedenle Paşaoğlu Hüseyin Efendi, bu yapıyı çalışanlara mutfak ve üst katı da barınma yeri olarak yaptırır.
Konakta 40 Ermeni
1915’te Ermeni Tehciri sırasında Ordu’dan gitmek zorunda kalan erkekler, 40 kadar Ermeni kadın ve kız çocuğunu Paşaoğlu Hüseyin Efendi’ye, konağa bırakırlar. O dönem kimse Paşaoğlu Hüseyin Efendi’ye “Evde kim var? Kim yok?” diye soramadığı için bu kişiler 2,5 yıla yakın konağın yol tarafındaki, kapatılan mutfak bölümü ve kiler odalarına yerleştirilir. Bugün bu alan Etnografya Müzesi ofis ve depo alanı olarak kullanılıyor.
Paşaoğlu Konağı, Etnografya Müzesi’ne çevrilirken yapıya bitişik mutfak ve çalışanların kaldığı taş yapı yıkılır. O dönem Habibe Hanım Ermenice konuşup yazmayı, piyona çalmayı ve daha pek çok şeyi evde yaşayan Ermenilerden öğrenir. Daha sonra konaktan ayrılıp Arjantin’e giden kızlar, yıllar sonra gelip Habibe Hanım’ı ziyaret eder; iletişim yıllar içinde devam eder.
Habibe Hanım, İnci Eroğlu’nun düğünü için Saadet Bacınoğlu ile 1955’de İstanbul’a Kapalıçarşı’ya gidiyor. Bir dükkâna girip yüzük bakıyorlar. Aralarında Ermenice konuşan kişilerden birisi diğerine yüzüğün taşına bakmasını söylüyor; diğeri “Ver gitsin” deyince Ermenice konuşmaları anlayan Habibe Hanım; “Neden kontrol etmiyorsun yüzüğü?" diye sorar. Onlar da şaşırarak, “Sen Ermeni misin? Nerelisin?” diye sorarlar. Habibe Hanım Ordu’dan Paşaoğlu Hüseyin Efendi’nin kızı olduğunu söyleyince çok mahcup olurlar. Bütün Kapalıçarşı’yı Habibe Hanım’ın ayağına getirirler.
Paşaoğlu Hüseyin Efendi’nin en büyük kızı Süriye Hanım ve Habibe Hanım’ın gelin gittiği Yaraş Ailesi’ne ait konak Paşaoğlu Konağı’na yakın bir yerde bulunuyor. Saray Mahallesi Atalık Sokak 7 Numara’da bulunan konak, Ordu’nun en güzel evlerinden birisidir. Büyük bir bahçeye sahip olan konak bugün apartmanlar arasına sıkışmış bir durumda.
‘Muhacir Mezarlığı’
Selimiye Mahallesi’nin taş ocaklarına giden yolun sağındaki ‘Muhacir Mezarlığı’nın mülkiyeti Bacınzade Ahmet Efendi’ye aittir; 1917 yılında Belediye Reisi Furtunzade Yusuf Bey’in teklifini kabul ederek 7 dönüm civarındaki bu arsasını ‘Muhacir Mezarlığı’ yapılması kayıt ve şartıyla belediyeye hibe eder. Paşaoğlu Hüseyin Efendi, 1.1.1934 tarihinde bu mezarlığa defnedilir. 1985 tarihine kadar ayakta kalan bu mezarlık, Ordu Belediyesi tarafından 1986 yılında taşınıp, bir bölümü çocuk parkına dönüştürülür. Bu süreçte Paşaoğlu Hüseyin Bey’in mezarı kaybolur. Aile belediye ile iletişime geçip konuyla ilgili açıklama istediğinde, belediyeden “O dönem gazeteye ilan verdik, aileden haber alamadık” cevabını alırlar.
Paşaoğlu Hüseyin Efendi 1934’de vefat ettiğinde büyük kızı Süriye Hanım konak boş kalmasın diye eşi Arif Bey’le baba evine döner. Vefat ettiği 1973 yılına kadar bu evde yaşar ve cenazesi bu evden kalkar. Kardeşi Habibe Hanım ise 1961 yılında vefat eder. Paşaoğlu Konağı, Orhan Yaraş’ın Ankara’da Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile görüşmesi sonrası 1982 yılında kamulaştırılır. 1983-1987 yılları arası onarımı ve teşhir tanzimi tamamlanan konak 18 Kasım 1987 tarihinde ‘Paşaoğlu Konağı ve Etnografya Müzesi’ olarak hizmete açılır.
Paşaoğlu Konağı ve ailesi üzerine ilk defa yayınlanan bu araştırma için bu kadar geç kalınması Ordu’nun kültürel tarihi açısından çok üzücü. Ordu geçmişten bugüne farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir şehir.
Ordu’nun kültürel tarihi belediyenin desteğiyle, dönemin ruhuna göre içeriğine müdahale edilerek yazılan kitaplarla öğrenilemez. Ordu’nun sosyokültürel tarihini, mimari ve sanat tarihini, kent belleğini tüm gerçekliğiyle yazabilecek araştırmacılara ve bu çalışmaları yayınlayabilecek bağımsız medya kurumlarına ihtiyacı var.
(Agos, 7 Ekim 2021)