Şiiri durur yüreğinde, yüreğinin tam ortasında...

Durmaksızın sorular sorar; yaşama, yaşamın kaynağına, kimliklere, varoluşumuza ve gündelik hayatlarımıza ilişkin iyi formüle edilmiş, basit görünen, sarsıcı sorular duyarsınız ondan.

Oşin Çilingir’le ne zaman tanıştığımızı hatırlamıyorum. Doğrusu, aşağı yukarı bir tarih var ama zihnim o anımsanan tarihi görmezden geliyor bir şekilde. Hani bazen olur ya, bir karşılaşma anında o kişiyle bir aşinalık peyda olur karşılıklı. Bellek, bir ortaklığın üzerinden bu düşünceye zemin hazırlar ve o tanışma anının etrafında daha sonra kalabalık yaratacak yapıları yok eder. Böyle bir şey olsa gerek… 
Oşin Çilingir benim için hem yazı yolculuğumda hem doğduğumuz şehrin bizi birleştiren, kimliğimizi pekiştiren hafızanın güzergâhında nadide bir yere sahiptir.  Onunla tanışıklığımızın mekânı öncelikle bizim ortak geçmişimiz, doğduğumuz yer olan Diyarbakır’dır. Bunu belirtmek durumundayım. Şehrin ortaklığından dem vururken ucuza kaçan bir yerellikten bahsetmiyorum. Malum, yerellik de görecelidir. Onu pazarlanabilir bir kimlik bataklığı haline getirmediğimiz sürece bahsetmekte bir beis yoktur. Bizler gibi bir yaraya doğmuş insanlar için memleket bu yüzden önemlidir. O yaradan uzayan göbek bağımızın dolandığı yerden keseriz sözümüzü. Bu nedenle Oşin Abi’yle tanışıklığımızın tarihli ve tarifli bir mekâna ihtiyacı yoktur. Onunla olan dostluğumuz da biri eskimiş ikincisi şimdiye ait iki zaman arasındaki belirsiz çizgiye kurulmuş yaralı bir hikâyenin parçasıdır.  Hikâyedeki yara izi sese ve söze gereksinim duymadan dillenir.

Bir kültür insanı
Oşin Çilingir dört başı mamur bir kültür insanıdır. Bütün birikimine, donanımına rağmen son derece mütevazıdır. Kimseden desteğini esirgemez, neyin olması/olmaması gerektiği konusunda kimseyi ikna etmeye çalışmaz ama akıl danıştığınızda sunduğu önerilerden biriyle mutlaka aklınızı çeler. Yani insanları oyalamak yerine ufuklarını açar. Onun yazdıklarımla ilgili tüm önerilerini mutlaka ciddiye almışımdır. Eşi Ayla Çilingir’in desteğini ve bilgi birikimini de anmadan geçmek olmaz. Hatta Ayla’yı anlatmak için ayrıca yazmak gerekir. Borcum olsun. Oşin Çilingir’e dönecek olursak kıskanılmaya değer keskin ve diri bir zekâya sahiptir. Mütevazılığı ve bilgi birikimi ile karşısındakinin her türlü süfli arzuya duyduğu iştahı güzelce söndürür. Kalemini dokundurduğu her şeyi dönüştürür, zenginleştirir. Lezzetli sohbetler edersiniz onunla. Durmaksızın sorular sorar; yaşama, yaşamın kaynağına, kimliklere, varoluşumuza ve gündelik hayatlarımıza ilişkin iyi formüle edilmiş, basit görünen, sarsıcı sorular duyarsınız ondan. Ama amatörlükten de vazgeçmek. Malum, kaç yaşımıza gelirsek gelelim dünya bizden yaşlıdır. Muzip gülümser ve ağız dolusu güler. Çok okur, izler ve en önemlisi, dinler… Konuştuğunda ise anlattığı o her ne ise bir bulut gibi ortalıkta gezinirken izlersiniz onu. Hüznüyle birlikte çocuksu heyecanı yüzüne yansır. Heyecanlı ve ışıltılıdır Oşin Abi, ilham verir. Yardımseverdir ve paylaşır. Tanıyabileceğiniz en ince ruhlu insanlardan biridir. Meraklıdır ve başta da değindim, birçoğumuz gibi o da şehrini kaybedenlerdendir. Ama şiiri durur yüreğinde, yüreğinin tam ortasında. Şehir mi şiir mi diye sorsanız, muhtemelen ikisinin ortası diye cevap verir, çünkü kendisi de tam oradan, işaret ettiği yerden ses verir. 
Şimdi bütün bunları yazarken, onu özlediğimi fark ettim. 
İyi ki doğmuşsun ve iyi ki tanımışım seni Oşin Abi, 75’inci yaşın kutlu olsun. 

Kategoriler

Dosya


Yazar Hakkında