JAKLİN ÇELİK
Söyle Margos kimsin sen?
Şimdi bu satırları yazarken aklıma Diyarbakır’ın son Ermenisi, 2014 yılında kaybettiğimiz Bayzar Eken geldi. Suriçi’nde yürürken bir elinde bir sıtıl yoğurt, diğer eliyle evleri işaret ediyordu, çökmüş omuzları, birkaç yıla iki büklüm olacak direnen bedeniyle. O evlerde bir zamanlar kimlerin oturduğunu isim isim terennüm ediyordu. O zaman da aynı şeyi düşünmüştüm. İnsan, insanlarını kaybettiği bir yerde yaşamaya nasıl dayanır?
Şiiri durur yüreğinde, yüreğinin tam ortasında...
Durmaksızın sorular sorar; yaşama, yaşamın kaynağına, kimliklere, varoluşumuza ve gündelik hayatlarımıza ilişkin iyi formüle edilmiş, basit görünen, sarsıcı sorular duyarsınız ondan.
İstanbul’a tekinsiz bir giriş: Kumkapı
Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin çıkardığı 'Saha Dergisi'nin ikinci sayısında yer alan yazıda Jaklin Çelik, okuyucuyu Kumkapı'yı keşfetmeye çağırıyor.
Suriçi’nde bir cenaze töreni
Diyarbakır Suriçi’nde doğan ve bölgeyle bağını hiç koparmayan yazar Jaklin Çelik, Diyarbakır’ın son Ermenilerinden Sıtkı, yani Sarkis Eken’i toprağa veren küçük topluluğun arasındaydı. Çelik, Eken’in cenazesi ile örtüşen Suriçi’ndeki kurşun gibi ağır havayı yazdı.
“Surp Giragos, atalarımıza minnet borcumuz”
Jaklin Çelik, Diyarbakır’daki Surp Giragos Kilisesi’nin Europa Nostra Büyük Ödülü’nü almasının ardından, kilisenin yönetim kurulu başkanı Ergun Ayık ile Surp Giragos’un bölge ve Ermeniler için ne ifade ettiğini, restorasyonun maliyetini, güvenlik sorununu, gelir sağlamak için düşünülen yolları konuştu.