İnci kefalin zorlu yolculuğu

BÜRKEM CEVHER

İnci kefallerinin varlığını küçük bir gazete haberi ile öğrenmiştim ama açıkçası hızlıca okuyup geçmiş üzerinde de fazla düşünmemiştim. O nedenle de inci kefalleri ile ilk tanışmam postadan çıkan bir çocuk kitabı sayesinde oldu desem çok da yanlış olmaz. Altın Kitaplar etiketiyle yayınlanan ve Seda Öğretir’in yazdığı ‘Kefi’nin Maceraları: Uçan Balık Kefi’ inci kefallerini, bu balıkların yumurtlama mevsiminde yaptıkları zorlu yolculuğu konu alan bir masal üzerinden çocuklara anlatıyor. Öğretir inci kefallerinin yolculuğunun ne kadar meşakkatli ve tehlikeli olduğunu gösterirken aynı zamanda pes etmemenin önemini de çocuklara anlatmayı hedefliyor. 

Kefi’nin hikâyesi

Öğretir Kefi’nin üzerinden aslında tüm inci kefallerinin hikâyesini anlatır. Kefi ve ailesi Van Gölü’nün tuzlu ve sodalı sularında yaşayan bir inci kefalidir. İnci kefalleri dünyada sadece Van Gölü’nde yaşarlar, o nedenle de endemik bir türdür. Bahar aylarında üreyebilmek için büyük bir yolculuğa çıkar inci kefali sürüleri. Van Gölü’nün sodalı suları inci kefali yumurtalarının gelişimi için uygun değildir. O nedenle de uzun süre hiç beslenmeden akıntı yönünün tersine yüzerek akarsulara ulaşırlar ve orada yumurtlarlar. 

Kefi’nin babası Kefi ve kardeşlerini uyarır; onlara göç hikayeleri anlatarak martıların ve avcıların en büyük düşmanları olduğunu ve asla güzel sözlere kanmamaları gerektiğini söyler. Göç zamanı geldiğinde kefal sürüsünün zorlu yolculuğu başlar. Önce akıntının tersine büyük çaba harcayarak yüzerler ve dere ağzına gelirler. Dere ağzında bir süre mola vererek vücutlarını sodalı ve tuzlu sudan tatlı suya geçişe hazırlarlar. Burada karınlarını çok iyi doyurmaları gerekir çünkü bu noktadan sonra yolculuğun sonuna kadar yemek yiyemeyeceklerdir. 

Daha sonra dere içinde akıntı yönünün tersine yüzmeye başlarlar. Bu çok enerji gerektiren bir yolculuktur. İnci kefalleri bazen su üzerinde zıplamak zorunda kalırlar. Bu da martılar için beslenme fırsatıdır. Ancak asıl zorluk geçmeleri gereken bir şelaledir. Kendi boylarının dört katı bir yüksekliğe zıplayarak bu şelaleyi geçmeli ve akıntıya karşı yüzmeye devam etmeleri gerekir. Artık güçleri tükenmeye başlar. Ve işte burada kaçak balık avcıları ile de mücadele etmeleri gerekir. Göç mevsiminde avlanma yasağı olmasına rağmen kaçak avcılar yine de dereye ağ atmışlardır. Güçleri tükenen bazı balıklar bu ağlara takılır. Ama bu sefer şanslılardır güvenlik güçleri bu avcıları yakalar ve ağa takılmış bütün balıkları serbest bırakırlar. Kefi ve tüm balıklar güvenli bir şekilde yumurtaların gelişmesi için uygun olan nehre varırlar. Burada bir ay kadar kalacaklardır. İnci kefali sürüsü, yavruları yumurtadan çıkıp Van Gölü’ne göç edebilecek kadar büyüyene kadar beklemeleri gerekir. 

İnci kefallerinin bu yorucu maceralarını okuduktan sonra bu balıklar hakkında biraz daha bilgi edinmek istediğinizde karşınıza çıkacak ilk isim Prof. Dr. Mustafa Sarı oluyor. Herkese Prof. Sarı’nın 20 dakikalık TEDx konuşmasını dinlemesini öneririm. Prof. Sarı henüz araştırma görevlisi iken Van’da inci kefallerinin kaçak avlandığını görür. Üstelik bu avlanma alenen yapılmaktadır. Göç mevsiminde yapılan avcılık bu endemik balık türünün de sonu demektir. Sonunda harekete geçmeye ve en azından balık yasağına uyulmasının sağlanmasını istemeye karar verir. Ancak bu hiç kolay olmaz; hem avcılık yapan köylüler hem de bürokrasi önüne birçok engel çıkarır. Prof. Sarı ne kadar uğraşırsa uğraşsın bazı köylüler kaçak avcılığı bırakmaz. Sonunda başka disiplinlerden araştırmacılar da çalışma yaparlar. Bu araştırmaların sonucu çok ilginçtir: kaçak avcıların en azından göç mevsiminde avlanmasını engellemenin yolu en nihayetinde kadınlardan geçer. Bu dünyayı kurtarırsa kadınlar kurtarır. Kadınlara balığın beslenmedeki önemi ve kaçak avcılığın yörenin tek geçim kaynağını tüketeceği anlatıldığında kadınlar eşlerini, kardeşlerini, oğullarını engeller. Neticede de inci kefallerinin nesli tükenmekten kurtulur. 

‘Uçan Balık Kefi’ okumaktan keyif aldığım ve sayesinde pek çok yeni bilgi edindiğim bir kitap oldu. Ne ki, kitabın sonlarına doğru birkaç defa zorluklara karşı umutsuzluğa kapılmamanın ve devam etmenin önemine değinilmesi çok didaktik kaçmış. Kitaplarda bu tür cümleler okuma zevkini kırıyor. 

Ne yazık ki çocuk yazını sürekli küçümseniyor. Oysa hayata ve edebiyata dair aradığım pek çok şeyi çocuklar ve gençler için yazılmış kitaplarda buluyorum. İnci kefalleri hakkında pek çok şeyi Seda Öğretir sayesinde öğrendim. Öğretir’in kitabı beni Mustafa Sarı’nın çalışmalarına götürdü. Genelde çocuğu olduktan sonra çocuk kitabı yazan ünlülerin eserlerine karşı biraz mesafeli dururum. Ancak ‘Uçan Balık Kefi’ benim bu önyargımı kırdı. Umarım siz de bu güzel kitabı okur, çocuklarınıza okutursunuz. 

Kefi’nin Maceraları: 

Uçan Balık Kefi

Seda Öğretir

Altın Kitaplar 

32 sayfa.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ