BÜRKEM CEVHER
Savaş Atı’ romanı ile tanınan ünlü yazar Michael Morpurgo yine İkinci Dünya Savaşı’nı anlattığı ‘Anya’yı Beklerken’le kalbimizde büyük bir yer kazandı. Tudem Yayınları tarafından geçen ay yayınlanan kitabı neredeyse soluksuz okudum. Uzun zamandır ilk defa yemek yerken, kedimi severken bile elimden bırakamadığım bir kitap oldu, ‘Anya’yı Beklerken’. Kitabın sonunda dayanamadım yazarın diğer kitaplarının da peşine düştüm.
Dostluk Hikâyesi
İkinci Dünya Savaşı’ında geçen romanda, Jo ve ailesi Fransa’nın İspanya sınırına yakın bir dağ köyünde yaşamaktadır. Köyde çok yaşlı ve savaşamayacak kadar genç erkekler kalmış, diğer erkeklerin tümü savaşa gitmiştir. Jo’nun babası savaşta esir düşmüştür. Aile Jo ve yaşlı büyükbabanın çabalarıyla sürüye bakabilmektedir. Jo hem sürüye çobanlık yapar hem de okuluna devam eder. Yine bir gün sürüyü otlamaya çıkarttığında bir ayıyla karşılaşır Jo. Bu karşılaşma pek çok kişinin kaderini belirleyecektir.
Ayının, Jo’nun köpeğine saldırdığını öğrenen köy halkı ayının peşine düşer ve ayıyı öldürürler. Ancak ayı, bir anne ayıdır ve geride minik bir ayı yavrusu kalmıştır. Ayı yavrusunu koruma altına alan gizemli yabancıyı takip eden Jo, bu yabancının köyde en korkulan kişi olan Yaşlı Dul Horcada’nın evinde saklandığını ve onun damadı olduğunu öğrenir. Horcada’nın torunu Anya kayıptır. Horcada umudunu kesmiş olsa da Benjamin kızının bir gün mutlaka geleceğinden emindir. İşin dahası Horcada ve damadı Benjamin Almanya işgali altında olan Fransa’dan İspanya’ya, savaşta kimsesiz kalmış Yahudi çocukları kaçırmaktadır. Jo onların sırlarını kimseye söylemeyecek dahası onlara da yardımcı olacaktır.
Morpurgo ‘Anya’yı Beklerken’de hem savaşı anlatır hem de çocukların gözünden savaşın nasıl göründüğünü gözler önünde serer. Erkekler olmasa da hayat devam etmekte, kadınlar çocuklarına bakmak zorundadır. Köy halkı köye yerleşen Alman askerlerini başta hoş karşılamasalar da bir süre sonra onların da aileleri olduğunu, aile fertlerini savaşta kaybettiklerini görürler. Hatta hiç istemese de Jo Alman onbaşı ile dostluk kuracak ve bundan utanç duyacaktır.
Ancak sınırın Alman askerleri tarafından sıkı bir şekilde kontrol altına alınması savaştan kaçan Yahudi çocukların sınırı geçmelerine engel olacak, her gelen çocukla birlikte Horcada’nın çiftliği daha da kalabalıklaşacaktır. Kaçış planı ise tek gözlü dev masalından esinlenerek hazırlanacaktır.
Savaşın tüm dehşetini savaş ayrıntılarını vermeden anlatabilmek büyük başarı gerektiriyor. ‘Anya’yı Beklerken’ çocuk romanı olsa da okurlarına savaşın dehşetini hissettiren, ancak en zor zamanlarda bile umut olduğunu, dostluk ve dayanışma ile her şeyin üstesinden gelinebileceğini gösteren bir roman. Bunu söylemişken şeker şerbet her yerden iyilik fışkıran bir roman gelmesin aklınıza. Savaşın olduğu yerde acı da vardır, ölüm de vardır. Her kusursuz planın da kör noktası olabilir. Bazen düşmanınızla dost olursunuz, bazen en yakınız düşmanınız olur. Ancak söz konusu olan çocuklar olduğunda herkes elini taşın altına sokabilir, önemli olan vicdanının sesini dinleyebilmektir.
‘Anya’yı Beklerken’de heyecan ve olay temposu neredeyse hiç bitmiyor. Roman ilerledikçe her karakterin şaşırtan yanları ortaya çıkıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın küçücük bir sınır kasabasına etkisini okurken bazen yetişkinlerin bazen de çocukların cesaretine hayran oluyorsunuz. Jo’nun her geçen gün kişiliğinin gelişimini görüyor ancak onun yine de çocuk olduğu gerçeğini aklınızdan hiç çıkartamıyorsunuz. Pek çok çocuk kitabında karşımıza çıkan karikatürize edilmiş yetişkin tipleri bu romanda yer almıyor. Bu yüzden de romanın akıcılığı ve olay örgüsü çok daha inandırıcı, heyecan düzeyi çok yüksek. Romanın sonu yaklaştıkça kimsesiz Yahudi çocuklar yakalanacaklar mı kaçabilecekler mi düşüncesiyle romanı elinizden bırakamıyorsunuz.
‘Anya’yı Beklerken’ son zamanlarda okuduğum en güzel, en sürükleyici ve en heyecanlı kitaplardan biriydi. Kitabı kusursuz bir şekilde Türkçe’ye çeviren Damla Kellecioğlu’nu da kutlamak gerekir. Kitabın çeviri bir kitap olduğu kesinlikle hissedilmiyor. İlk cümlesinden son cümlesine kadar neredeyse soluksuz okuduğum ‘Anya’yı Beklerken’ her yaş okur için önemli bir kitap. Her ne kadar ‘çocuk kitabı’ olarak değerlendirilse de kendinize bir iyilik yapın ve bu güzel kitabı okuyun. Eminim çok sevecek, önce çocuklarınıza sonra da tüm sevdiklerinize tavsiye edeceksiniz.
Anya’yı Beklerken
Michael Morpurgo
Çeviri: Damla Kellecioğlu
Tudem Yayınları
183 sayfa.