Ermenistan’dan mimarlık alanında önde gelen uzmanlar İstanbul’da meslektaşlarıyla görüştü ve ortak çalışmaların temellerini attı. Hrant Dink Vakfı’nın davetiyle Türkiye’ye gelen Ermenistan Ulusal Mimarlık ve İnşaat Üniversitesi kadrosu, MEF ve Kadir Has Üniversiteleri’nin Mimarlık bölümlerinde sunumlar yaptı, İstanbul’un önemli mimari yapılarını ziyaret etti. Program kapsamında Havak Salonu’nda ‘Geçmişten Günümüze Ermeni Mimarisi’ adlı bir panel yapıldı. Panelin katılımcılarından Doç. Dr. Zaruhi Mamyan ve Doç. Dr. Emma Harutyunyan’la Ermeni mimarisinin farklı dönemlerini ve İstanbul’la ilgili izlenimlerini konuştuk.
Zaruhi Mamyan: ‘İstanbul ve Yerevan’ın ortak sorunları var’
Öncelikle kendinizden bahseder misiniz?
Ermenistan Ulusal Mimarlık ve İnşaat Üniversitesi’nde Şehir Planlama Bölümü başkanıyım. Aynı zamanda Yerevan’ın şehir planlama işlerini yürüten projede baş mimar olarak çalışıyorum. Bu ikisi neredeyse bütün hayatımı oluşturuyor. Bir yandan hocalık, diğer yandansa proje, planlama alanında çalışıyorum. Bu ikisi birbirini tamamlayarak yürüyor. Başka türü olamazdı da. Özellikle de mimarlık alanında hocalık yapan, öğretmenlik yapan biri, pratik bir projede de görev almalı diye düşünüyorum. Yerevan’da ve genel olarak Ermenistan’da yapılan şehir planlama işlerine katılmaya çalışıyorum.
İstanbul’da yaptığınız sunumlar nelerle ilgiliydi?
Ermenistan’ın modern mimari eserleri hakkında sunumlar yaptım. Çoğunlukla Sovyet döneminde, aynı zamanda Sovyet sonrası dönemde yapılmış mimari eserleri hakkında bilgiler verip, karşılaştırmalar yaptım. Ermenistan’ın bazı yerlerinde Sovyet mimarisi çok belirgin. Bu da çok ama çok doğal. Zira ülkemizde birçok şehir Sovyet döneminde oluştuğu için bütün yapılar Sovyet mimarisinin izlerini taşıyor. Günümüzde ise ülkemizde modern mimarinin etkisi kendisini daha çok göstermeye başladı. Şehir planlama alanında ise yeni planlamalar yapılıyor ya da var olan planlar yenileniyor.
Son zamanlarda Yerevan’da mimari eserlerin yok edilmesi veya tahrip edilmesi çok tartışılıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Mimari eserlerimizi korumamız lazım. Ermenistan’daki durum ortada. Bu olumsuzluklar rağmen bu önemli konuları kendilerine dert edinmiş genç nesillerin olması beni çok sevindiriyor. Mimar olsun veya olmasın pek çok genç insan olanların farkında ve bu durumun değişmesi için çaba harcıyor. Belki bu nesil bizden daha iyi ve daha cesur; belki de iyi öğrenciler yetiştirmişiz. Bunu bilemiyorum. Yerevan’da şehri düşünen, ona göre hareket eden vatandaşlarımız var. Bir şehirde inşaat, restorasyon ve değişim yoksa o şehir, ölü şehre dönüşür, diye düşünüyorum. Bazı restorasyonlar olması gerektiği gibi yapılmıyor. Şehirlerimizde pek çok mimari eser ve anıt yok edildi. Hazırladığım sunumda 19. ve 20. yüzyılların Yerevan’ından fotoğraflar var. Ne yazık ki pek çok muhteşem yapıyı artık şehirde göremiyoruz.