1931’de Tahran’da kurulan ve günlük yayın yapan Alik’i, gazetenin genel yayın yönetmeni Terenik Melikyan’la konuştuk.
İran’a gitmeden evvel aklımda ister istemez bazı olumsuz düşünceler ve önyargılar vardı. Tahran’a vardıktan kısa bir süre sonra ülkeye dair birçok olumsuz düşünceyi çürüten bir dünyayla karşılaştığımı itiraf etmeliyim. Özellikle, İran’daki Ermeni toplumunun yaşam biçimi, ülkede kaldığım kısa süre zarında beni en çok etkileyen durum oldu. İran’daki Ermeni toplumu, 1915 öncesinde de bir cemaat olan yeryüzündeki tek Ermeni toplumu. Elbette 1915 öncesinde birçok ülkede Ermeniler vardı ancak bunlar tüccarlardı ve gittikleri ülkede sayıları binlere ulaşmıyordu. Oysa İran’daki Ermeni geçmişi yüzyıllara dayanıyor, üstelik günümüzde sayıları da 60 bin. Şeriat yasalarıyla yönetilen bir ülkede yaşasalar da, Türkiye’deki Ermeni toplumundan kimi yerlerde daha olumlu özelliklere sahipler. Örneğin İranlı Ermeni gençlerin hepsi de anadillerini akıcı bir şekilde konuşuyor, oysa günümüzde Türkiyeli Ermeniler, Ermeniceyi konuşmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. İran gezisi sırasında, ülkede basılan en eski ikinci gazete olma özelliğini taşıyan Alik (Dalga) gazetesini de ziyaret etme fırsatım oldu. 1931’de Tahran’da kurulan ve günlük yayın yapan Alik’i, gazetenin genel yayın yönetmeni Terenik Melikyan’la konuştuk.
Alik’in kuruluş hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?
Gazete, II. Dünya Savaşı öncesinde, 1931’de Tahran’da kuruldu. Daha önceki yıllar, İran’ın kuzeyinde, (Azeri nüfusu çok olduğu için oraya İran Azerbaycan’ı deniyor) güçlü bir basınımız vardı. Oradaki gazeteler toplumsal sebeplerden ötürü bir bir kapandılar. II. Dünya Savaşı döneminde İran’da Ermeniler iç göç yaşadılar ve İran Azerbaycanı’ndan daha merkeze, Tahran’a doğru göç ettiler. Merkezdeki Ermeni nüfusu yoğunluğu, kurumları da güçlendirmeyi gerekli kıldı. Bu süreçte basının da daha güçlü olarak yayın yapması gerekiyordu. Bu bağlamda Alik, kendinden önce var olan Aravod, Ayk gibi gazetelerin yenilenmiş bir devamı niteliği taşıyarak yayın hayatına başladı. Bu gazeteler I. Dünya Savaşı yıllarında İran Azerbaycanı’nda yayınlanıyorlardı. Sonrasında göçle beraber faaliyetlerine Tahran’da devam ettiler. Alik’in 1931 yılında yayın hayatına girdiği ortam, işte böyle bir şeydi. Alik günümüzde, tüm İran’da yayınlanan en eski ikinci günlük gazete olma özelliğini taşıyor.
Ermenice yayınlanan Alik, ilk yıllarında haftalık bir gazeteydi. Daha sonra üç günde bir yayınlanmaya başladı, son 50 yıldan beriyse günlük olarak okuyucularıyla buluşuyor.
1931’de gazete yayınlanmaya başladığında İran’daki Ermeni nüfusu ne kadardı?
O yıllarda ülke genelinde Ermenilerin nüfusu 20-30 bin arasındaydı. Ermenilerin esas olarak yoğun yaşadığı üç bölge vardı. Bunlardan İran Azerbaycanı en eski yerleşim yeriydi, hatta Eçmiadzin’den daha eski bir tarihi var. Sonra, 400 yıllık geçmişiyle Yeni Çuha bölgesinden bahsedebiliriz. Tahran ise yaklaşık 70 yıllık bir geçmişe sahip.
Türkiye’de yayınlanan azınlık gazeteleri her gün belli merkezlerde tercüme edilerek resmî kurumlara rapor halinde bildirilir. İran’daki Ermeni basını için de aynı şey söz konusu mu?
Bizde de aynı işlevi sürdüren ofisler var. Gazeteler her gün buralarda tercüme edilirler. Bu, ilk günden beri süren bir düzen.
Alik’in içeriği hakkında bilgi verebilir misiniz? Gazetede hangi konuları işliyorsunuz? Sadece İran’daki Ermenilere yönelik haberlere mi yer veriyorsunuz?
Biz siyasi bir aktüalite organı olarak hem İran’a özgü konulara hem de İran’daki Ermeni toplumuna dair bilgilere yer vermek zorundayız. Son 25 yıldan bu yana, başka bir deyişle, Ermenistan’ın bağımsızlığından bu yana büyük bir ciddiyet ve titizlikle Ermenistan’a, Karabağ’a, Ermeni diasporasına, özellikle son yıllardaysa Türkiye’deki Ermeni toplumuna dair bilgiler veriyoruz. Türkiye’ye dair ilgimizin artmasında Agos’un ve Hrant Dink’in çok önemli rolleri var. Dink’in İran ziyaretinden sonra Türkiye’ye olan ilgimiz görünür şekilde arttı.
Tahran’da genellikle Ermenice konuşan bir toplumla karşılaştım. Türkiye’deki Ermenilerle kıyasladığımızda ne yazık ki bizde Ermenice konuşanlar günden güne azalıyor. Ancak konuşmanın yanı sıra Ermenice okur-yazarlık düzeyi İran’da ne durumda?
Okuma-yazma konusunda burada da bir zorluk söz konusu. 10-15 yıl öncesine kadar Alik, sadece bilgi aktaran bir organ değil, aynı zamanda bir eğitim aracı işlevine de sahipti. Yani, okulların veya ailenin Ermenice konusundaki eksik bıraktığı noktaları gazete tamamlamaya çalışıyordu. Şimdiyse bu konu sadece İran’la veya İstanbul’la sınırlı değil, dünyadaki bütün Ermeniler nezdinde görünen bir sorun. Biz, bu meseleyi Ermenistan’da dahi gözlemliyoruz. Basın artık sadece haber verme işlevini üstlendi ve az önce değindiğim eğitici rolü geri planda kaldı. Önümüzdeki küresel sorun bizi de etkiliyor. Bu, belki de içinde yaşadığımız çağın gerektirdiği bir şeydir. Basılı yayınlar başka türlü çıkış yolları bulmak zorunda. Bugün, basılı her gazete aynı zamanda internet yayını da yapıyor. Çevrimiçi yayınlar vasıtasıyla gençlere daha çok ulaşabildiğimizi söyleyebilirim. Basılı gazete okuma alışkanlığı her yerde olduğu gibi İran’da da günden güne azalıyor. Bu durum Ermenistan için de geçerli. Sadece gazete değil, kitap okuyanların sayısında da bir azalma söz konusu.