Büyükada’da hak savunucularının güvenliği konulu bir toplantı nedeniyle haklarında dava açılan 11 hak savunucusunun yargılandığı davanın ikinci duruşmasında Taner Kılıç tahliye edilmedi.
Büyükada’da hak savunucularının güvenliği konulu bir toplantı nedeniyle haklarında dava açılan 11 hak savunucusunun yargılandığı davanın ikinci duruşması İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Davanın ikinci duruşmasına geçtiğimiz duruşmada serbest bırakılan hak savunucularından Günal Kurşun, İlknur Üstün, İdil Eser, Nalan Erkem, Özlem Dalkıran ve Veli Acu ile Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan duruşmaya katıldı. Peter Steudtner ve Ali Garawi 26 Ekim'de Türkiye'den ayrılmıştı. Duruşmaya da katılmadılar.
Duruşma tutuklu sanık Taner Kılıç ve tutuksuz sanıklar Devamla Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli savunma yaptılar.
“Aleyhime deliller raporla çürütüldü”
Duruşmaya SEGBİS’le bağlanan tutuklu sanık Taner Kılıç Büyükada’da gerçekleşen toplantı gibi toplantıları sivil toplum örgütlerinin sık sık yaptığını ve bir toplantının aleni olmamasının bir toplantıyı hukuk dışı kılamayacağını belirtti. "Bu iddianamenin dernekler mevzuatından habersiz yazıldığını düşünüyorum” dedi.
Kılıç toplantıdan haberi olduğunu ancak direktörleri İdil Eser’in toplantıya katılacağını, bu nedenle detaylara sahip olmadığını söyledi. Kamuoyuna yansıtıldığı üzere “Kılıç tutuklandığı için toplantıya Eser’in katıldığı” bilgisinin de doğru olmadığını ifade eden Kılıç, insan hakları alanında çalışanları kriminalize edici ve gerçeği yansıtmayan iddiaların kamuoyuna servis edildiğini söyledi.
Kılıç, iddianamede aleyhindeki iddiaların belge ve raporlarla çürütüldüğünü söyledi.
“Uluslararası Af Örgütü Yönetim Kurulu ve tüm çalışanlarımızla birlikte sadece Türkiye mevzuatıyla değil, Af Örgütü'nün uluslararası denetim mekanizmalarıyla birlikte çalışıyoruz. Uluslararası Af Örgütü, suç örgütleriyle ilişkilendirilebilecek bir çalışma içinde olmaz. İddianamede belirtilen İdil Eser’le ilişkilenmem, derneğin yöneticisi olarak, bir zorunluluktur. Bundan doğal bir şey olmaz.
“Hakkımda hazırlanan iddianamede silahlı suç örgütüne üyelik suçlaması yöneltiliyor ancak bu kriterleri nasıl karşıladığım, ne yaptığım veya yapmadığım belirtilmiyor. Sadece iki husus dile getirilmiş: ByLock kullanmam ve Bank Asya’ya para yatırmak. Bunların doğru olmadığı dosyadaki raporlarla ve belgelerle ortaya çıkmıştır. ByLock'un telefonuma hiçbir zaman yüklenmediği, kurulup silinmediği raporlara tespit edilmiştir. Bank Asya’ya para yatırdığım iddiası da doğru değildir, Bank Asya’ya para yatırmadım, 2014’te paramın tamamını çekerek hesabımı kapattım.”
“Kız kardeşimin eşinin bir dönem Zaman gazetesinde çalıştığını söylemiş olmam suç unsuru olarak kullanılmıştır. 27 yıl önce evlenen kız kardeşime, bu kişiyle evlenmemesini, 26 yıl sonra örgüt üyesi çıkabileceğini mi söylememem bekleniyordu? Henüz yargılanmamış ve masumiyet karinesinden yararlanması gereken bir kişi olarak benim aleyhime delil olarak kullanılması doğru değildir.”
“Hak mücadelesi verdiğimiz için yargılanıyoruz” diyerek söze başlayan Nejat Taştan savunmasında şunları söyledi, “Savcılık makamı, hayatın olağan akışına aykırı olarak, hiçbir araya gelmeyen üç farklı örgüte yardım ve yataklıkla bizleri suçlayabilmektedir. Veri güvenliği konuşacağımız bir toplantının kamuoyuna açık olması, bir çalışma toplantısı dışına çıkılması bence hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur. Mağdurlarla ilgili çalışma yapan tüm hak örgütleri verilerinin güvenliğini sağlamak zorundadır.”
Şeyhmuz Özbekli de savunmasında yaşadıkları hak ihlallerinin bir an önce son bulması gerektiğini söyledi. Özbekli, “İddianamede 'ikinci Gezi ayaklanması yapacağımızdan' bahsediliyor. Ben Gezi Parkı nerede, bunu bile bilmiyorum. Ben mesleğe yeni başlamış bir avukatım. Tek amacım insan hakları mücadelesi vermek, aynı burada sanık sandalyesinde oturan diğer arkadaşlar gibi. Hukuka dair beklentilerim hala aynı” diye konuştu.
ByLock kurulmadığı ortaya çıkıyor
Savunmaların ardından bilişim uzmanı Koray Peksayar’ın bilirkişi olarak dinlendi. Taner Kılıç’ın 27.11.2014’te ByLock sistemine IP bağlantısı yaptığı yönündeki iddiaya değinen Peksayar, “Araştırma telefona hiçbir şekilde ByLock’un kurulmadığını ortaya çıkarıyor” dedi. Ayrıca bir MİT raporundaki bilgiye göre bu tarihte Ortadoğu’dan ByLock sayfasına erişimin durdurulduğunu söyledi. Peksayar, dökümlerdeki IP adresinin Kılıç’a ait olmadığını ve dökümde tuhaflıklar olduğunu söyledi. “Bir gün içinde sadece bir kez bağlantı kurulması mümkün değil. Program çalıştırıldığı takdirde ortalama 36 saniyede bir internete bağlanıyor.”
Mahkeme heyeti, Taner Kılıç’ın tutukluluğunun devamına karar verdi. Ayrıca, diğer sanıklarının tamamının adli kontrol uygulamalarının kaldırılmasına karar verildi. Bir sonraki duruşma 31 Ocak 2018’e ertelendi.