OHAL KHK’larıyla işlerinden atılan ve ‘KHK Mağduru Memurlar Platformu’ adı altında örgütlenen memurlar bir basın toplantısı düzenledi. Memurlar, hak arama yollarının kapatıldığı süreçte sivil ölüme terk edildiklerini belirtiyor.
11 Nisan’da TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nda ilk basın toplantısını düzenleyen KHK Mağduru Memurlar Platformu, yaşadıkları süreci kamuoyuyla paylaştı. Basın toplantısına, Hak ve Adalet Platformu adına, kendileri de KHK’yla işten atılan doktor ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu ile öğretim üyesi Cihangir İslam konuşmacı olarak katıldı.
‘15 yılımız var’
İlk olarak söz alan Gergerlioğlu, devlet ve özel sektörde yaklaşık 200 bin KHK’lı olduğunu, açığa alınan yaklaşık 30 bin civarında insan olduğunu belirtti. KHK’nın Anayasaya aykırı olarak uygulandığını belirten Gergerlioğlu, tüm hak arama yollarının da kapatıldığını aktardı: “Bizi yargılayın, diyerek İdare Mahkemesi’ne Anayasa Mahkemesi’ne gidiyoruz, ret cevabı geliyor. OHAL Komisyonu baksın deniyor. 7 kişilik komisyon 200 bine yakın kişiye bakacak, günde 250 dosya demektir. Akıl almaz bir durum. İç hukuk yollarını büyük ihtimal olumsuz sonuçlanması ve AİHM yolu görünüyor. En az 15 yıllık bir süreçten bahsediyoruz.”
Gergerlioğlu, KHK’lılar olarak sivil ölüme mahkum edildiklerini söyledi, “Gerçek ölümler başladı, benim bildiğim kadarıyla en az 20 intihar vakası var” dedi.
Kendi kişisel deneyiminden de bahseden Gergerlioğlu, KHK mağduru olduktan sonra çocuğunun okulunda, okul aile birliği üyesi olmasının, mahallenin cami derneği üyesi olmasının engellendiğini söyledi, “Ben de dahil tüm KHK’lılar ses çıkarmaya çalışıyoruz ama duyulmuyor” dedi.
Gergerlioğlu’nun ardından söz alan Cihangir İslam, “Bizler utanılacak bir şey yapmadık. Bize hangi suçu istinat ediyorsunuz? Mahkemeler niye kapalı? İstiklal Mahkemesi dahi kendini sahte bir hukukla kamufle etmişti, bugün o bile yok” şeklinde konuştu. İslam, gözaltında işkence ve cinsel şiddet iddialarını da gündeme getirdi ve “28 Şubat lanetlediğimiz bir dönemdir ama bunu yapmadı” dedi.
Konuşmaların ardından KHK mağduru memurların bir kısmı söz alarak yaşadıkları süreci aktardı:
Jandarma Astsubay Ahmet Erk Arslan: “Ailemde tek memur olarak yıllarca ailemden feragat ettim. Görev başındayken bir kez vuruldum hala içimde şarapnel parçaları var. Hala neden ihraç edildiğimi de bilmiyorum. Hiçbir akla ve mantığa sığmayarak işiniz, geleceğiniz, özgürlüğünüz elinizden alınırsa bizim kadar sabırlı olabilir misiniz?”
Hukuk Müşavirliği’nden ihraç edilen ortopedik engelli memur Nazım Ardıç: “Sendika üyesi olduğum için ihraç edildiğimi düşünüyorum ama tam nedenini bilmiyorum. Engelli bir bireyim, işimin olması ekonomik anlamda zorunluluktu, bunu elimden aldılar. İhracımın ardından travma yaşadım. 102 kişinin çalıştığı bir birimden bir arkadaşım bile aramadı. Aileme bakmalıyım bunu elimden alarak bizi hayattan tamamıyla soyutluyorlar. 42 yaşındayım bu saatten sonra aileme bağımlı olarak yaşayamam.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden 613 sayılı KHK ile ihraç edilen Sezgin Yurdakul: “Devletin kendisinin kurduğu bir bankada param olduğu için ‘iltisak’ denilerek beni ihraç ettiler. Üç çocuğum var, tazminat, işsizlik maaşı yok. 2 ay boyunca iş aradım, özel kurumlar KHK’yla ihraç edeni işe almıyor. Sosyal medyada hakları için eylem yapan işçileri gördüm. Öyle bir kültürden gelen bir insan değilim ama eşimi çocuklarımı alıp belediyenin önüne gittim, pankart açtım. Ekonomik ve psikolojik anlamda zor zamanlar yaşıyoruz."
Görme engelli öğretmen Cemil Tuğran: “Şu anda işsizim. Fırınlarda, inşaatlarda çalışamam. Ekmeğimi istiyorum, adalet istiyorum, bana bunları yaşatanlara hakkımı helal etmiyorum.”
KESK üyesi öğretmen Muhammet Sevinç Tekin: “Zalim, mazlum, haksızlık varsa farklılıklarımız ortadan kaldırmalıyız. KESK olarak bir direniş başlattık. Alanlarda arkadaşlarımız açlık grevinde. Madem siyaset için toplumun bütün kesimlerine zulüm var gelin topyekün direnelim.”