Türkiye ve Ermenistan yayıncılar buluşması

Türkiye Yayıncılar Birliği, Ermenistan-Türkiye Normalleşme Süreci Destek Programı kapsamında Ermenistanlı ve Türkiyeli yayıncıları buluşturdu. ‘Ermenistanlı Yayıncılar Türkiyeli Yayıncılarla Buluşuyor’ başlıklı proje uyarınca Ermenistan’dan gelen bir grup yayıncı 21-24 Şubat tarihleri arasında İstanbul’da toplantı ve ziyaretler yapıyor. Ermenistanlı yayıncılar 22 Şubat’ta Türkiyeli meslektaşlarıyla buluştu.

Türkiye’den Can Yayınları, Belge Yayınları, Aras Yayıncılık, Birzamanlar Yayınları, Kalem Yayınları, Beyaz Adam Kitabevi, Parantez Yayınları, Arkeoloji Sanat Yayınları, Chiviyazıları Yayınları gibi isimlerin yer aldığı toplantıya Ermenistan’dan İlk Ermeni Edebi Ajansı, Zangak Yayınları, Antares Yayınları, Kitap Enstitüsü, Areg Yayınları ve Edit Print Yayınları temsilcileri katıldı. 

Ortak çalışmalar arayan, komşu ülkelerde faaliyet gösteren yayınevlerinin temsilcileriyle, öngördükleri ortak çalışmalar ve bu çalışmaların Ermenistan-Türkiye arasındaki diyaloğa katkısını konuştuk. 

‘Ortak gelecek’

2011 yılında kurulan İlk Ermeni Edebi Ajansı'nı temsilen İstanbul'da bulunan Armen Martirosyan, aynı zamanda Yerevan merkezli Antares Yayınevi'nin de kurucusu. Martirosyan, iki ülkenin halklarının ortak noktalar bulması gerektiğine inanıyor: Türkçe 8 kitabı Ermeniceye kazandıran Antares’in kurucusu, Ermenistanlıların Türkiye'ye ilgi duyduğunu aktarıyor. “Bu ilginin nedeni de Türkiye'nin onlara kapalı olması ya da en azından perde arkasında kalması. Birkaç kez İstanbul’a geldim, işbirliği yapmak için bazı meslektaşlarımla görüştüm. Onlar Ermenistan'ın da Türkiye için ilginç olduğunu anlattı. Hepimiz de bizleri ayrıştıran şeyin ne olduğunu biliyoruz, ama artık bizi birleştiren şeylerden bahsetmeliyiz.”

Martirosyan’ın bu ortaklık için pek çok önerisi de var: “Ben mesela Ani, Kars, Van mutfağını merak ediyorum. Bu bizi birleştiren bir konudur. Aynı şehirlerin mimarisinden bahsedebiliriz. Ben bu konularda ortak bir çalışma yapmak isterim. İstanbul'da yaşayan Ermenilerin ortaya koyduğu kültürü Türkiye kültürü üzerindeki etkisinden bahsedebiliriz, veya tam tersi Ermeni kültüründe görebileceğimiz Türk kültürü motiflerine odaklanabiliriz. Ortak bir şekilde ikimizi de ilgilendirecek konuları düşünmeliyiz.” 

Türkçe kitapları Ermeniceye çevirmeye devam edeceklerini söyleyen Martirosyan, sözlerine şöyle devam etti: “Coğrafya mı, tarih mi yoksa Tanrı mı belirlemiş deriz, bilmiyorum ama komşuyuz biz. Bu aynı zamanda ortak bir tarih paylaştığımızın göstergesi. Dolayısıyla ortak geleceğimiz de olmalı, diye düşünüyorum. Ve umarım bu gelecek kültürel, ekonomik ortaklıklarla kurulur.”

Diyalog ihtiyacı

Zangak Yayınevi'nin Uluslararası ilişkiler ve çeviri işleri sorumlusu Artur Mesropyan, yayıncılar buluşmasından beklentileri konusunda şunları söylüyor: “Ermenistan-Türkiye ilişkileri kısıtlı olduğu için bu tür buluşmaların faydalı olduğunu düşünüyorum. Ortak çalışmalar yapmamız için daha fazla diyalog kurmaya ihtiyaç var. Sınırın kapalı olması ortak projelerinin artmasını engelliyor. Dolayısıyla bu tür etkinlikler birbirimizle doğrudan tanışmamızı sağlıyor. Tanıştıktan sonra adım-adım ortak inisiyatiflerin kurulacağından eminim. Daha önce de Türkiye'deki meslektaşlarımızla irtibat kurmaya çalıştık ama henüz ortak bir çalışma yapmış değiliz. Türkiye'deki okurun bazı Ermeni yazarların kitaplarına ilgi duyacağını düşünüyoruz. Özellikle resimli çocuk kitaplarının Türkiye'deki çocuklarla buluşmasını çok isteriz.”

Edebiyatçı Arkmenik Nikoğosyan Kitap Enstitüsü'nü temsil ediyor: “Birçok alanda çalışıyorum. Ermeniceye çevrilmemiş kitapları bulup onların çevirisiyle ilgilenmek, gelişmeleri takip edip yeni yazarları keşfetmek benim işim. Dönemimizin yazarlarıyla çalışıyoruz. Yeni yazarları keşfetmek için onlara hem internet sitesi kurduk hem de basılı gazete kurduk. Burada işlerini yayımlayabiliyorlar. Eserlerinin başka dillere çevrilmesini, yurtdışında tanınmasını sağlıyoruz. Aynı zamanda Ermenistan'da okuma kültürünü yaymaya çalışıyoruz. Çağdaş Türkçe edebiyattan birçok eserin Ermeniceye çevrilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu, İstanbul'a ilk gelişim ama daha önce defalarca ziyaret etmiş gibi hissediyorum. Zira Orhan Pamuk'un, Ahmet Ümit'in kitaplarında İstanbul'u her ayrıntısıyla görebiliyoruz. Burada amacım Ermenistan'ın çağdaş yazarlarını tanıtmak olacak. Özellikle 20. yüzyılın başında İstanbul'u konu alan Ermeni edebiyat eserleriyle ilgileniyorum. Bu eserlerden bazılarının Türkçeye çevrilmesi, yüzyılın başındaki İstanbul'u bir de Ermeni yazarlarının gözleriyle görmemiz açısından çok önemli olur.”  

Cep sözlüğü

1993 yılında kurulan Ermenistan merkezli Areg Yayınevinin müdürü Samvel Gasparian, daha çok ansiklopedi konusunda çalıştıklarını, ‘Ermenistan'ın Harikaları’ adlı kitabın dört dile çevrildiğini anlatıyor. “ ‘Ermenistan'ın Renkleri’, Ermenistan'ı fotoğraflarla anlatan bir kitap. Ara Güler'in Ermenistan fotoğraflarının da yer aldığı kitap Ermenistan'da çok iyi karşılandı. Aynı zamanda sözlükler çıkartıyoruz. Türkiye'de ortaklık aradığım konu da bu. Birçok dilde sözlük yayınladık ve Türkçe-Ermenice sözlüğümüz olsun istiyoruz. Ermenice-Türkçe cep sözlüğümüz var. Buraya gelirken bile işime çok yaradı. İnsanlarla temel düzeyde iletişim kurmamı sağlıyor. Türkçe-Ermenice cep sözlüğümüzse henüz yok. Bunu ortak bir şekilde yapabilirsek Ermenistan'a gelen Türkiyeliler için çok yararlı olur. 

Şavarş Karapetyan, 1993 yılından beri Yerevan'da faaliyet gösteren Edit Print Yayınevi'nde Pazarlama sorumlusu olarak görev alıyor. Daha önce Ermenice bazı kitapların Türkçe çevirisini yapan yayınevi; hem çocuk kitapları hem de ders kitapları konusunda Türkiye'deki yayınevleriyle işbirliği yapmayı hedefliyor.  

Ermenistanlı ve Türkiyeli yayıncıların buluşmasına Türkiye’den katılan Chiviyazıları Yayınevi Yayın Yönetmeni Özcan Sapan uzun yıllardır bu coğrafyadaki etnik kimlikler üzerine araştırma yaptıklarını ve kitap çıkardıklarını aktarıyor: “Bu konularda elliye yakın kitap çıkardık. Ermenistan’daki yayınevleriyle daha önce tanışmıştık. Ortak çalışmalar yapmak isteriz. Komşunu iyi tanırsan iyi ilişkiler kurabilirsin. Toplumsal barış sağlanacaksa kültürler arası bir barışın olması gerekiyor. Ve bu iş ancak tanışmakla olur.”

Sapan, Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesine yayıncılar arası işbirliğinin etkisi hakkında da, “Bu konuda Türkiye'nin tutumunu pek samimi bulmuyorum. Biz yayıncılarınki iyi adımlar. Katılmakta, desteklemekte yarar var. Ermenistan'dan gelenlerle tanışacağız, önerilerini dinleyeceğiz ve belki çalışacağız” diyor.

Kültürel çalışmalar

On dört sene sahaflık yapan ve Birzamanlar Yayınevi’ni temsil eden Sayat Akbaş, Birzamanlar'ın el değiştirdiği belirterek, Osmanlı dönemindeki azınlık konularına yoğunlaştıklarını aktarıyor: “Şu an Osmanlı'da Ermeni tiyatrosu üzerine bir kitaba çalışıyoruz. Gerek Ermenistan'daki, gerek ABD, Fransa, İngiltere gibi Ermeni diasporasının bulunduğu ülkelerindeki yayıncılarla çalışmak isteriz. Ancak onların da bizi yönlendirmeleri gerek. Yapacağımız yayınları sadece Ermenice ve Türkçe değil, mümkünse İngilizce de yayınlamak daha geniş çaplı bir okur kitlesine ulaşmak açısından çok önemli. Ermenistan'da takip ettiğim yayınevleri vardı, Mısır'da, ABD'de Ermeni yayınevlerini takip ediyorum. Birbirimizi dinlememiz lazım, ancak böylece ortak projeler üretebiliriz.

Bu buluşmanın Ermenistan-Türkiye normalleşmesine kuşkusuz faydası olacaktır. Bazı önyargıları bırakıp sadece kültür hayatına hizmet edecek çalışmaları yaparsak, o amaçla yan yana gelebilirsek ilişkilerin normalleşmesini de etki eder.” 

Anormalliğin kaynağı

Belge Uluslararası Yayıncılık’tan Sinan Zarakolu yayınevinin kuruluş ilkesini anlatıyor öncelikle: “Belge Yayıncılık, 2017'de 40. yılına girecek, sol çizgisini koruyan ve bunu belgeleyen bir yayınevidir. Hep bu topraklarda yaşayan toplumların önündeki engelleri algılamak ve buna yönelmekle ilgilendik. İster çocuk edebiyatı ister şiir olsun, kendimizi bu işlerle alakalı emek sarf eden herkesle paydaş olarak görüyoruz.”

Komşu ülke ilişkilerinin normalleşmesi konusuna da değinen Zarakolu, şu görüşü dile getiriyor:   “Gerçek hayatı yaşayan insanlar yan yana geldiği zaman bir şeyler inşa ediliyor, bir bağ kuruluyor. Ürün verilmediği, ürün paylaşılmadığı, emek ortaklığına gidilmediği durumlarda aslında meydanı boş bırakmış oluyoruz. Siz, biz hepimiz normaliz. Anormalliğin kaynağı başka yerde” diyor.

Toplumun aynası

Sinan Zarakolu’nun ‘Belge’nin hafızası olarak tanıttığı Mehmet Ali Varış da, Ragıp Zarakolu ile birlikte çalıştıkları Ermeni meselesi kitaplarını hatırlatıyor: “Özellikle bu alanda çok fazla kitabımız, yayınımız, çalışmamız var. Buraya geliş amacımız da bu: Ermenilerde ilgili olan yazınsal çalışmalarda derinlik var. Bunları sadece Ermenilerle ilgili kitap olarak değil, bu ülkenin hafızası, gerçekliği, hikâyesi olarak bakıyoruz. Her çalışmada kendimize ait bilgiler buluyoruz. Yayıncılık, toplumun aynasıdır. Biz insan hikâyesinin peşindeyiz. Her bir insanın hikâyesinin önemi var.” 

Sevan Değirmenciyan (Aras Yayıncılık): 
‘Ermenistan’daki çağdaş kültürü tanımak için önemli bir çaba’

Türkiye ve Ermenistan yayıncıları arasındaki görüşmeleri iki ülke arasındaki kültürel işbirliğinin geliştirilmesi adına atılan bir adım olarak nitelendiriyorum. Aras Yayıncılık ve Türkiye’deki bazı yayınevleri Osmanlı ve Türkiye kimliğinin bir parçası olarak algıladığımız, büyük ölçüde bugün artık zor günler geçiren Batı Ermenicesi ile yaratılmış edebi birikimi çağdaş okuyucuya kazandırmak adına yoğun çaba sarf ediyorlar. Bu bağlamda çevirmen ve editör eksikliği ve farklı zorluklara rağmen önemli eserler Türkçeye kazandırıldı ve kazandırılmaya da devam ediyor. Fakat öte yandan Ermenistan çağdaş bir kültüre sahip, büyük ölçüde Doğu Ermenicesi ile Türkiye okuyucusunun da ilgisini çekeceğine inandığım dinamik bir üretim çabası içinde. İşte bu bağlamda Türkiye ve Ermenistan yayıncıları yan yana gelip bir yayın politikası geliştirerek belki de yabancısı olduğumuz bu çağdaş ve avangard Ermeni kültürünü tanıtmak için yol almalılar. Bu görüşmeler bu açıdan verimli olacaktır.



Yazar Hakkında