Kabataş İskelesi'ne yapılmak istenen ve üç kez erteleme kararı alınan Martı Projesi inşaatı bugün başlıyor.
MELİS ÇOLAK
meliscolak@windowslive.com
CEMAL KAYMAZ
kymzcemal@gmail.com
28 Temmuz'da Kabataş İskelesi'nin kapatılarak Martı Projesi inşaatının başlayacağını duyuran İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) İskelenin kapatılması tarihini önce 4 Ağustos’a, sonra da 10 Ağustos’a olarak ertelemişti. Agos’a bilgi veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Beyaz Masa, iskelenin 10 Ağustos tarihinde kullanıma açık olacağını, 11 Ağustos itibariyle de kapatılacağını söyledi. Çalışma nedeniyle Kabataş’taki vapur iskeleleri yaklaşık 3 yıl deniz trafiğine kapatılacak.
Tepkiler sürüyor
Öte yandan belediyenin ‘Martı Projesi’ inşaatının başlamasıyla ilgili tepkiler devam ediyor. İBB tarafından yapılan duyuruyla 10 Ağustos'ta iskelenin kapatılacağının söylenmesi üzerine 9 Ağustos'da İstanbul Kent Savunması'nın çağrısıyla bir araya gelen İstanbullular, İskelenin kapatılma tarihinin iki defa siyasi iktidarın çifte standardı neticesinde keyfi olarak değiştirildiği belirtti. Kent savunmasının çağrısıyla toplanan İstanbullular adına basın açıklamasını ulaşım profesorü Zerrin Bayraktar okudu. Kentin sakinleri olarak yerel yöneticilere projeyle ilgili kaygılarını ilettiklerini söyleyen Bayraktar basın açıklamasında şöyle konuştu: “İBB başkanı Kadir Toptaş'ı sorumluluğa ve ciddiyete davet ederek, "Demokrasi ve halk iradesinden sarhoş olduğunuz bir dönemde, bu ucube projeye karşı itirazlarını dile getiren ana akım medyadan köşe yazarlarını,önemli tarihçileri ve en önemlisi 9.016 ıslak, 5.841 sanal imza vererek projeye itirazlarını dile getiren binlerce İstanbulluyu yok mu farz edeceksiniz? Bu kentin gündelik yaşamının ve kültürünün kendi özgün mekanı ile var olduğunu , kentin ruhunun buradan soluk aldığını , en başta siz, doktoralı mimar Kadir Topbaş, ne zaman anlayacaksınız?"
Türkiye'nin içinde bulunduğu bu çok önemli ve kırılgan dönemde, kamu görevlilerini ve kamu kurumlarını sorumluluğa davet ederek, kullandıkları dile dikkat etmelerini istediklerini belirten Bayraktar, İBB başkanı Toptaş'ın "bazı çevrelerin yaydığı görsellerin projeyle ilgisi yoktur" sözlerine "Sunduğumuz görselleri projenin mimarı Hakan Kıran'ın resmi sitesinden ve İBB'nin basına geçtiği bilgilerden aldık" şeklinde yanıt verdi.
Bir derginin yayın yönetmeninin ifadesiyle bu proje ve uygulama biçimi şehre karşı yapılmış bir darbe olduğunu vurgulayan Bayraktar açıklamada, Topçu Kışlası ısrarının da bu provakasyon anlayışının yukarıdan aşağıya bir yansıması olduğunu söyleyerek "siyasi iktidar, bu şehri yıllarca bir meydan okuma zihniyetiyle yönetmiştir , her bir proje kentin sakinlerine meydan okuyarak hayata geçirilmeye çalışılmaktadır" dedi.
‘Boğaziçi’ni tahrip edecekler’
Boğaziçi Dernekleri Platformu Kordinatörü Kamile Yılmaz ise iskelenin kapatılarak inşaat yapılması ile ilgili olarak şunları söyledi:
"Boğaziçi dernekleri olarak, doğal güzelliklere sahip çıkıp bunların korunması ve gelecek kuşaklara taşınmasını amaçlıyoruz. Şimdi bu projede boğazın girişinde betonlaşmayla birlikte gerçekten boğaza önemli bir tahribat yapılması demektir. Bir yürüme tüneli yapılacak, biz Boğaziçi Dernekleri Platformu olarak diyoruz ki, şu boğazın eşsiz güzellikleri başka bir yerde yoktur. Biz buna sahip çıkalım diye mücadele veriyoruz ve bu güzellikleri gelecek kuşaklara taşıyalım diyoruz. Hatta Unesco Dünya Mirası listesinde bu güzelliklerin yer almasını istiyoruz. Böyle bir girişimimizde olmuştu geçmişte. Bütün bunların yanında yerin altından yürüme tüneli yapılırsa bu güzellikleri motorla veya denizin üzerinden giden bir araçla görerek gitmek, şu denizin esintisini alarak yolculuk yapmak yerine denizin altından dünyanın masrafı yapılarak yürümenin bir anlamı var mı? Şimdi araçla 7 dakikada gidiliyor karşıya ama yürümekle bu mümkün değil, 20 dakikadan aşağı yürünmez. Ne gerek var bu kadar masrafa? Boğaziçi'nin boğaz sularında pek çok farklı türde deniz canlıları vardı, sayıları zaten azaldı ve bu yapılan bütün deniz altı tünelleri, geçitler bu endemik yapıyı da etkiliyor. Yani coğrafyası bozuluyor, doğal yapısı bozuluyor, tarihi güzelliklere de zarar veriyor. Burası sit alanı böyle bir şey burada yapılmamalı yani bu farklı bir yöreye ait ne bileyim Dubai'ye falan yakışan bir tarzda bir yapı olacak bu. Tabii buraların revize edilmesi lazım yani bu iskelelerin daha kullanışlı bir hale getirilebilir çünkü burası önemli bir ulaşım noktası olduğu için bunun farkındayız. Mutlaka revize uygulanmalı ama bozarak değil güzelleştirceğiz derken çok farklı şeyler ortaya çıkıyor bu da bizi çok rahatsız ediyor."