Museum Hack rehberli turlarıyla bir harika!

Museum Hack uzun zamandır takip ettiğim bir ekip. Hakkında bir sürü video izlediğim, yazı okuduğum bu ‘hacklemeyi’ sonunda deneyimleyebildim. Sanat tarihine bir de hiciv tarafından bakan yorumlara gülerek, müzenin koleksiyonu genişletmek için ödediği paraları duyunca gözlerim yuvalarından çıkarak ve rehberimiz Zak'ın uydurduğu ‘parti için en iyi sanat eseri’ oyununa dahil olup büyük ödülü kaparak geçirdiğim iki saat gerçekten bugüne kadar katıldığım en iyi müze turuydu.

Müzeye tam zamanında vardım. Ekibin kurucusu Nick Gray de oradaydı. Kendini ekibin sosyal medya sorumlusu olarak tanıtınca, içimdeki küçük ve sinsi müzecilik takipçisi, “Hadi canım!” diye güldü. Hemen tura başladığımız için gidip iki kelime söyleyecek vakit de olmadı. O da sonra başka bir tura katılmak için yanımızdan ayrıldı. Yani gün içinde kaç tura katılıyor, katılıp ne yapıyor, öğrenemedim. Anlatılanları ilk defa duyuyor gibiydi. Belki de ilk defa duyuyordu. Kaç rehber ve kaç farklı tur rotası var, bilemiyorum. (Böyle yazdıkça kendimi turda casusluk yapmışım gibi hissettim. Ne yazık ki, olayı da çözemedim.)

Ellerimizi tam ortada birleştirip, ekip ruhuyla, “Museum”, diye haykırarak başladık tura. Nerelerden nerelere geldik, hangi galerilerde durduk, eserlerden hangilerinin hikâyelerini dinledik, şu an hiç bir fikrim yok. Tur bitip de müzeden ayrılırken Cem Yılmaz gösterisinden çıkmışım gibi hissettim; dinlerken komikti ama şimdi çıkınca ne anlattı hatırlamıyorum.

Rehberimiz Zak çok eğlenceliydi. Güldürdü bol bol. Şaşırttı sorularıyla. Ben en çok sanat tarihi bilgileri değil de, müzenin bilinmedik hikâyelerini duyduğuma sevindim. Mesela (adını şimdi hatırlamadığım) bir adamın resim koleksiyonunu almak için müze yeni bir bina yapmaya karar veriyor. Adamın şartı bu çünkü. Bir yandan da Central Park'ta daha fazla alan işgal etmeyeceklerine dair söz vermişler. Ne yapacaklarını bilemiyorlar. Sonunda inşaata başlarken galeriye ‘geçici’ diyorlar. Geçici galeri ve çakallıkları yıllardır orada. Müzenin koleksiyonunda olmadığı için peşine düştüğü sanat akımı ve sanatçılar var bir de. Bir tanesini gururla anlattıktan sonra Zak diyor ki, Louvre'da yok mesela bu sanatçının eseri; üzgünüm Louvre, kaybettin dostum! Bunun gibi onlarca hikâye. Birinin eserlerini almışlar ve onları aynen adamın evindeki gibi yerleştirmişler. Karşılıklı duran tablolardan biri İsa, diğeri de Venedik panoramasıydı. Panorama resme dikkatli bakınca meydanın tam ortasında iki köpeğin çiftleştiğini gösterdi bize Zak. Yanındaki diğer resimlere de baktık ve hepsinde çitleşen köpekler vardı. "Bu odaya baktığınızda bu adam hakkında ne düşünüyorsunuz?"  diye sordu sonunda Zak. Ne düşünebilir ki insan!  (Biliyorum işte, anlatınca tam öyle olmuyor ama dinlerken şahaneydi.)

Daha önce demiştim, bugün deneyimledim, onayladım; Museum Hack rehberli turlarıyla müzeler bir harika dostum!

 

 

 

Kategoriler

Toplum

Etiketler

Derkenar


Yazar Hakkında