Tahliye edilen Gül ve Dündar: İçerideki gazetecilerle ilgili mücadele devam edecek

Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararının ardından, 14. Ağır Ceza Mahkemesi Can Dündar ve Erdem Gül için tahliye kararı verdi; gazeteciler dün gece saatlerinde tahliye edildi.

Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Silivri Cezaevi önünde birer konuşma yaptı.

Tahliye olduktan sonra Erdem Gül, “Keşke olmasaydı, keşke mevcut mahkeme AYM'ye işi bırakmasıydı” derken, Dündar “Bizim ödediğimiz bedel Türkiye’de gazetecilerin ödediği bedelin yanında bir hiçtir" dedi. 

Dündar “Sayın Cumhurbaşkanının doğum gününü kutlu olsun. Biz de evlilik yıl dönümümüzde içeri girmiştik, bu da kendisine doğum günü hediyesi oldu” diye konuştu. 

Gül ve Dündar, halen cezaevlerinde bir sürü gazeteci olduğunu ve gazetecilerin tutuklanması sorununun onların tahliyesiyle sona ermediğini vurguladı. Cezaevlerindeki 30’u aşkın meslektaşları için mücadeleye devam edeceklerini belirten Gül ve Dündar, kendilerine destek olanlara da teşekkür etti.

Dündar ve Gül hakkında 29 Mayıs 2015’te “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” manşetiyle yayınlanan MİT TIR’ları haberi hakkında “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “siyasi ve askeri casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “terör örgütünün propagandasını yapma” suçlamalarıyla soruşturma başlatılmış, her iki gazeteci de 26 Kasım 2015'te tutuklanmıştı.

Gül: Keşke AYM’ye kalmasaydı 

Erdem Gül’ün konuşması şöyle: 

“Ahmet Kaya hatırlatması yapacağım, keşke olmasaydı’yı hatırlıyorsunuz, bu da bir ‘keşke olmasaydı’ hikayesi. Keşke’leri devam ettirirsek, Anayasa Mahkemesi’ne sadece kendimiz için değil, Türkiye’deki demokrasi ve her türlü özgürlüğün önündeki engellerin aşılması yönünde Türkiye adına attığı hukuki adım için teşekkür etmemiz lazım. Ama keşke olmasaydı’yı bir daha söyleyelim, keşke bunu mahkeme yapsaydı, keşke bu tutuklamayı yapmasaydı. Yani mevcut mahkeme bunu yapsaydı, işi Anayasa Mahkemesi’ne bırakmasaydı. 

“O halde hukuk sistemiyle de ilgili Türkiye’de daha alınacak yollar olduğu sonucunu çıkarıyoruz. Basınla ilgili söylememiz gereken şeyler var, Can söyledi. Biz çıkıyoruz ama bu tutuklu gazeteciler meselesinin bittiği anlamına gelmez. İçeride arkadaşlarımız var. Bunlarla ilgili mücadelemizin devam etmesi gerekiyor, bundan sonra da basına yönelik baskılara karşı her türlü birlikteliğin sürmesi gerekiyor.

“Bunu Türkiye’nin düşünce özgürlüğü tarihinde çok büyük bir olay olarak görmüyoruz. Aslolan bütün basının, Türkiye’de ifade özgürlüğünü isteyen, her türlü özgürlüğü isteyen, buna bir de kutuplaşmanın karşıtı olarak barışı eklersek, her türlü özgürlüğü isteyen insanların birlikteliğidir.

“Biz diğer tutuklulardan farklı olarak gazeteci tutuklularız. Biz 92 gün boyunca bizim işlerimizi gören infaz koruma memurlarının özlük haklarını da hatırlatmayı buradan bir borç biliyorum.”

Dündar: Bizim ödediğimiz bedel hiçtir 

Can Dündar’ın konuşması şöyle:

“Hoş geldiniz. Kusura bakmayın bu saate kadar beklettik sizi. Geç vakit oldu, sizi de çok beklettik. Bizi de bekletenlerin niyeti 25’inden 26’sına geçmesiydi. Sayın Cumhurbaşkanı’nın doğum günü kutlu olsun. Biz de evlilik yıl dönümünde içeri girmiştik, kendisine doğum günü hediyesi oldu. AYM’nin kararı basın özgürlüğünün, Saray’a tabi olmayan bir medya kurumuna bir karar verdi.

“Bizim ödediğimiz bedel Türkiye’de gazetecilerin ödediği bedelin yanında bir hiçtir. Bizimki bir hiçtir. Bu meslek bu haberleri yayınlayabilmek adına ölüm bedelleri ödedi. Bizimki onun yanında bir hiç. Sizler sayesinde dik durduk, sonuç aldık. Her türlü tehdide rağmen o haberleri o savunacak hale geldik.

"Vekiller bizi yalnız bırakmadı, ailelerimiz yanımızda oldular. Onlara teşekkür borçluyuz. Ceza infaz kurulu çalışanları bize çok iyi davrandı. Herkesten yakın ilgi gördük. Şunu söylemek zorundayım, tek şey diliyordum içeri girerken o bizi tıkan kin öfke bizi zehirlemesin, biz zehirlenmedik. Mücadele etmeye çok kararlıyız. Kendimizi savunmaya devam edeceğiz. Davamız devam edecek. Biz çıktık, 30’u aşkın meslektaşımız içeride. Takipçisi olacağız. Bu toplama kampı müze olana kadar mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceğiz.

“İçeride gazeteci arkadaşlarımız bizi unutmayın dediler. Bu karar onlarında çıkmasına emsal olacaktır. Bunun iyi bir başlangıç olmasını ümit ediyorum. 

“Ankara’da yargıçlar varmış, bunu da öğrenmiş olduk. Göreceksiniz Türkiye’de bir şeylerin değişmeye başladığını herkes görecek. Çok umutlu olarak çıkıyoruz buradan. Hiç yalnız kalmadık, yılmadık, susmadık. Yazmamamızı istediler, yazdık. Yaptığımız haberle Türkiye’nin bataklığa sürüklendiğini öne çekmeye çalıştık. Cumhurbaşkanının El Nusra ile söyledikleri haberimizin kanıtlarını gösterdi.”



Yazar Hakkında