‘Hello’ parçasıyla açılışı birkaç hafta önce âdeta gümbür gümbür yapan Adele, sonunda sevenlerini yıllardır pişirdiği şarkılarından oluşan ‘25’ adlı albümüyle, 20 Kasım’da buluşturdu.
‘25’, çıktığı ilk gün sadece iTunes üzerinden 900.000 satış yaparak, satış rekoruna doğru koşmaya başladı. Adele, Spotify gibi uygulamalardan albüme erişim yasağı kararı da alınca, ilk haftada albüm satışı 3 milyona erişti.
Adele, i-D’ye verdiği söyleşide, “Geçmişini istiflemediğin zaman, hayat çok daha kolay” dese de, yaptığı şey tam da bu; geçmişini tane tane biriktirerek istiflediği anılarından şarkılar yazarak, hislere tercüman olmak... İngiltere’de arabesk yok, ama arabeskin Adele hali var!
‘Ona benden daha iyi davran’
Adele, ‘25’te açılışı ‘Hello’ ile yapıyor. Malum, ‘Hello’, Adele’in sesinden ve duygusundan ziyadesiyle nasiplendiğimiz güçlü bir parça. Adele, ‘Hello’nun hemen ardından, ters köşe yaparak ‘Send My Love (To Your New Lover )’ diyor. Adele’in bugüne kadarki en pop ve tarzıyla albümün en çarpıcı parçası. Adele, ‘25’ için ısrarla “Bu albüm, benim için barışma albümü” diyor. O en damar şarkılara ilham veren meçhul eski sevgilinin (ki o meçhul sevgili, ilham verdiği için Adele’den telif dahi istemiş) yeni sevgilisine selam gönderen, “Ona benden daha iyi davran” diyen bu şarkı, barışma beyanının ilamı olarak nitelendirilebilir.
Adele her ne kadar oğlu Angelo’ya yazıldığı düşünülen, ziyadesiyle anaç bir şarkı olan ‘Remedy’ veya arzunun zirve yaptığı ‘I Miss You’ gibi şarkılarda şimdiye odaklanıp, geçmişi yâd etmekten kaçınsa da, ‘When We Were Young’ ile geçmişe kaçamaklar da yapıyor. ‘When We Were Young’, vokaliyle, sözleriyle, zarif müziğiyle, albümün en sıkı şarkılarından ve ‘Adele klasikleri’nden birisi olmaya aday. ‘Bir filme benziyorsun, bir şarkı gibi sesin çınlıyor’ sözleri, oldukça etkileyici.
Bruno Mars’ın değdiği, uzatmaları oynayıp bitmek üzere olan bir aşkı anlatan ‘All I Ask’, piyanonun gücüyle sağlam bir zemine oturan, Adele’in ses cambazlığı yaptığı vokaliyle, ‘Bana kullanabileceğim bir hafıza ver’ gibi sözleriyle de kırık kalplilerin yeni baladlarından biri olmaya aday. ‘Love in the Dark’, albümün bir diğer ışıldayan parçalarından. Güçlü piyano, müzikalite, Adele’in sesi ve geri vokallerin gücüyle kademe kademe zenginleşen bu parça, dinledikçe sevilenlerden. Filmografik unsurlar barındıran parça, konserlerde canlı olarak en iyi dinlenecek şarkıların başında geliyor. Piyanoya eşlik eden keman ise nefis olmuş... Londra’da Adele’in geçmişte yaşadığı yerdeki nehirden adını alan ‘River Lea’, melodisi ve hikâyeleşen anlatımıyla insanı yakalıyor.
Adele, sıradanlığın kıymetini bilen bir ünlü. Observer’a verdiği söyleşide şöhretin insanı nasıl baştan çıkardığına değiniyor: “Bir süre sonra birilerinin senin yapman gereken işleri yapmalarına alışıyorsun. Fakat bu beni zamanla korkuttu, kendi çamaşırlarımı yıkayamamak beni korkuttu. Kendi çamaşırlarımı yıkamadığım için giysilerimin yeterince temiz olmadığını düşünmeye başladım ve kendime, git kendi lanet çamaşırını kendin yıka dedim.” İşte ‘Million Years Ago’ şarkısı da sıradanlığa ve ünlü olmadan önceki hayatında yaptığı sıradan şeylere özlemini ifade ettiği bir şarkı...
Adele’in albümü iyi, ama beş yıldızlık değil; bu albümün bir ‘Rolling into Deep’i veya ‘Hometown Glory’si yok... ‘Sweetest Devotion’, ‘Water Under the Bridge’, ‘Remedy’ gibi, bazı olmazsa da olurmuş parçalar da var. ‘25’te sürprizlere fazla yer yok, Adele korunaklı alanda yüzüp, çok açılmamış. Ama yine duygularının hatıra defterini melodilere, sözlere döküp samimiyetini yansıtan ve hem sesinin, hem de piyanonun gücünü bizden esirgemeyen bir albüm yapmış...