HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Elçi’nin katledilmesiyle ilgili Meclis araştırması açılmasını istedi.
HDP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, Tahir Elçi’nin katledilmesiyle ilgili Meclis araştırması yapılması için TBMM Başkanlığına başvurdu.
Baluken, Elçi’nin katledilmesinin siyasi açıdan değerlendirilmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti. Baluken başvuru dilekçesinde, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmeden önce katıldığı basın açıklamasında söylediği, “Tarihi bölgede bir çok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekânında silah çatışma operasyon istemiyoruz savaşlar çatışmalar operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz” ifadelerini hatırlattı.
Elçi’nin faili meçhullerin azmettiricilerinin ve faillerinin bulunması ve cezalandırılması mücadelesine hayatını adadığına dikkat çeken Baluken, başvurusunda Hrant Dink’in katledilmesi sürecini hatırlattı,
‘Hrant Dink’in katledilmesine benziyor’
“ Bu yönüyle, faili meçhulleri gerçekleştirdiği bilinen ve bugün AKP iktidarına açık destek veren bazı derin yapıların hedefindeydi. Bu hedefte olma durumu, konuk olarak katıldığı bir televizyon programında kullandığı “PKK bir terör örgütü değildir” ifadesi ile linç rejimine dönüştü. Gerek siyasi iktidarın havuz medyası gerekse de iktidarla dirsek temasında olan 90’ların derin yapılarına yakın çevreler bu linç rejimine her gün su taşıdılar. Nitekim bu programdan sonra hakkında adli soruşturma açılması da siyasi iradenin linç rejimine katkısı şeklinde yorumlanmıştı. Linçlerin yaygınlaşması sonrasında yaptığı bir açıklamada, ölüm tehditleri aldığını ifade etmişti. Tahir Elçi’nin katledilmesi ile sonuçlanan süreç, 19 Ocak 2007 tarihinde katledilen Ermeni aydın Hrant Dink’in katledilmesi sürecine benzer şekilde ilerlemişti.”
‘Linç rejimi sonucu katledildi’
Elçi’nin katledilmesinden sonra yaşanan gelişmelere dikkat çeken Baluken, başvuru dilekçesinde şunları kaydetti,
“Diyarbakır Baro Başkanı hayatını insan hakları ve hukuk mücadelesi üzerine kurmuştu. Hukuk mücadelesini faili meçhullerin aydınlanması ve faili meçhulleri gerçekleştirenlerin cezalandırılması merkezli yürütmüştür. Kendisi katledildikten sonra ortaya çıkan siyasi iradenin tavrı, bu katliamı aydınlatmaktan çok, çelişkili açıklamalar ve çarpıtmalar yoluyla manipüle etmeye yöneliktir. Nitekim yandaş basın kuruluşları ve yandaş yazarlar da bu manipülasyon sürecine destek vermek için her türlü ahlaksız haberi yapmakta, yazılar yazmaktadır. Ancak Tahir Elçi’nin miras bıraktığı bu mücadele alanı hem paydaşları, meslektaşları ve aynı dünya görüşünü paylaşan siyasal anlayışlar tarafından sürdürülecek hem de kendisinin katledilmesinin ‘Ankara’nın derin dehlizlerinde’ kaybedilmesine izin verilmeyecektir. Diyarbakır’ın ortasında katledilen insan hakları savunucusu Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesi ile ilgili yargısal süreç adli makamların görev alanında iken, hem siyasi boyutları hem de linç rejimi sonucu katledilmiş olması yüzünden bu olayla ilgili TBMM’nin devreye girmesi zorunlu bir görev niteliğindedir.”