Agos'un arşivinde bugün, 2002'de Yervant Gobelyan imzasıyla yayınlanmış, Arşag Alboyacıyan 'ı anan bir yazıya yer veriyoruz. Ölümünün 53. yılında, saygıyla..
Halkının tarihini kaydetti*
YERVANT GOBELYAN
Yüzyılımızın en verimli e güvenilir tarihçi ve araştırmacılardan biri olarak bilinene Arşag Alboyacıyan ölümünün 40. yıldönümünde de eserleri ile saygı ve minnetle anılıyor.
1879'da İstanbul’da doğan değerli tarihçi ve araştırmacı, özel bir akademik hazırlığı olmamakla birlikte, geçen yüzyılın en saygın ve güvenilir aydınlarından biri olarak tanınmaya ve yabancı araştırmalar için de en önemce hatırlanan kaynak olmayı başardı.
Arşag Alboyacıyan ilköğretimini Üsküdar'daki Berberyan Okulu'nda aldıktan sonra, 1899'da Getronagan Lisesi’nden mezun oldu. Eşinin dostunun kütüphanelerinden yararlanarak kendisini yetiştirmeye başlayan Alboyacıyan, dönemin İstanbul basınında araştırmalarını sürdürdü. Disiplinli çalışması ve bilim aşkıyla çok genç yaşta verimli bir araştırmacı olarak tanınmaya başlayan Arşag Alboyacıyan, yerel ve Diaspora basınında yayınladığı ilginç tarihi araştırmaları ile herkesin dikkatini çekti. Eşine ender rastlanan bir hafızaya sahip olan Alboyacıyan'ın özelliklerinden biri de genellikle kendi çalışma kaynaklarını kendisinin arayıp bulması ve birçok yeni kaynağı da diğer araştırmacılara göstermiş olmasıydı.
Ermeni tarihi uzman merceğinde
Özellikle Osmanlı İmparatorluğunu sınırlarında içinde yaşamış olan halkların tarihleri ve Anadolu’daki Ermeni toplunun tarihi üzerine yaptığı araştırmalarla eşine az rastlanır bir kültür hizmeti sunan Arşag Alboyacıyan, onların sosyal yaşantılarını, göçlerini, mesleklerini, komsu ülkeler ve halkları ile ilişkilerini cemaat sorunlarını en ince ayrıntılarıyla belgeledi.
Alboyacıyan'ın en değerli çalışmalarından biri de kuşkusuz 1910'da gerçekleştirdiği "İç Tüzüğün 50. Yılı" araştırmasıdır. 1. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda bir süre öğretmenlik yapan, birkaç yıl da çeşitli gazetelerin muhabirliği görevini sürdüren araştırmacı, 1922'de Yunanistan'a giderek Korfu'daki Amerikan Ermeni Yetimhanesi'nde çalıştı. Sonraki dönemde ise Mısır'a geçerek Kahire'deki okullarda bir süre öğretmenlik yaptı. Bu yıllar süresince , çeşitli Diaspora gazete ve dergilerinde bazı araştırmaları ve biyografileri yayınladı. Bunlar arasında en ünlülerinden bazıları ise Sırpuhı Düsap ile Krikor Zohrab'ın yaşamları ile ilgili monografiler olup, Kahire'de kaleme aldığı eşsiz bir monografi de Minas Çeraz'ın yaşamı ile ilgili çalışmasıdır.
Arşag Alboyacıyan'ın ölümsüz yapıtlarının başında Türkiye’nin belli yörelerinde ve illerinde yasamış olan Ermeniler'in yaşamı ve tarihi ile ilgili olan belgeler ve araştırmalar gelir. Örneğin Kahire'de yayınlanmış olan "Kayseri Ermenileri Tarihi"nin I. ve II. ciltleri eşsiz birer belgedir. Keza Kudüs'te yayınlanan Kayserili Patrik Krikor'un yaşam öyküsü son derece ilginçtir. "Ermeni Göçünün Tarihi"de Kahire'de yayınlanmış olup, hiçbir yerde rastlanmamış bilgiler içermektedir. 1955'de Kahire'de yayınlanan "Tokat Ermenileri Tarihi", yine Kahire'de "Ermeni Okulları Tarihi" ile Beyrut'ta yayınlanmış olan özellikle Türkiye'nin belli yörelerinde yaşamış Ermeniler'in yerel yaşantısını ve bölgedeki halklar ile ilişkilerini anlatan eserleri Ermeni tarihi ve kültürü bakımından eşsiz birer hazinedir.
Yalnızca Anadolu'daki Ermenilerle değil, dünyanın her tarafında yaşayan Ermeniler'le ilgilenen Alboyacıyan, Diaspora Ermenileri'ne ayırdığı üç büyük cilt içinde de her toplumun özelliklerini ayrıntılarıyla anlattı.
Kaynağından ulaşılan bilgi
Ermenice, Türkçe ve Osmanlıca'nın dışında, Latince'ye ve Eski Yunanca‘ya da vakıf olan ve Fransızca,, İngilizce, Almanca ve İtalyanca'yı da çok iyi bilen bu saygın bilimadamı yapıtlarında, her konunun esas kaynağından gerçekleri okuyucularına aktardı. Bu özelliği de kendisine dünya çapında saygınlık getirdi.
Ölümünden sonra, Arşag Alboyacıyan'ın arşivi Ermenistan'a gönderilip Madenataran'da kendisi adına kurulan fon tarafından özel olarak tasnif edildi. Bıraktığı notlar arasında sayısız belge, dünyanın her tarafında yaşamış olarak ünlü yazarların ve araştırmacıların mektupları, ciltler dolduracak kadar zengin bir arşiv bulunmaktadır.
Arşag Alboyacıyan, kişisel notları arasında yer alan bir itirafı yaşamının özeti sanki: "Yaşamım boyunca en büyük zevkim okumak ve yazmak oldu. Ne sigara içtim, ne de içki kullandım, eğlence yerlerine hiç uğramadım bile. Tüm ömrümü okumakla, yazmakla ve araştırmakla geçirdim. En yakın ve sadık dostlarım kitaplarım ve kalemim oldu. Tüm ömrümü Allah'ın bana bahşettiği bu nimetlerle değerlendirmeye çalıştım..."
Zengin arşiviyle kendisini izleyen çok sayıda araştırmacılara üzerinde çalışılacak konular miras bırakan Alboyacıyan, belli ki daha nice kuşaklar boyu halkını ve insanlığı aydınlatmaya devam edecek.
*Bu yazı 22 Kasım 2002 tarihinde Agos'ta yayımlanmıştır.