Geçtiğimiz hafta, Azerbaycan tarafından açılan ateş sonucu sivil ölümlerin yaşanması ve toplamda 20’yi aşkın can kaybı olması, “donmuş çatışma” bölgesi Karabağ’da suların yeniden ısındığını gösteriyor. Gelişmelere bakılırsa, yeni bir çatışma kapıda.
1990’da tam anlamıyla fiiliyata geçen Karabağ Savaşı’ndan sonra, Mayıs 1994’te, Azerbaycan, Ermenistan, Karabağ Cumhuriyeti ve Rusya arasında imzalanan Bişkek Protokolü’yle tesis edilen ateşkes, 20 yıl içinde zaman zaman ihlal edilse de, göreceli olarak durağan ve tahmin edilebilirdi. 2014 yazından başlayarak çatışmaların tarzı değişti ve alışık olunan ‘sınır gerginliğinden’ öteye gitmeye başladı. Saldırılarda Azerbaycan tarafından kullanılan silahların ölçeği, son ayda hiç olmadığı kadar büyüdü. Son 20 yılda, yaş ortalaması 18-20 olan 1.000 Ermeni ve 2.000 Azeri askerin çatışmalarda öldüğü “no war, no peace” (ne savaş, ne barış) durumu, artık nasıl sonuçlanacağı zor tahmin edilen yeni bir döneme giriyor. Azerbaycan’ın Ermenistan Tavuş bölgesine yaptığı roketli saldırılarda okulların, çocuk yuvalarının hedef alınması ve sivillerin de hayatını kaybetmesi, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin “gerekli cevap verilecektir” karşılığı ile daha da gerildi.
Saldırılar, sadece Azerbaycan-Karabağ ve Azerbaycan-Ermenistan sınır boyunca değil, 5 km içeriye kadar nüfuz ediyor. Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri, sadece Ermenistan’ın kayıplarından bahsedip, Azeri tarafında hiç kayıp olmadığı yönünde bilgiler servis etmişti. Oysa, Ermenistan da yapılan saldırılara aynı ölçüde cevap vermişti. Ne yazık ki, iki taraftan da ölenlerin sayısı, her geçen gün fazlalaşıyor. Türkiye yapımı TR-107 çok namlulu topçu roket sistemi kullanılması, roketin düştüğü Ermenistan köylerinde bir kez daha Türkiye-Azerbaycan askerî işbirliğini gündeme getiriyor.
Çatışmaların boyutu neden şimdi büyüdü?
Görünen o ki, Azerbaycan, müzakere masasında Karabağ konusunda bir ilerleme kaydetmeyeceğini düşündüğünden, uluslararası kamuoyunun dikkatini top ve tüfekle bölgeye çekmeye çalışıyor. Son yıllarda oldukça önem verdiği silahlanma ve savaş yatırımı neticesinde, büyük ihtimalle kendini 20 sene önceye göre daha güçlü gördüğünden, olası bir savaş durumunda sonucun değişebileceği mesajını Ermenistan'a da vermek istiyor. Savaş sonrasında alabileceğinin en iyisini alan Ermenistan için, bugünkü statükonun korunması ve nihai sonuca masada karar verilmesi, daha tercih edilen bir yaklaşım olsa gerek. Türkiye tarafından çalışmaz hale getirilen ‘futbol diplomasisi’nin ilk yıllarında, Ermenistan'a “Türkiye sınırı açacak, Ermeniler Karabağ'dan çıkacak” baskılarının işe yarayabileceğini düşünen Azerbaycan, bu ümidin de ortadan kalkması ile sadece savaşın sorun çözücü olabileceğine inanıyor olabilir. Azerbaycan’da seçimlerin 1 Kasım 2015'te yapılacak olması ise saldırıların bugünlerde aktifleşmesinin bir diğer sebebi olarak görülebilir. 2010 yılında yapılan bir önceki seçimde, Aliyev'in başkanı olduğu Yeni Azerbaycan Partisi, 125 sandalyeden 72'sini kazanarak Meclis’te en fazla milletvekiline sahip parti olmuştu. Seçmene, Karabağ konusunda bir ‘ilerleme’ ya da ‘kazanım’ sunmak isteyen Aliyev’in bu stratejiyi tercih etmiş olabileceği de düşünülebilir.
Minsk Ne Diyor?
Minsk Grubu, sorunun barışçıl yolla çözülmesi çağrısını tekrarlarken, çatışmanın tek gerçekçi hakemi olarak ölümler karşısında “derin üzüntü” duymaktan öteye gidemiyor. Güvenlik Konferansı’na katılmak üzere Almanya'nın Münih kentinde bulanan AGİT Dönem Başkanı ve Sırbistan Dışişleri Bakanı Ivica Daciç, AGİT Minsk Grubu’nun üç Eş Başkanı Rusya Büyükelçisi Igor Popov, ABD Büyükelçisi James Warlick ve Fransa Büyükelçisi Pierre Andrieu ile bir görüşme gerçekleştirdi. AGİT Minsk Grubu eşbaşkanları, "Tarafları, saldırıları sonlandırmaya, köyleri ve sivil halkı hedef almayı bırakmaya, misilleme tehdidini ve asimetrik güç kullanımını sonlandırmaya, tansiyonu düşürmek için ek önlemler almaya ve ateşkesi uzatmaya çağırıyoruz" şeklinde yazılı bir açıklamada bulundu.
Karabağlılar Karabağ meselesinde net
Karabağ’ı Güney Kafkasya’da bölgesel bir ‘kazanım’ değil, atalarının kadim toprağı olarak gören Karabağlılar ise evlerini asla bırakıp gitmeyecekleri konusunda net. 1915 Soykırımı’nın ardından artık vatanlarından sürülen değil, vatanlarını koruyan Ermeniler olmak istediklerini mütemadiyen dile getiren Karabağlıların tek üzüntüsü, 1990’lı yıllarda kendi kaderini tayin hakkı için hayatını kaybeden ya da sakat kalan insanların çocuklarına ve torunlarına, bu ‘çatışma halini’ miras bırakmış olmaları.
Uzmanların “ateşkes ihlalinde yeni bir dönem” deyip, daha sonra halkı korkutmamak adına “savaş durumu beklenmiyor” yorumlarını yaptıkları çatışmalarda ise sadece son haftada 20’yi aşkın ölüm oldu.
Rusya sorunun masada çözümünden yana
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Minsk Grubu’nun gerekli çözümü sunacağını düşünürken, Rusya’nın Erivan Büyükelçisi Ivan Volonkin, “Karabağ sorununun askerî çözümü yok. Sadece müzakere masası etrafında ve sadece barışçı yolla çözülebilir” dedi.
Birleşmiş Milletler'in uluslararası barışı koruma misyonuyla ilgili bu hafta New York'ta gerçekleşen zirvede, konuşan Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ise barışın korunması ve Ermenistan’ın imkânlarının geliştirilmesinde ABD, Yunanistan, Almanya, ayrıca NATO kurumlarının ve diğer üye ülkelerinin büyük rolü olduğunu vurguladı.
Bölgede yeni çatışmalar olabilir
Olayların gidişatı konusunda en önemli çıkış, Ermenistan Savunma Bakanı Yardımcısı Davit Tonoyan’dan geldi. Tonoyan, Ermenistan’ın Tavuş bölgesine yapılan saldırı sonucunda sivillerin hayatını kaybetmesinin, 1994 Mayısı’ndan beri ilk kez Azerbaycan tarafından 122 mm kalibreli ağır silahların kullanılmasının ve sınır boyundan 5 km içeriye kadar füze atışları yapılmasının, geniş çaplı savaşa doğru götüren adımlar olduğunu vurguladı. Tonoyan, “Kanaatimce, böyle bir strateji sonucunda Azerbaycan’ın siyasi ve askerî liderleri, ateşkesin korunması ve güvenliğin artırılmasına dair güncel konularla değil, yeni koşullarla yeni bir ateşkes antlaşması imzalama mecburiyetiyle karşı karşıya kalacak” ifadelerini kullandı. Daha önceki günlerde, Karabağ Savunma Bakanlığı’nın yaptığı “Uzun süredir bekledik, artık sabrımız kalmadı, aynı şekilde karşılık vereceğiz” ve Serj Sarkisyan’ın “Yapılanlar cevapsız kalmayacak” sözlerine Tonoyan’ın söyledikleri de eklenince, Ermenistan’ın savaşa yeniden girme emareleri gösteren Azerbaycan karşısında alttan almak niyetinde olmadığı düşünülebilir. Gerçekçi olmak gerekirse, ne yazık ki bölgede küçük ya da büyük çaplı, yeni çatışmaların olması kaçınılmaz gibi görünüyor.