KARABAĞ
Azerisiz Karabağ’dan Ermenisiz Karabağ’a: Asıl zulmü halk çekiyor
Karabağ’dan on binlerce Ermeni, 10 ay süren abluka ve açlıktan sonra bölgeden tahliye edildi. ‘Tahliye’ denen de, sahip olduğu her şeyi bırakıp kendisini ilk otobüse, arabaya, kamyona atıp koca belirsizliğe gitmekti. Bu senaryonun aynısı 1980’lerin sonunda da yaşanmıştı. Yine binlerce Ermeni, yüzyıllarca yaşadıkları toprakları bırakıp bir yorgan bile almadan kaçmak zorunda kalmıştı. Aynı şeyi yıkılmakta olan Sovyetler Birliği’nin içinde olan Sovyet Ermenistanı sınırları içerisinde yaşayan Azeri nüfus da yaşamıştı. Azerbaycan’ın Karabağ’daki Ermeni halkına yaptıklarını, uluslararası kamuoyunun kayıtsızlığını izledik. Ancak burada, Bakü doğumlu olup yaklaşık 30 yıl önce Ermenistan’a göç etmek zorunda kalan gazeteci Yuri Manvelyan’ın içeriden bir eleştirisini aktaracağız.
Karabağ güncesi: “Bir koğuşa hapsedilmiş gibi”
Karabağlı Ermeniler kaderine terk edilmiş durumda. Uluslararası basının ve kamuoyunun çoğunlukla görmezden geldiği, görmediği bölgeden insan hikâyelerini okurlarımızla buluşturmaya devam ediyoruz.
Karabağ’da abluka altında hayat: Ne gıda ulaşıyor, ne tıbbi yardım
Karabağ’da yaşayan halkın abluka altında hayatlarına devam etmenin yedinci ayı, 12 Temmuz’da doluyor. Bölgeye giriş çıkışların engellendiği, sadece Rus askerleri eşliğinde ve acil durumlarda yapılan çıkışlar, yaklaşık bir aydır tamamen durduruldu. Yerevan’dan Karabağ’a giderken oradan çıkamayacağını hiç düşünmeyen Ermenistanlı gazeteci Sofia Agopyan, Karabağ’da abluka altında geçen günlerini anlattı.
Savaş kurbanının annesi, Paşinyan’ın oğlunu kaçırma iddiasıyla tutuklandı
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın oğlu Aşot Paşinyan’ın kaçırılmasıyla ilgili olarak cezai işlem başlatıldı. Aşot Paşinyan’ın kaçırılmasıyla ilgili üç kişi gözaltına alındı, İkinci Karabağ Savaşı’nda hayatını kaybeden Jora Martirosyan’ın annesi Gayane Hakobyan ise tutuklandı.
Türkiye-Ermenistan ilişkileri: "Sivil toplum devreye girmeli"
İkinci Karabağ Savaşı’nın Ermenistan ve Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları üzerindeki etkisine dair çarpıcı bulgular içeren, iki ülke ilişkilerinde sivil toplumun rolüne odaklanan “Şimdi Ne Olacak?” başlıklı rapor Nisan ayında yayımlandı. Rapor, ‘2020 İkinci Dağlık Karabağ Savaşı Sonrasında Ermenistan ve Türkiye’de Sivil Diyalog Çalışmaları’ araştırma projesi ekibinde yer alan Armine Avetisyan, Kübra Zeynep Sarıaslan ve İhsan Karayazı tarafından hazırlandı.
Öldüren sessizlik
Bu noktada Ermenistan halkı ile Azerbaycan halkı arasında bir ayrım yapmayı yanlış buluyorum, zira bir türlü çözülmeyen Karabağ meselesi iki halkı da eşit şekilde paramparça etti, ediyor. Yüzyıllarca yan yana, hatta yer yer iç içe yaşamış, sosyokültürel açıdan aralarında büyük benzerlikler olan bu halklar barış içinde bir arada yaşamayı hayal dahi edemez hâle getirildi. Şu satırları yazdığım dakikalarda barış hayali daha da uzaklaşıyor, çünkü bu sefer Karabağ’da da değil, Ermenistan-Azerbaycan sınırında, ölmek için doğduğunun farkında olmayan, hayatlarının zerre kıymeti olmadığını bilmeyen gencecik çocuklar ölüyor.
‘İhtilafın çözümünü sadece siyasilere bırakamayız’
2020 yılında başlayan ve İkinci Karabağ Savaşı diye adlandırılan savaş, her iki tarafta da çok sayıda can kaybına yol açtı. Birçok insanı yeni ev arayışına zorlayan bu tekrarlanan tarih, iki ülkedeki toplumların zaten zor ilerleyen diyaloğunu çıkmaza sürükledi diyebiliriz. “Ortak sorunlarımızı çözmenin tek yolunun açık ve bilinçli diyalogdan geçtiğine inanıyoruz” diyen CaucasusTalks, (Kafkasya Konuşmaları) Kafkaslarda bu zorlu dönemde şiddetsiz diyalog alanı açıyor. CaucasusTalks üyelerinden inisiyatifi ve bölgede tahayyül ettikleri barışı, 2020 Dağlık Karabağ ateşkes anlaşmasının yıldönümünde dinledik.
Azerbaycan: Zafer kazanmış bir ülke ve mağlup olmuş bir halk
Daha düne kadar neşesi, sevinci yerinde olan halk bir anda kendisini evlatlarına yapılan haksızlıklarla savaşırken buldu. Savaş mağdurları yardım için gittikleri kurumlardan “Ne yapalım? Gidip savaşmasaydın!” gibi tepkiler bile alınca, halk yıllardır yaptığı gibi yine kendi başının çaresine bakmaya başladı.
Ermeniler ve Azeriler arasında bir diyalog platformu: Bright Garden Voices
2020 yılındaki Karabağ savaşı, bölgede 30 yıldır oluşamayan diyaloğun hayalini, iki toplumun birbiriyle iletişim kurma ihtimalini daha da uzaklaştırdı. Savaş esnasında Twitter’da tanışıp sonrasında bir araya gelen Azeri, Ermeni ve Arjantinli üç kişinin oluşturduğu ve Bright Garden Voices (Parlak Bağ Sesleri) adını verdiği oluşum iki ülkenin toplumlarının bir araya gelmesini, birbirini dinlemesini sağlamaya çabalıyor. Projenin kurucu üyeleri, bir araya gelme sürecini, yaptıkları çalışmaları ve gelecekteki barış tahayyüllerini Agos’a anlattılar.
Karabağlılar anlatıyor: Savaş ne, barış ne, hak ne?
2017 yılında Socioscope’ta araştırmacı olarak çalışan Sosyolog Mariam Khalatyan araştırmayı, saha çalışmalarını ve izlenimlerini Agos’a anlattı.