Surp Nışan Kilisesi kapılarını uzun bir aradan sonra tekrar açtı

Surp Nışan Kilisesi, 8 Ağustos Cumartesi günkü açılış töreniyle kapılarını bir kez daha halka açtı.

Köklü tarihi oyunca pek çok onarımdan geçen Kartal Surp Nışan Ermeni Kilisesi, hakla yeniden buluşacak olmanın mutluluğunu yaşıyor. 2014 yılının ortalarında, Ohannes Sahakoğlu önderliğindeki vakıf yönetimi tarafından kilisede başlatılan onarım çalışması son noktasına ulaştı. Koruma kurullarından ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden alınan izinler çerçevesinde öncelikle çan kulesi, çatı ve çinko işlerinin yapılması, iç boya, çürümüş pencere ve camların değiştirilmesi, elektrik aksamın yenilenmesi ve şamdanların bakımının yapılması gibi pek pek çok kalem tamamlandı. Hayırseverlerin maddi ve manevi katkısıyla yapılan bu işlere, benimle birlikte HAYCAR üyelerinden Nazar Binatlı, Leda Selda Torus, Lory Zakar ve Tuğba Barlık Vardı, Gaye Ertuğ gibi pek çok mimar ve restoratör gönüllü teknik desteklerini sundu. 

Tarih boyunca Nışan’ın izinde

Ermeni kiliselerinde ‘Nışan’ ismine sıklıkla rastlanır. Anadolu’nun dört bir yanında, Ermenistan ve Gürcistan’da, Avrupa’nın, Amerika’nın pek çok şehrinde Surp Nışan kiliseleri yer alır. Sivas’ta olduğu gibi, bazı önemli manastırlar da Surp Nışan adını taşır. Pek çok Ermeni, erkek çocuklarına Nışan adını verir.

Bu tercih elbette sebepsiz değildir. İşaret, iz, alamet anlamına gelen Nışan, Hıristiyanlığın doğuş, gelişme ve özellikle yayılma dönemlerinde çekilen çilelere işaret eder. Bu alametin İsa Mesih’in çarmıha gerildiği haç olduğunu, bu haçın izinin 653 yılında Van’daki Varak Dağı’nda bulunduğunu ve küçük parçacıklar halinde bütün dünyaya yayıldığını belirtmekle yetinelim.

Ermeniler yan yana gelip küçük bir topluluk oluşturdukları an, ilk yaptıkları iş bir ibadethane, yanına bir okul ve cenazelerini defnedecekleri bir mezarlık inşa etmektir.

İstanbu- Kartal’da da Surp Nışan adında bir kilisemiz, yanında zamanında eğitim veren, karma Bezciyan Okulu ve günümüzde Müslüman mezarlığı olarak kullanılan bir mezarlık vardı.

Ermenilerin Kartal’a hangi tarihlerde yerleşmeye başladığı konusunda net bilgilere sahip değiliz. Ancak insanlığın bu bölgeye binlerce yıl önce ayak basıp bir yerleşim oluşturduğunu, son bir yıl içinde Ankara-İstanbul tren hattı kazıları nedeniyle Pendik’te ortaya çıkan bulguların, basına “İstanbul’un en eski köyü bulundu” başlığıyla yansıdığını ve bunların 8 bin 500 yıl öncesine ait olduğu bilgisini hatırlatmak isterim. Kartal-Pendik arası ise bir adımlık yol.

Eremya Çelebi Kömürcüyan, ‘İstanbul Tarihi’ adlı eserinde, Büyükada’nın karşısında, İzmit’e doğru Kartal köyünün bulunduğunu, burada çok sayıda Ermeni’nin yaşadığını, 16. yüzyılda bir şapellerinin olduğunu yazar. Bir elyazmasında ise, 1776’da Surp Nışan adlı bir kilise inşa edildiği bilgisi yer alır.

19. yüzyılın başlarında Kazaz Artin (Harutyun Amira Bezciyan) tarafından Kartal’da bir kilise yaptırılır. Bu kilise büyük ihtimalle, orada bulunan eski kilisenin üzerine inşa edilmiştir. Ancak bu kilise de zamanla harap olur ve Patrik III. Hagop zamanında, 1856’da çıkarılan bir fermanla onarılıp kâgir bir yapı haline getirilir ve 1857’de yeniden ibadete açılır. Onarım masrafları Simon, Hagop ve Hacı Krikor Noradungyan kardeşler karşılar.

Sonraki tarihlerde de hayırseverlerin katkılarıyla çeşitli iç ve dış onarımlar geçiren kilise, Kartal Surp Nışan Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı’nın mülkiyetinde, günümüze kadar ayakta kalmayı başarır.

Kategoriler

Toplum Kilise


Yazar Hakkında