Ankaralı Ermenilerin bir zamanlar yoğun olarak yaşadığı Stanoz Köyü'nün mezarlığı, defineciler tarafından yağmalanıyor. Ankara’ya 30 km mesafedeki tarihî köye ait mezarlığın bir kısmı da piknik alanı olarak kullanılıyor.
Yüz yıl önce nüfusunun tamamı Ermenilerden oluşan Ankara’daki Stanoz Köyü'nün kalıntıları, bugün Sincan Yenikent’e bağlı Zir Vadisi’nde bulunuyor. Bu kalıntıların önemli bir kısmını da köyün mezarlığı oluşturuyordu. Fakat 90’lı yıllarda SİT alanı ilan edilen Stanoz Mezarlığı, son birkaç yıldır süren talanın bir parçası olarak, definecilerden oldukça zarar görüyor. Mezarlarda gömü arayan defineciler yüzünden mezarlar açık ve kemikler etrafa saçılmış durumda. Mezarlığın bir bölümü piknik alanı kullanılırken, bir kısmı da Sincan Belediyesi’nin mezarlığı koruma amacıyla çektiği demir teller yıkılarak, Zir Vadisi’ne yeni yapılan bağ evlerinin arazisine eklenmiş. Mezar taşlarının birçoğu da kaybolmuş durumda. Ankara Mimarlar Odası, 17 Nisan’da mezarlığa giderek durum tespit yapacak ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’na mezarlığın korunması için başvuruda bulunacak.
Stanoz Ermenilerine ne oldu?
ZAKARYA MİLDANOĞLU
Stanoz'un nüfusunun tamamı Ermenilerden oluşuyordu (3.142 kişi, 668 hane). Ermeni el yazmalarında, Stanoz’a yerleşen ilk Ermenilerin 15. yüzyılın başında Kilikya’dan geldikleri yer alıyor. 1605’te İran’dan gelen sığınmacılar ise Stanoz Ermenilerinin ikinci dalgasını oluşturuyor.
Stanoz, 17. yüzyıldan itibaren Avrupa’da da geniş bir pazar bulan, Ankara keçisi kılından üretilen kumaşın yanı sıra, halıcılık, nakış, boyacılık ve deri işlemeciliğiyle tanınan bir yerdi. Bağcılık ve meyveciliğin dışında, avcılık, balıkçılık, manda ve keçi yetiştiriciliği de gelişmişti. Bölgedeki değirmenlerin pek çoğu, Ermenilerce işletiliyordu.
Stanozlu Ermeniler, Surp Pırgiç ve Karasun Manug kiliseleri ve Protestan ibadethanesine sahiptiler. Kente hâkim bir tepede bulunan Surp Pırgiç Kilisesi, bir hac yeriydi. Surp Ğevontyan Okulu'nda 140 erkek, 40 kız; Kalecik’teki Lusinyan Okulu'nda ise 50 erkek ve 35 kız öğrenci eğitim görüyordu.
1914 yılı ortalarında, 15 yaş üstü Ermeni erkeklerin büyük kısmı askere alındı. Stanozlu Ermeniler, 1915 Nisanı'nda İstanbul’dan Ayaş’a götürülen Ermeni aydınlarından haberdar oldular ve aydınların Ayaş’tan ölüm yolculuğuna çıkarılma ânına kadar da onların yiyecek ve eşya ihtiyaçlarını karşıladılar. Ancak, kısa bir süre sonra Stanoz aydınları da aynı akıbete uğrayarak tutuklandılar. 1915 Ağustos ayında ise 15 yaşından büyük bütün erkekler, askere çağrılma bahanesiyle kışla bahçesinde toplanarak Ankara’ya doğru yola çıkarıldılar ve Çayaş Bahçesi olarak adlandırılan vadide katledildiler.
Aravod (Sabah) adlı gazetenin 28 Nisan 1919 tarihli sayısında, M. Suryan şu bilgileri aktarır:
“Savaş döneminde sürgüne gönderilen Ermenilerin evlerinin bir kısmı yağmalandı, soyuldu. Bir kısmına da İttihatçılar tarafından Arnavut ve az sayıda da olsa Boşnak yerleştirildi ve o tarih itibarı ile Stanoz, adım adım yok olmaya başladı. Yeni gelenler, pek çok evin ahşap sütunlarını, döşeme ve tavan tahtalarını sökerek, yakacak olarak kullandılar. Ormandan odun tedarik etme yerine, ısınmak için bahçelerdeki meyve ağaçlarını, bağlarını kestiler. Ankara’nın bu güzel kasabası, zaman içinde baykuşların yaşam alanına döndü. Stanoz’dan bir saat uzaklıktaki yirmi evden oluşan Gradz Kar adında küçük bir Ermeni köyü de aynı akıbeti yaşadı.