MUTFAK

TOPLUM Artizan Vera ile Noel ruhu

İki katlı, sevimli bir evin giriş katına doğru ilerliyoruz. Kış bahçesinin camlarında Noel Baba süsleri asılı. İçeride bizi Rumca şarkılar ve görsel bir ziyafet karşılıyor. Minik ikonalar, envaiçeşit biblolar, çerçeveler, odaya küçük bir müze havası vermiş. Noel ağacının bulunduğu odada küçük masalar var. Daha önce gittiğimde bu masalar birleştirilip büyük bir masaya dönüştürülmüştü. Gözüm Marks-Engels-Lenin üçlemeli bardaklara takılıyor. Eski model bir daktiloya dokunuyorum. Sonra arka bahçedeki renkli, minik, ahşap masa sandalyelere kayıyor gözüm. Çocuklu aileler için ne güzel bir alan... Mezelerin olduğu vitrinli odaya giriyorum. Bir sürü peynir ve mezenin yanında Vera damgalı reçel kavanozları, likörler... İncirli’deki ‘Artizan Vera’ adlı mekânın sahibi Vera Piyan’la hem mekânını hem de yılbaşı sofralarını konuştuk.
GENEL ‘Bazı yemekler vardır, hikâyelerden ve anılardan ayıramazsınız’

Anna Maria Beylunioğlu, siyaset bilimci bir akademisyen. Halen akademik çalışmalarının yanı sıra İstos Yayınevi’nin Beyoğlu’ndaki kafesi için yemekler hazırlıyor. Ayrıca İstanbul’da Suriyeli mültecilerin gıda girişimciliği üzerinden topluma kazandırılmasını amaçlayan bir projeye katkı sunuyor. Beylunioğlu, bir yandan da ‘mutfaktakiakademisyen.com’ adlı web sitesinde yemeğin kültürel ve siyasi boyutunu ön plana çıkaran yazılar kaleme alıyor.
KÜLTÜR SANAT Karslı ve Gümrülü kadınlar aynı mutfakta

Kars mutfağı ile Gümrü mutfağı arasındaki benzerliklere odaklanan ‘Beraber Az mı Tuz Ekmek Yedik’ projesi kapsamında, belgesel filmin ardından bir de kitap yayımlandı. Kars Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği tarafından yürütülen projenin koordinatörlüğünü İhsan Karayazı ile Armine Avetisyan üstleniyor. ‘Sofranız Şen Olsun’ kitabının yazarı Takuhi Tovmasyan da projede danışman olarak yer aldı. Projenin koordinatörlerinden İhsan Karayazı’yla ‘Beraber Az mı Tuz Ekmek Yedik’ kitabı hakkında konuştuk.
GÜNCEL Gelenler ve kalanlarla Anadolu’nun yemek hafızası

Yemek kültürü ve adil gıda hareketlerinin içinde çalışırken bir araya gelen Raife Polat ve Ayfer Yavi, göçlerle şekillenmiş Anadolu’daki halkların yemeklerini, aile anıları ve büyüklerden kalan tariflerle bir araya getirdi ve ortaya ‘Anadolu’nun Tadı Tuzu – Kardeş Mutfaklar’ çıktı. Geçtiğimiz haftalarda Oğlak Yayınları’ndan çıkan kitap, ‘Anadolu mutfağı’ olarak tanımlanan ve genellikle bir bütünmüş gibi algılanan bu mutfağa bir adım geriden bakarak, hem yemeklerin kökenini hem de hikayelerini keşfe çıkıyor. Macarlar’dan Tatarlar’a, Selanik’ten Rodop’a uzanan göç ve yemek hikayelerinin yanına yüzyıllardır bu topraklarda yaşayanlardan Sefarad, Ermeni, Rum, Kürt, Alevi yemekleri ekleniyor. Yavi ve Polat’la hem yemeğin hafızasını hem de kitabın yolculuğunu konuştuk.
GÜNCEL ‘Modern devlet ile mutfak birbirlerine göbekten bağlı’

Mutfağın siyaset ve tarihle ne kadar iç içe olduğunu anlatan Burak Onaran, “milli” mutfak kurgusundan domuz eti tartışmalarına, yemeğin sadece savaş, diplomasi, ya da propaganda ile değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet ve milliyetçilik, tüketim gibi kavramlarla ilişkisine değiniyor.
DİASPORA Varsın kavgamız ekmek kavgası olsun!

Ermenistan lavaşı, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’nun ‘Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne girdikten sonra Azerbaycan'ın itiraziyla listeden çıkarıldı. Ekmeğe ‘Kimlerdensin?’ diye sormadan, bu coğrafyanın bir parçası olan Ermeni kültüründe lavaşın yerine, anlamına bakmak istedik.
GÜNCEL Futbol diplomasisi olmadı, mutfak diplomasisi verelim

Geçen günlerde gerçekleşen ‘Mutfak Diplomasisi’ başlıklı etkinlik, kilitlenmiş sınırlarla birbirinden ayrışmış Türkiye ve Ermenistan toplumları içerisinde mutfak ve yemek kültürü yoluyla yeni bir diyalog kanalı aralama çabasıydı.