Futbol diplomasisi olmadı, mutfak diplomasisi verelim

Geçen günlerde gerçekleşen ‘Mutfak Diplomasisi’ başlıklı etkinlik, kilitlenmiş sınırlarla birbirinden ayrışmış Türkiye ve Ermenistan toplumları içerisinde mutfak ve yemek kültürü yoluyla yeni bir diyalog kanalı aralama çabasıydı.

PAKRAT ESTUKYAN
pakrates@yahoo.com

Son yıllarda pek çok kurum, Ermeniler ve Ermenilikle ilgili farklı girişimlerde bulunuyor. Bu girişimlerin bir kısmı kalıplaşmış resmi tezleri tekrarlarken, bir kısmı ise, meseleyi daha içeriden algılamaya, tanımaya, temas etmeye yönelik çabalardan oluşuyor. 8 Kasım Cuma akşamı Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampusu’nda düzenlenen etkinlik, hiç kuşkusuz ikinci grupta yer alıyordu.

‘Mutfak Diplomasisi’ adıyla sunulan etkinlik, kilitlenmiş sınırlarla birbirinden ayrışmış Türkiye ve Ermenistan toplumları içerisinde mutfak ve yemek kültürü yoluyla yeni bir diyalog kanalı aralama çabasıydı.

Yemekli toplantıya çoğunluğu diplomatlardan, basının dış haberler muhabirlerinden ve akademinin uluslararası ilişkiler veya uluslararası hukuk bölümlerinden oluşan 50 kişi davet edildi. Bu organizasyon için Yerevan’dan davet edilen isim ise ünlü Aprigian Oteli’nin şefi Krikor Antinyan’dı. Ermenistan’da da mutfak ve sofra kültürü anlamında sosyal faaliyetleriyle tanınan, ‘Uluslararası Kebap Festivali’ gibi organizasyonlara imza atan Antinyan, bu etkinlik için de Ermenistan mutfağının geleneksel lezzetlerinden oluşan bir menü hazırladı. Menünün hazırlanmasında şefe Kadir Has Üniversitesi Gastronomi Bölümü öğrencileri eşlik etti.

Toplantı, Kadir Has Üniversitesi Rektörü Mustafa Aydın’ın konukları selamlaması ve yürütülen çalışmaya dair bilgi aktarımıyla başladı. Aydın, geçmişte iki ülke cumhurbaşkanlarının çabalarıyla gündeme gelen ‘Futbol Diplomasisi’ olayını hatırlatarak, kendilerinin de sürece mutfak diplomasisiyle katkıda bulunmak istediklerini söyledi.

Krikor Antinyan’ın menüsü, ‘Buduk’ (Güveç) adlı etli çorbayla açılıyordu. Ermenistan’da yaygın kullanılan ıtırlı otlarla tatlandırılan çorba sunumundaki sadeliğe karşı damakta olağanüstü bir tat bıraktı.

Günün başlıca konuşmacısıysa Dışişleri Bakanlığı elçilerinden Ünal Çeviköz’dü. Çeviköz, konuşmasında Türkiye-Ermenistan ilişkilerini Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinden başlayarak kronolojik bir şekilde sundu. Oldukça yalın ve tarafsız aktarılan bu tarihçenin ardından Çeviköz, konuşmasını, iki ülke ilişkilerinin gelecekte çok daha olumlu olacağına dair inancını belirterek tamamladı.

Daha sonra kürsüye gelen konuk şef Krikor Antinyan, sunduğu yemekleri tanıtarak başladığı konuşmasında, Ermenilerin mitolojik savaş tanrısı Vahakn’a ithaf edilen yemeğin tarifini Yerevan’daki Madenataran’da (El Yazmaları Müzesi) yaptığı araştırmalar sonucunda bulduğunu söyledi. Konuşmasında, öğrencilerine, geleneksel Ermeni yemeği olan ‘ğapama’ya ithaf edilen şarkıyı öğrettiğini belirten şef, gastronomi bölümü öğrencilerini çağırarak, davetlilere bu yemeği konu alan Ğapama adlı şarkıyı seslendirdi.

Antinyan, konuşmasını bu süreçte birlikte çalıştığı öğrenci ve mesai arkadaşlarına teşekkür ederek sonlandırdı. Görünüşe göre soykırımın yüzüncü yıldönümü boyunca daha önce örneğine rastlamadığımız çok ilginç ve farklı etkinliklere tanıklık edeceğiz. Kadir Has Üniversitesi’nin düzenlediği ‘Mutfak Diplomasisi’, bu konuda içten ve samimi bir girişim olarak yerini aldı.

‘Ermenistan mutfağı tanınmıyor’

Krikor Antinyan, aşçılığa 16 yaşındayken başladı. 35 yıldır aşçılık yapan Antinyan, bu mesleği seçmesinin en temel sebebini, yemek yaparken aldığı keyfi başka hiçbir şeyden alamaması olarak gösteriyor: “Önce mutfağa dair teknik eğitim aldım, daha sonra yemek pişirmek hoşuma gitmeye başladı. Ben de bu mesleğe devam etme kararı verdim.”

Ailesi tarafından da desteklendiğini söyleyen Antinyan, aşçılığın kutsal bir meslek olduğunu, tüm sevdiklerinin de bu konuda kendisiyle aynı fikri paylaştığını belirtiyor.

Ünlü şef, evdeki yemekleri neden kendisinin pişirmediğini esprili bir şekilde anlatıyor: “İşteyken zaten sürekli yemek yapıyorum, tüm gün mutfakta olmak keyifli olduğu kadar yorucu da bir şey. Bunun için evdeki yemekleri ben pişirmiyorum. Ancak evde yemek yapmamamın asıl sebebi, iş yerinde bundan para kazanıyorken, evde herhangi bir karşılık almamam.”

Öte yandan, Ermenistan’daki mutfak kültürünün son dönemde popülerleştiğini belirten Antinyan, genç aşçı adaylarının çokluğuna dikkat çekiyor: “Tüm dünyada olduğu gibi Ermenistan’da da iyi, kaliteli aşçıların sayısı oldukça az. Ama Ermenistan’daki aşçılık son yıllarda popülerleşmeye başladı. Çok sayıda genç aşçı adayı var, mutfağa epey ilgi duyuyorlar. Umuyorum ki yakın zamanda çok daha yetenekli aşçılar yetişecek.”

Şef Krikor Antinyan, Ermenistan mutfağının uluslararası alandaki önemine dair ise şöyle konuştu: “Uluslararası sınıflamada ne yazık ki Ermenistan’ın yeri halen boş. Bunun sebebi bizim mutfağımızı tanıtma konusunda çok da çalışkan olmamamız. Yakın bir geçmişe kadar Ermenistan bir Sovyet Cumhuriyeti olarak uluslararası alandan soyutlanmıştı. Ancak şimdi, bağımsızlıkla birlikte biz de kendi özgün lezzetlerimizi, mutfak geleneklerimizi tüm dünyaya tanıtmak zorundayız. Zaten son yıllarda Ermenistan’da düzenlediğimiz ve benim de aktif olarak katıldığım ‘Uluslararası Kebap Festivali’ tam da bu eksikliğin tespit edilmiş olmasından kaynaklanıyor.”