Gezi direnişinde yer alan Çarşı üyelerinin “Başbakanlık ofisini ele geçirmeye çalıştığı ve darbe yapmaya teşebbüs ettiği” iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması başladı.
Dayanışma için çok sayıda insanın geldiği Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde polis barikatları ve TOMA bulunuyor.
Davada Çarşı grubu üyesi 35 kişi, “cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" gerekçesiyle yargılanıyor. Türkiye’de ilk kez bir taraftar grubuna bu suçla dava açıldı.
Duruşma 9:50'de başladı. Avukat Ömer Kavili, "Davanın bu fiziki koşullarda görülmesi mümkün değildir. Adliyede de müsait boş salon vardır" dedi. Ancak hakim bu talebi kabul etmedi. Salonda birçok kişi ayakta. Kimlik tespiti yapıldı.
Çarşı: İstiyorlar ki sadece 90 dakika bir araya gelelim
Çarşı, dava öncesi bir açıklama yayınladı. ‘Aklımız Vicdanımızda Kaldı!’ başlıklı açıklamada ”Düzen istiyor ki, bir araya geldiğimiz sadece doksan dakikalık bir hayatımız olsun… Oysa bizim bir hayatımız varsa, bu hayat başkalarının hayatıyla mümkündür. Başkalarının hayatına sırt çevirenler, gözlerini kendinden olana çevirir; kendi oğullarını bir hanedan gibi görmenin dışına adım atamazlar” ifadeleri kullanıldı.
Taraftarlardan destek yağdı
Duruşma öncesinde Çarşı’ya taraftar gruplarından destek mesajı yağdı. Destek veren gruplar arasında Taraftar Hakları Derneği, Taraftar Hakları Dayanışma Derneği, Taraftar Hakları Dayanışması Derneği Girişimi, Beleştepe, Halkın Takımı, Sol Açık, Tekyumruk ve Sosyalist Adana Demirsporlular bulunuyor.
HRW: Gülünç bir parodi
Duruşma öncesi bir açıklama da Human Rights Watch'ın (İnsan Hakları İzleme Örgütü) Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb’den geldi. Sinclair-Webb "Beşiktaş futbol takımı taraftarlarını protestolara katıldıkları için devlet düşmanı olarak yargılamak gülünç bir parodiden öteye geçemez" dedi. Sinclair-Webb, iddianamenin darbe girişimine işaret eden herhangi bir delil içermediğini vurgulayarak, "Bu insanlar duruşma salonuna hiç girmemeliydi" ifadelerini kullandı.
İddianame
Savcı Adem Meral’in hazırladığı 38 sayfalık iddianamede sanıklar, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 312/1, 265/1, 220/2, Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/1, 5/1, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 28/1, 28/4, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 13/1 maddeleri uyarınca şu suçlamalarla itham ediliyor:
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Terör Örgütü Kurmak veya Yönetmek, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde görevlendirilenlerin görevlerini yapmalarına engel olma, kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma, görevi yaptırmamak için direnme, kamu malına zarar verme.”
Davanın 35 sanığı şöyle: Koray Yalnız, Rüştü Aytan, Arda Mutludoğan, Sezgin Gülnar, Kaan Kabaş, Cem Yakışkan, Sarp Dağ, Barış Karaca, Atay Kesik, Mahmut İli, Numan Bülent Ergenç, Erdener Karataş, Volkan Eroğlu, Ant Erbirsin, Yusuf Demirci, Burak Bulut, Hüseyin Fidan, Ayhan Güner, Tuncer Gençer, Erdem Işık, Hakan Bora, Halil İbrahim Erol, Emre Işık, Engin Sarar, Serkan Sevim, Savaş Yeşiltepe, Akyan Uyanıktürk, Murat Eroğlu, Erol Özdil, İbrahim Aydın, Musa Fırat, Güray Sözmen, Mustafa Uysal, İbrahim Halilullah Turan, Hakan Tezel
İddianamede dokuz polis de müşteki sıfatıyla yer alıyor.
Savunmalarında polisle çatıştıklarını kabul etmeyen sanıklar, aksine polise yardımcı olmaya çalıştıklarını, telefon konuşmalarının birçoğunun şaka mahiyetinde olduğunu, bazı konuşmaların da yanlış anlaşıldığını belirterek suçlamaları reddetmişti.