58 yıllık Antranik Kundura dükkânının ve imalathanenin yer aldığı binanın kapıları birkaç ay içinde kapanacak ve İstanbul, bir zanaatkârıyla birlikte, kendi tarihinden bir dönemle vedalaşacak.
Fotoğraf: Berge Arabian
Kadıköy’de, Antikacılar Sokağı’nı geçip yokuş yukarı Bahariye Caddesi’ne doğru ilerlerken 50’li-60’lı yıllardan bugüne kalan birçok dükkân göze çarpar. ‘Antranik Kundura’ da, mütevazı vitrini ve kendini bugüne dek muhafaza edebilmiş ayakkabı modelleriyle dikkat çeker. Şimdilerde emektar dükkânın camında kocaman bir ‘Kapatıyoruz’ yazısı asılı. Antranik ve Boğos Avedyan kardeşler tarafından, 58 yıl önce açılan Antranik Kundura, bir zamanlar semtin buluşma noktalarından biriymiş. Bugün 94 yaşında olan Boğos Avedyan’dan, Kadıköy’e veda etmeye hazırlanan dükkânın hikâyesini dinledik.
Anneleri Adapazarlı olan Antranik ve Boğos Avedyan kardeşlerin babaları sürgün yıllarında Erzincan Kuruçay’dan İstanbul’a gelip fırıncılığa başlamış. İstanbul’un en işlek caddelerinden birinde yer alan ‘Antranik Kundura’, 1919 doğumlu Antranik ve 1921 doğumlu Boğos tarafından, 1956’da Kadıköy’de açılmış. Eskiden 15 kişinin çalıştığı büyük bir imalathanesi olan dükkân, yüzde yüz derinin kullanıldığı, el yapımı, kişiye özel kadın ayakkabılarıyla ünlü. Doğma büyüme Kadıköylü olan Avedyan kardeşlerin ortaklıkları 1992’de Antranik Bey vefat edene kadar uyum içinde devam etmiş. Abisini her cümlesinde özlemle anan Boğos Bey, “Antranik gösterişli adamdı, boylu poslu, güzel delikanlıydı. Görseydiniz âşık olurdunuz. Zaten çok âşığı vardı” diyor.
İlk erkek evlat
Boğos Bey, dükkânının ismini neden Antranik koyduklarını şöyle anlatıyor: “Dükkânımız Bahariye Caddesi’ndeydi. Oturduğumuz evin karşısında âlim bir insan vardı, bu ülkedeki Ermeni düşmanlığını iyi biliyordu, o yüzden dükkânımıza Ermeni ismi koymamızı istemedi. Antranik Ermenicede ilk doğan erkek evlat anlamına gelir. Onun ismi konmalı diye düşündüm. ‘Kunduracının ismi Antranik olmalı, başka ne isim arıyorsunuz?’ dedim. ‘Olur mu öyle şey’ dediler. ‘Başka isim koydurmam’ dedim, ‘Doktorun muayenehanesine ayrı isim koyar mısınız? Doktorun ismi neyse tabelası da o olur. Burası Antranik’in, bu dükkânın ismi de Antranik…’ Sonunda herkese kabul ettirdik. İlginçtir ki esnaf da tepki göstermedi. Antranik kendini sevdirip saydırdı. Beni o kadar sevmediler ve tanıyamadılar. Ben hep atölyede çalışırdım, perde arkasındaydım.
Nirengi noktası
Antranik Kundura, o dönemde çok benimsenmiş: “Yol soranlara ‘Kadıköy’ü takip ederken köşede Antranik dükkânı var’ diyerek tarif ediyorlardı adresleri. Antranik Kundura nirengi noktası oldu. Köşede şimdilerde başka bir dükkân var ama hâlâ eskiden gelen ağız alışkanlığı devam ediyor, yol tarif ederken Antranik Kundura diye anlatıyorlar”
Boğos Avedyan ömrünü adadığı ayakkabıcılıktaki yıllarını da yine ağabeyini anarak anlatıyor: “Antranik kalıpçılık yapardı. Caddedeki dükkânımızda satışla ilgilenir, dükkânın idaresini yürütürdü. Ben de Üsküdar’da bir kunduracının yanında çıraklık yaptım. Rahmetli Kasım Ustam bu işlerin duayeniydi. Aynı zamanda da bir dervişti. Ondan, kunduracılığın inceliklerinin yanında, hem insanlık, hem tasavvuf konularında çok şey öğrendim. Çok iyi adamdı, Allah rahmet eylesin. Ben kunduracı değilim, çivi çakmayı bilmem. Saya, yani dikiş kısmını yapardım. Hep kadın ayakkabısı çalıştık. Artık el yapımı ayakkabı üreten kalmadı. Biz hazır ayakkabı almayız, hepsini kendimiz yaparız. Dükkândaki modeller yeni sayılmaz ama tüm ıstampaların modelleri benim elimden çıktı. İnce işçilik ister bunları yapmak.”
‘Ermenicem annemden’
Antranik Avedyan okumak yerine küçük yaşlarda Karaköy’de bir kunduracının yanında çıraklığa başlamış. Boğos Bey, kendisinden iki yaş büyük ağabeyi Antranik’in aksine, okulu ve okumayı hep çok sevmiş. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olmuş. Ermenice okuma yazma bilmediği için ise çok üzgün: “Neden Ermenice okuma yazma bilmem? Ermeni mektebine gitmedim ki, nereden öğreneceğim. Konuşmayı biliyorum ama Türkçe kadar değil, annemden evde ne öğrendiysem o...”
Antranik Kundura’da 47 yıldır çalışan emektar usta Kasım Eroğlu, el yapımı ayakkabı üretimini devam ettiriyor. Satış kısmıyla ise yine uzun yıllardır orada çalışan Haydar Bey ilgileniyor. Yeğenleri, amcaları Boğos Bey’in artık daha fazla yorulmasını istemedikleri için, dükkânın ve imalathanenin yer aldığı binanın kapıları birkaç ay içinde kapanacak ve İstanbul, bir zanaatkârıyla birlikte, kendi tarihinden bir dönemle vedalaşacak.