Giderek muhafazakârlaşan memleketimizde, yazılara kutsal kitaptan ayetlerle başlamak neredeyse moda oldu. Ben de eksik kalmayayım…
Madem yemek, içmekten bahsediyoruz, en uygun ayet şudur herhalde:
“Yiyelim, içelim, nasılsa yarın öleceğiz” (Korintoslulara 1. Mektup, 15:32). Resul Pavlus, Korintos cemaatine yazdığı ilk mektupta böyle demiş.
Yarın ölecekmiş gibi yiyip içmesek de, geçen hafta bahsettiğim gibi, doğru zamanda doğru şeyleri tüketmek keyif artırır.
Yakıcı güneşin altında ne zaman alkollü bir şey içecek olsam, mamam bana Ayhan Işık örneğini verirdi. Bu Ayhan Işık sendromu, herhalde, benim yaşımdaki pek çok kişinin travmasıdır. Gerçekten de, güneşin altındayken, yüksek alkollü bir şeyler ya da kırmızı şarap gibi yoğun tatlar yerine rozeler, beyaz şaraplar ya da bira daha ferah ve eğlenceli, hem de daha sağlıklı olacaktır.
Ama bir de şaraptan yapılma bir kokteyl var ki, bu sıcaklarda en iyi ve lezzetli seçimlerin başında geliyor belki de.
Kışın, şarabın içimizi ısıtan hali olan sıcak şaraptan bahsetmiştim; şimdi de, içimizi ferahlatan bir versiyonundan bahsedeceğim: Sangria...
Kırmızı şarap, meyveler ve romla yapılan bir kokteyl olan sangria, rengini kırmızı şaraptan, adını ise İspanyolcada kan manasına gelen ‘sangre’den alıyor.
Serinlemeye en çok ihtiyaç duyan yerlerden biri olan İspanya’nın meşhur ettiği bir kokteyl... Klasik tarif gayet basit:
Bir limon, bir misket limonu ve bir portakalı ince, yuvarlak dilimler halinde doğrayıp derin bir sürahiye koyun. İçine yarım bardak rom ve yarım bardak toz şekeri boşaltın. İki saate yakın bir süre buzdolabında bekletin. Dolaptan çıkardıktan sonra, meyveleri bir kaşıkla ezerek, özlerinin daha da çok çıkmasını sağlayın. İki bardak soğuk portakal suyu ve bir şişe kırmızı şarap ekleyin. İşte sangrianız hazır!
Elbette, bu tarife sadık kalmak zorunda değilsiniz. Aslında bu da, tıpkı sıcak şarap gibi, elde kalmış ya da vasat kaliteli şarapları daha keyifli bir şekilde tüketmek için bulunmuş yollardan biri. Dolaptaki, yarım kalmış bir şarabı ya da içerken çok keyif almadığınız bir sofra şarabını bu şekilde değerlendirebilirsiniz.
Rom yerine votka, armut, elma, çilek gibi farklı meyveler, şeker yerine bal kullanmak gibi, damak tadınıza uyacak şekilde birçok değişiklik yapabilirsiniz.
Ne olursa olsun, iyi bir sangria yapmak için iki temel kural var. Bunlara dikkat ederseniz, çok lezzetli bir içki elde edeceğinizden emin olabilirsiniz.
Birincisi, konsantre ya da benzer hazır meyve suları değil, taze sıkılmış meyve suyu kullanmak. İkincisi ise, meyvelerin ve alkolün en az iki saat, tercihen daha uzun bir süre beraber vakit geçirmelerini sağlamak.
Bu sıcaklarda, “Yiyelim, içelim, nasılsa öleceğiz” diyenlerin damağına layık bir tat.
Ama unutmayın, yukarıdaki ayetin devamı da var: “Aldanmayın. Kötü arkadaşlar iyi ahlakı bozar.”
Buradaki kötü arkadaş ben oluyorum herhalde.
Afiyet olsun...