“Diş değil, tırnak değil, bir memleket neden kanar?” demiş Ahmed Arif.
Bu yoğun, boğucu, sandık sandık usulsüzlüğün, tahammülsüzlüğün saçıldığı günlerde yeme-içme, şarap, üzerine yazmak insana çok zor geliyor. Ne gelse aklıma, biraz düşününce anlamsızlaşıyor. Ağzımızın kalmayan tadını aramaya çıkmak lazım belki de.
Ama “Bahar belmiş dağlarına memleketimin” de demiş şair. Oradan devam edelim.
Bahar her yere yakışıyor – şehre, caddelere vs. ama bence en çok üzüm bağlarına yakışıyor.
Bütün kışı toprağa saplı bir ağaç parçası gibi geçiren asma yavaş yavaş kendine gelmeye, yeşillenmeye, sürgünlerini büyütmeye başladığında, bağ arazisinin çorak kahverengi toprağı da yeşile durur. Yeşilin tonları, birkaç ay sonra keyifle içeceğiniz şarabın müjdesini verir.
İstanbul’da yaşayanlar için uzak, pastoral bir hayal gibi gözükse de, artık burnumuzun dibinde bu mucizeye şahit olma şansımız var.
İstanbul’un hemen yakınında 12 şaraphane olduğu pek bilinmiyor. Bu üreticiler, yeni bir proje kapsamında, bağ arazilerini ve şaraphanelerinin kapılarını ziyaretçilere açıyorlar. Trakya Turizm İşletmecileri Derneği’nin, Trakya Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle başlattığı ‘Trakya Bağ Rotası’ projesi, aslında eski bir hayale dayanıyor. Avrupa Ekonomik Topluluğu tarafından Avrupa’nın pek çok ülkesinde ‘Şarap Yolu’ adıyla sürdürülen bu proje, ülkemizde malum nedenlerle ‘Bağ Rotası’ adını almak zorunda kalmış.
Avrupa’da, Bordeaux, Rhine Nehri Vadisi, Porto, Toscana gibi şarapçılık bölgeleri sadece şaraplarıyla değil, turizm destinasyonu olarak da kendilerinden sıkça söz ettiriyorlar. Bu bölgeler, yıllar içinde, yeme-içme odaklı turizmin (gastroturizm) başkenti haline geldiler.
Bu örnekten yola çıkan üreticiler, Tekirdağ’da Chateau Nuzun, Barel Şarapçılık ve Barbare; Şarköy’de Melen, Gülor ve Chateau Kalpak; Kırklareli’nde Arcadia, Çamlıca ve Vino Dessera; Gelibolu’da Gali ve Suvla, bu organizasyonun içinde.
15 Nisan’da i-phone ve Android uygulamaları ile internet siteleri de yayına girecek ve buralara gitmek isteyenlere konaklama, yemek mekânları, yöresel üreticiler hakkında rehberlik edecek.
Turunuzu uzatmak isterseniz, Barbare ve Arcadia’nın butik otellerinin kapıları da size açık.
Trakya Bağ Rotası sadece gastroturizm için değil, ürün kalitesini önemsemesi açısından da değerli bir girişim. Projeye yalnızca, üretiminin en az %50’sini kendi bağlarından alan ve en fazla 800 bin litre şarap üreten yerel üreticiler dahil ediliyor.
Bu boğucu gündemden biraz uzaklaşmak, ayaklarınızı biraz toprağa basmak isterseniz, evinizden çıkıp birkaç saat içinde üzüm bağlarına ulaşmak, çok iyi bir haftasonu seçeneği.
Bir-iki gününüzü, bu bağlarda baharı karşılamaya ayırırsanız pişman olmazsınız. Çünkü bahar en çok bağlara yakışır. Dikkatle dinlerseniz, asmanın inadına büyüdüğünü görürsünüz. Güneşe doğru uzatır sürgünlerini. Dikkatle dinlerseniz, çabasını duyarsınız.
Ben her defasında, gözlerimin önünde sürgünden asmaya, üzümden şaraba uzanan bir mucize gerçekleşirken, artık üzülmeyeceğime, bu mucizeye baktıkça şükredeceğime söz veriyorum. Ama izin vermiyor ‘kahrolasıca bağzı şeyler’.