Vakıflar Genel Meclisi’nin 15 üyesinden biri olan Azınlık Vakıfları Temsilcisi 28 Aralık’ta seçilecek. Ermeni, Rum, Musevi, Süryani ve Bulgar vakıflarından oluşan toplam 166 vakfın Ankara’da kullanacağı oylarla belirlenecek olan Azınlık Vakıfları Temsilciliği için Vakıf yönetimlerinin ismi üzerinde uzlaştığı Tıbrevank Lisesi Vakfı Başkanı diş hekimi Toros Alcan, Agos’un sorularını yanıtladı.
BARUYR KUYUMCİYAN
baruyr@agos.com.tr
Vakıflar Genel Meclisi’nin 15 üyesinden biri olan Azınlık Vakıfları Temsilcisi 28 Aralık’ta seçilecek. Ermeni, Rum, Musevi, Süryani ve Bulgar vakıflarından oluşan toplam 166 vakfın Ankara’da kullanacağı oylarla belirlenecek olan ve şu anda Laki Vingas’ın başarıyla yürüttüğü Azınlık Vakıfları Temsilciliği görevi büyük önem taşıyor. 166 vakıf arasında 77 Rum, 53 Ermeni, 19 Musevi, 10 Süryani, 3 Keldani, 2 Bulgar, 1 Maroni ve 1 Gürcü vakfı bulunuyor. Bir sürpriz olmazsa, yapılan centilmenlik anlaşması çerçevesinde, Rum vakıflarıyla birlikte diğer azınlık vakıfları Ermeni adayı destekleyecek ve önümüzdeki dönemde, Vakıflar Meclisi’nde, gayrimüslim toplumlar adına Ermeni bir temsilci yer alacak. Ermeni toplumunun adayı, VADİP’te yapılan hararetli bir seçimin ardından belirlendi. Vakıf yönetimlerinin ismi üzerinde uzlaştığı Tıbrevank Lisesi Vakfı Başkanı diş hekimi Toros Alcan, Agos’un sorularını yanıtladı.
-
Geçen hafta düzenlenen VADİP toplantısında, Azınlık vakıfları temsilciliği için adınız geçiyordu. Bu talebi başlangıçta reddettiniz, sonrasında ise ikna oldunuz. Bu süreç nasıl gelişti?
Süreci Karagözyan’ın 100. Yıl Balosu’ndan başlatabiliriz. Birçok insan göreve talip olmam konusunda telkinlerde bulundu. Cemaat vakıflarının, büyük çoğunlukla, seçimi, ortak bir aday üzerinde birleşerek yapacaklarını ilan etmesi ve 2015’te Ermeni bir temsilcinin oraya gidecek olması, görevin önemini bir kat daha artırmış durumda. Açıkçası, ben, Tıbrevank’taki yoğun çalışmalarımız ve üniversitedeki görevlerim nedeniyle aday olmayı düşünmüyordum. Hatta biz vakıf olarak kadın bir aday gösterilmesinin doğru olacağını düşünüyorduk ve bu görevi layıkıyla yapabileceğini düşündüğümüz Anna Turay ismini önermiştik. Ayrıca, Ortaköy Vakfı Başkanı İskender Şahingöz’ün halihazırda yedek üye olması nedeniyle, doğal olarak aday olacağını tahmin edebiliyorduk. Görüşmelerin ardından aday olmam yönünde tekrar telkinler başlayınca, bu onurlu görevi kabul ettim.
-
Sizce Azınlık Temsilcisi’nin görev tanımı nedir? Üç yıl boyunca neler yapabileceğinizi düşünüyorsunuz?
Bunun mutlaka bir çıraklık dönemi olacak ama çok da uzun sürmeyecek. Laki Bey’den, geçen altı yılda oluşturulan külliyatı bir an önce isteyeceğim. Nereden nereye gelindiğini görmek için onları okumak ve üzerinde çalışmak istiyorum. Bu temsiliyeti ve görevi daha çok Türkiye halkına ve devlete kendimizi anlatma mecrası olarak görüyorum. Çok teknik bir makam gibi görünse de, önüne ‘azınlık’ kelimesi geldiğinde sembolik, bambaşka bir anlam kazanıyor. Sonuçta yirmi yıl önce böyle bir resmî görev ortada yoktu, şimdi başarılabildi. Eksiklikler olabilir fakat Ankara’da bir azınlık temsilcisi var artık. Bu temsilcinin, söz konusu cemaatlerin yaptığı bir centilmenlik anlaşmasıyla belirlenmesi, ‘birlikte çalışma pratiği’ anlamında çok güzel oldu. Laki Vingas’la birlikte çalışmamız da devam edecek.
-
2015’te Ermeni bir azınlık temsilcisinin Ankara’da olması mutlaka önemli olacak. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Malum sorularla mutlaka karşılaşacağız. Sonuçta görevim gereği Vakıflar Meclisi’nde bir üye olacağım. 17-18 yıl devlet memurluğu yapmış biri olarak, devlet terbiyesine sahibim. Bu terbiye içinde, bu halkın acılarını, sağırlar tarafından bile duyulabilecek, en güçlü şekilde dile getirmekten geri durmayacağım. Çünkü bürokraside ve hükümette de bu acılara herkesin vâkıf olduğunu düşünüyorum. Sonuçta bu toprakların çok büyük bir kaybı var. Bu kayıplar nedeniyle neleri kaybettiğimizi anlatmak olacaktır, yapacağım iş. Ancak bu sayede, İslami jargonda yer alan ‘helalleşme’ kavramının gerekleri yerine gelebilir.
-
Akademik kariyerinizi, vakıf yöneticiliğinizi, kliniğinizi ve Ankara’daki olası görevinizi, hepsini bir arada yürütmek zor olmayacak mı?
Bu soruyu hep aynı espriyle yanıtlıyorum: İnsan evli ve çocuklu olmayınca, çok vakit kalıyor. Bir yandan belki en büyük şanssızlığım olan bekârlık, öteki taraftan en büyük şansım oluyor. Yarım günümü üniversite ve akademik hayata harcıyorum, öğleden sonra klinikle ve hastalarımla ilgileniyorum. Burada otuz kişilik, iyi bir kadromuz var; sistem benim dışımda da devam edebiliyor. Bugüne kadar en önemli görevim olarak Tıbrevank’taki görevimi görüyorum, o benim borcum. Üniversitede ve klinikte programımı Ankara’daki toplantılara göre ayarlamak için görüştüm. Zaten, gereken enerjiyi kendimde görmeseydim bu görevi kabul etmezdim. Yarı yolda bırakıp, “Artık yapamıyorum” diyerek istifa etmek gibi bir niyetim de yok.
‘Patriklik seçimi gündemden düşmedi’
-
VADİP’te son dönemde bir hareketlenme söz konusu. Sizce önümüzdeki dönemde, VADİP, olması gerektiği gibi bir üst kurul kimliğine bürünebilecek mi?
Ben umutluyum. Bu seçim için 38 vakfın VADİP’te temsil edilmesi son derece önemliydi. Biz maalesef, cemaat olarak, 1960’tan sonra sivil yönetim kültürümüzü unutmuşuz. İnsanlar bir düzen içinde oturup fikir alışverişi yapma ve karar alma yetisini kaybetmiş. VADİP’in çok eksikleri olmakla birlikte, geleceğin gerçek anlamda Ermeni toplumunun sivil bir örgütlenmesi olacağına inancım tam. Bunun bir meclise dönüşmesi, sistematik bir yapıya kavuşması konusunda da umutluyum. Özellikle benim de üyesi olduğum VADİP Eğitim Komisyonu, başarılı bir örnek oldu. Bu platform son örnekte, en kritik konuda, kimsenin kolay kolay müdahil olamayacağı patriklik seçimleri konusunda bir karar aldı, o kararı uyguladı ve artık geriye bunun fikri takip aşaması kaldı. Bu açıdan da VADİP’i çok değerli buluyorum.
-
Toplantıda İskender Şahingöz, VADİP heyetinin Patrikhane’de yaptığı görüşme konusunda herhangi bir açıklama yapılmamasına dikkat çekerek VADİP’i eleştirdi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
O eleştirilerin büyük bir kısmına katılıyorum. Patriklik seçimleri konusunda, büyük olasılıkla, araya bu Azınlık Temsilcisi seçimi girdi. Tabii, bu gelişme, konunun gündemden düştüğü anlamına gelmez. Herkes bu durumun sürdürülemez olduğunun bilincinde, bu meselenin takibini yapmaya yönelik bir irade de var. Patrikhane’nin de buna karşı direnç gösterecek bir tutum içinde olmadığı görüşündeyim.
‘Ortak bütçe konusunda irade mevcut’
-
Dikran Gülmezgil, ‘ortak havuz’ konusunu Karagözyan’ın 100. Yıl Balosu’nda yaptığı konuşmada tekrar gündeme taşıdı ve ayrıca, VADİP’teki seçime bir mektup göndererek, vakfının oyunu belirtti. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dikran Bey’le birlikte birçok vakıf yöneticisinin de hemfikir olduğu ortak bütçenin gerekliliği hem sosyolojik olarak, hem de muhasebe biliminin parametreleriyle sabit. Bu artık bir iradeye dönüştü. Geçen çarşamba günü vakfımızın düzenlediği toplantıda da bu ortaya çıktı. En başarılı lisemiz olan Getronagan’ın, üç ay boyunca maaşları ödeyemediğini biliyorsak ve bu konuda bir şey yapmıyorsak, bu hepimiz açısından çok onursuz bir durum. Şu anda en azından okullar çerçevesinde bu oluşumun ortaya çıkması çok yakın. Arsen Yarman’ın yeni yayımladığı kitapta, 1901’den kalma Anarathığutyun Okulu’nun bilançosu var. Kurum kendisini ayrıntılı bir şekilde ibra etmiş, bilançosunu Cismani Meclis’e onaylatmış ve gereken yardımı almış. 113 yıl önce işleyen mekanizmanın, bugün yakınında bile değiliz. Ancak, bunu sağlamak için yapılan çalışmalar sonuçlanmak üzere.
Toros Alcan kimdir?
1966'da İstanbul'da doğan Dr. Toros Alcan, ilköğrenimini Özel Karagözyan Ermeni Yetimhanesi İlkokulunda, Orta öğrenimini ise Özel Surp Haç Tıbrevank Ermeni Lisesi’nde tamamlamıştır. 1984-1986 yılları arasında, Boğaziçi Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü'ne devam ettikten sonra 1986 yılında Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi'ne geçiş yapan Alcan, 1991 yılında mezun olduktan sonra 1992 yılı eylül ayında aynı fakültenin Ortodonti Anabilim Dalı’nda doktora programına kabul edildi. 1998 yılında doktora sınavında başarılı olarak Ortodonti Anabilim Dalı’nda Doktora Diploması almaya hak kazanan Toros Alcan, aynı yıl Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi, Ortodonti Anabilim Dalı'na Yardımcı Doçent olarak atandı.
43 adet ulusal, 52 adet uluslararası bilimsel eseri olan Dr. Alcan, 2008 yılında doçent oldu. Toros Alcan, European Orthodontic Society, World Federation of Orthodontists, American Association of Orthodontists, Türk Ortodonti Derneği asil üyesidir. Halen, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Ağız, Çene ve Yüz Cerrahisi Anabilim Dalı ile Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Dalında ve Yerevan State Medical University’de, dersler ve seminerler vermekte olan Dr. Alcan, kendi kurduğu Allionioi adlı klinikte hastalarını kabul etmeye devam ediyor. Alanında çeşitli dernek ve federasyonlarda görevler üstlenen Alcan’ın azınlık vakıflarındaki çalışmaları ise 2011 yılında Tıbrevank Lisesi’nin tüzel kişiliğini kazanmasıyla birlikte Vakfı’n Yönetim Kurulu Başkanı olmasıyla başlıyor. Toros Alcan VADİP bünyesinde kurulan Eğitim Komisyonu’nun aktif bir üyesi olarak bu alanda da çalışmalarını devam ettiriyor
VADİP’ten geniş katılımla Azınlık Temsilcisi seçimi
Vakıflar Arası Dayanışma ve İletişim Platformu (VADİP) üyeleri, 24 Kasım Pazartesi akşamı yapılan toplantıda, önümüzdeki dönemde Azınlık Temsilcisi olarak Vakıflar Meclisi üyesi olacak adayı seçti. Kurulduğundan beri, karar alamadığı ve etkin çalışmadığı için eleştirilen VADİP, Patriklik seçimlerinin yapılması gerektiği yönünde karar almasının ardından Azınlık Temsilcisi belirlemeyi de başararak önemli bir aşama kaydetti.
Geniş katılım, Gülmezgil’den mektup
Oturumlara uzun süredir katılmayan Büyükdere ve Beykoz gibi vakıfların temsilcilerinin de yer aldığı toplantıda toplam 34 vakfın yöneticileri bir araya geldi. Yıllardır VADİP’i boykot eden Karagözyan Vakfı Başkanı Dikran Gülmezgil, bir ilke imza atarak, VADİP Koordinasyon Kurulu’na ve VADİP üyelerine hitaben yazdığı mektupla, vakfının desteklediği adayı açıkladı. Toplantıya mazeretleri nedeniyle katılmayan dört vakıf da, oylarını, antetli kâğıtlara yazdıkları mühürlü mektuplarla VADİP’e sundu.
Dernek değil bir iletişim platformu olarak kurulan VADİP’in yazılı bir tüzüğünün olmaması nedeniyle, uzun süren usul tartışmaları yaşandı. Ardından, kapalı zarf yöntemiyle yapılması kararlaştırılan seçim için, Yeniköy Vakfı Başkanı Sevan Şeşetyan, Beykoz Vakfı Başkanı Varujan Mağakyan ve Kınalıada Vakfı Başkanı Levon Şadyan’dan oluşan bir seçim komisyonu belirlendi.
Şahingöz’den VADİP eleştirisi
Toplantıda, adaylık için üç vakıf başkanının adı zikredildi. Ortaköy Vakfı Başkanı İskender Şahingöz, Tıbrevank Vakfı Başkanı Toros Alcan ve Boyacıköy Vakfı Başkanı Nazaret Özsahakyan’ın Azınlık Temsilcisi görevi için aday olduklarını açıkladıktan sonra, kendilerini tanıtan birer konuşma yaptılar. Özsahakyan, bugüne dek yaptığı faaliyetleri anlatırken, kendini ‘aktivist’ olarak tanımladı. Şahingöz, VADİP yönetimini ve bugüne kadarki yanlışlarını eleştiren sarsıcı bir konuşma yaptıktan sonra, Özsahakyan lehine adaylıktan çekildiğini açıkladı. Toros Alcan ise, salondakilerin kendisini yeterince tanıdığını düşündüğünü, VADİP üyelerinin vaktini almak istemediğini belirtti.
Çekişmeli oylama
Çekişmeli geçen seçimde Nazaret Özsahakyan 17 oy aldı, Toros Alcan ise 20 oyla Ermeni toplumunun adayı olarak belirlendi. Seçimin ardından bir teşekkür konuşması yapan Doç. Dr. Toros Alcan, ortak aday olarak belirlenmesinin kendisini çok mutlu ettiğini ve seçimin toplumda demokrasi kültürünün hatırlanmasını sağladığını söyledi. Önceki toplantıda, Laki Vingas, Rum toplumunun Ermeni adayı destekleyeceğini açıklamıştı; dolayısıyla, Alcan’ın, 28 Aralık’ta yapılacak seçim sonucunda Azınlık Temsilcisi olarak ilan edileceğine kesin gözüyle bakılıyor.