HDP, 'Devlet Özür Dileme Kanun Teklifi' hazırlayarak, insanlık suçlarına ilişkin devlet adına nasıl özür dilenmesi gerektiğini açıkladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, 'Devlet Özür Dileme Kanun Teklifi' hazırladı.
Kanun teklifinde ulus devletin, 'yanlış devlet' biçimi olarak erk-toplum barışını ve toplumsal barışı kadük bırakmak üzere kurgulandığını belirtti. Barışı 'hem erkin hem de toplumun içerisinde bulunması gereken tarihsel ve evrensel bir süreç' olarak tarif eden Tuncel, bu sürecin gerçekleşmesinin bir ayağının toplumsal kesimler ve toplumsal temsilleri sürece katmak iken, diğer ayağının da geçmişle yüzleşme ve hakikatlerin açığa çıkarılması olduğunu ifade etti.
Devletin yüzleşme ihtiyacı olduğunun altını çizen Tuncel, kanunun gerekçesinde şunları kaydetti: 'Dersim dışında Maraş, Sivas, Çorum katliamları, Ermenilerin soykırıma uğratılması, 12 Eylül askeri darbesi ile tüm muhalif kesimlere yönelik devlet teröründen kaynaklı işlenen insanlık suçları gibi pek çok yaşanmış olay bulunmaktadır. Özellikle Türkiye'de etnik kimliği ve inancından dolayı belli kimliklerin sistematik olarak baskı ve zor altında tutulduğu gerçeği göz önünde tutulduğunda devletin resmi olarak özür dilemesi tüm bu gerçeklerle yüzleşmenin önemli bir adımı olacaktır. Yaşanan insanlık suçlarına karşı uzunca süredir toplumsal muhalefet devletin yüzleşmesi yönünde mücadelesini yürütmektedir. Geçmişiyle yüzleşmeyen bir devlette Hrant Dink'in öldürülmesi gibi hedef gösterilmiş toplumsal kesime yönelik cinayetler devam edebilmektedir. Bu anlamda özür dileme ve yüzleşme bir yandan da 'bir daha asla' demektir.'
Devletlerin dilediği özürlerden örnekler veren Tuncel, 'geçmişle yüzleşme'nin devleti temsil eden cumhurbaşkanının ya da başbakanın Meclis'te bir önerge ya da yasa ile özür dileme prosedürünü gerçekleştirdiğini, ayrıca tazminat gibi onarıcı önlemler alındığını ifade etti. Tuncel, 'Ancak gerçek bir yüzleşmenin Güney Afrika'nın özür dilemesinden sonra oluşturulan Hakikatleri Araştırma Komisyonlarıyla gerçekleştiği, bu komisyonlarla tüm devlet arşivleri açılarak yaşananların ortaya çıkarıldığı bilinmektedir. Bu süreçte, faili meçhul olan cinayetler, toplu katliamlara dair belge ve bilgiler toplanarak bir yandan da gecikmeli olarak da olsa adaletin de sağlanması için bir çabanın sağlanması söz konusudur. Dolayısıyla 'geçmişle yüzleşmenin' sadece küçük bir adımını oluşturulan özür dilemeden ziyade, hükümetin ortaya siyasi bir irade koyarak uzun süreli, bilimsel, gerekirse uluslararası heyetlerin desteğini alarak bunu sağlaması esas olandır' diye ekledi.
Devlet nasıl özür diler?
Kanun teklifinin uygulamaya ilişkin kapsamı ise şöyle:
'Devlet adına Cumhurbaşkanı resmi olarak özür dileyeceği yaşanan insanlık suçu, katliam ya da sistematik ihlallerle ilgili özür dilerken aşağıdaki çerçeveye göre bir metni kamuoyu ile paylaşır.
Özür dilenen olayın, tarihi, yeri, olayın içeriği ve mağdurları metin içerisinde net bir şekilde belirtilir. Yaşanan insanlık suçu ya da hak ihlalleri özellikle etnik kimliği, inanç kimliği ya da cinsiyete dayalı bir ayrımcılıktan hareketle işlenmiş ise, özür bireyleri de içerecek şekilde halk ya da gruba yönelik dilenir.
Özür dilemenin kapsamının Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, şartlı cümleler koyulmadan net bir şekilde belirtilir.
İçeriğinde devletin yaşanan olaydan dolayı sorumluluğu üstlendiği açık bir şekilde belirtilirken, özür dileme özellikle yaşanan olaydaki mağdurları ve yakınları tarafından kabul edilebilir makul bir dille yapılır.
Özür dileme töreni kamuya bağlı tüm görsel yayın organlarından canlı yayınlanır.
Özür dileme metni TBMM'de Cumhurbaşkanı tarafından, tüm siyasi parti grup başkanlarının ve gruplarının olduğu kamuoyuna açık bir oturumda okunur. Metnin Genel Kurul'da okunmasından hemen sonraki iş günü, olayın yaşandığı yerde Cumhurbaşkanı devlet temsilcisi olarak aynı özür metnini okumak üzere özür diler.
Özür dileme resmi olarak yapıldıktan sonra en fazla 1 yıl içerisinde, konuya özgü TBMM'de yasa ile Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurularak, devletin elindeki tüm arşivlerin açılması sağlanır. Komisyonun kurulması ayrı bir yasa ile düzenlenirken; insan hakları örgütlerinin, olayı yaşayanlar ya da yakınlarının komisyonda temsili sağlanır. Komisyon üyelerinde cinsiyet açısından eşit temsil ilkesi benimsenir.
Özür dileme sonrasında mağdurların ve yakınlarının maddi ve manevi tazminatları sağlanır. Devlet, özür dilemenin bir yüzleşmeye dönüşmesi için kamuoyunu bilgilendirmede, sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesinde ve sivil toplumun dahil edilmesinde yükümlülük taşır.
Özrün konusu olan sorunla yüzleşmenin ve hesaplaşmanın yaşanabilmesi için geçmişle yüzleşme ve hesaplaşma, cezasızlık, insanlık suçları, soykırım gibi konularda ilgili uluslararası sözleşmelere ve protokollere uygun olarak gerekli yasal düzenlemeler yapılır.
Olayın yaşandığı gün Ulusal Yas olarak ilan edilir.' (UG)