2000 yılından beri Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan’da yürüttüğü çalışmalarla bölgenin nabzını tutan Kafkasya Araştırma Kaynağı Merkezi (CRRC) 2.000 hane halkıyla görüşerek yaptığı Kafkasya Barometresi çalışmasıyla, Ermenistan’a ve Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan’la ilişkilerine ışık tutuyor. Proje Koordinatörü Heğine Manasyan’la ortaya çıkardıkları veriler üzerine sohbet ettik.
FATİH GÖKHAN DİLER
fgdiler@agos.com.tr
-
Ermenistan halkı için en önemli mesele nedir?
Bu konuya Ermenistanlılara yönelttiğimiz, “Ülkenin karşı karşıya olduğu en önemli sorun nedir?” sorusuna verilen cevaplarla başlamak gerekiyor. Ankete katılanların yarısı bu soruya ‘işsizlik’, çeyreğiyse ‘fakirlik’ yanıtını vermiş. Ermenistanlıların yüzde 60’ının geçici bir süre için, iş amaçlı olarak başka bir ülkeye göçmek istediğini de araştırmamızda görüyoruz. Asıl meselenin ve sorunun ekonomi olduğu bir gerçek, ama bu denli zor ekonomik koşullara rağmen ülkedeki ortalama hane halkı seviyesini 1’le 10 arasında bir ölçeğe oturttuğumuzda, sonuç 4,4 çıkıyor. Yine benzer bir ölçekte mutluluk seviyesini tahmin ettiğimizde 6,7 çıkıyor ki, bu veri 2010 yılında 6,4’tü. Yani Ermenistanlılar geçmişe göre hayatlarından daha memnun.
-
Ülkenin yönetiliş biçimi nasıl değerlendiriliyor?
Ankete katılanların büyük bir bölümü, ülkede yaşayanların görüşlerini özgürce dile getirme hakkının olduğunu ve seçimlerde oy kullanmanın iyi vatandaşlığın bir gereği olduğunu söylüyor. Bu rakamlar sırasıyla yüzde 68 ve 61. Katılımcıların yarısı demokrasinin diğer yönetim biçimlerine göre daha iyi olduğunu düşünüyor. Ermenistan halkının hükümetin rolüne ilişkin görüşlerine gelecek olursak, bu noktada iki bakış açısı öne çıkıyor: Yüzde 71, “Halk çocuk gibidir, hükümetin anne-baba gibi onlarla ilgilenmesi gerekir” derken, yüzde 22 “Hükümet işçi gibidir, halkın bir patron gibi onu kontrol etmesi gerekir” diyor.
-
Ermenistan’ın komşularına, özellikle Türkiye ve Azerbaycan’a bakış açısından bahsedebilir misiniz?
Komşu ülkelerle ilişkiler Ermenistanlıların ilgilendiği bir mesele: Yüzde 83’le Rusya, en yakın dost olarak görülürken, ankete katılanların yüzde 66’sı Azerbaycan; yüzde 28’iyse Türkiye’yi esas düşman olarak tanımlıyor. Bunun yanında, 2012’de yaptığımız çalışmaya dayanarak, Ermenistan nüfusunun yarısının Türkiye’yle ön koşulsuz olarak sınırları açmayı desteklediğini söylemeliyim.
-
Ermenistanlılar için uluslararası ilişkilerde en önemli faktör nedir?
Bu soruya yanıt vermek güç, ‘ulusal güvenlik’ diyebilirim. Bu görüşü destekleyecek veriler var: Bir yandan halkın yüzde 49’u Türkiye’yle sınırın açılmasının Ermenistan ekonomisi için faydalı olacağını düşünürken, yüzde 47’si bunun ulusal güvenlik için bir tehdit olduğu görüşünde. Yine de bu algının yavaş da olsa kırıldığını söylemek lazım, aynı oran 2010’da yüzde 58’di. Türkiye’yle ilişkilerde ulusal güvenlik konusu önemli bir maddeyse, Karabağ üzerinden Azerbaycan’la yaşanan çatışma Ermenistan vatandaşları için ayrıca önemli. Nüfusun sadece yüzde 4’ü Ermenistan’ın asıl sorununun ‘çözüme ulaşmamış toprak sorunları’ olduğunu düşünse de, halkın yüzde 31’i gelecek 5 yılda Karabağ sorununun müzakere yoluyla çözülebileceğine inanmıyor.
-
Yerevan, AB ile gümrük birliği anlaşmasından vazgeçerek Rusya’nın kurduğu Avrasya Ekonomik Birliği’ni seçti. Bu konuda elinizdeki verileri nasıl yorumluyorsunuz?
Ermenistanlıların yüzde 41’i AB üyeliğini destekliyor, Avrasya Ekonomik Birliği’ne yönelik destekse yüzde 55. Bu farkın nedeni, Rusya’yla AB’ye nazaran daha çok etkileşimin olması. Dahası, Rusya, Karabağ sorununun çözümünde daha başarılı görülüyor.
-
“Ermenistanlılar, Soykırım’ı 11 yaşından önce öğreniyor”
Ermenistanlıların,
• yüzde 48’i Ermeni Soykırımı’ndan etkilenen bir akrabası olduğunu,
• yüzde 76’sı Soykırım’ı henüz 11 yaşından önce öğrendiğini,
• yüzde 46’sı Türkiye’nin AB’ye girmeden önce Ermeni Soykırımı’nı tanıması gerektiğini,
• yüzde 64’ü eğer diğer ülkeler Ermeni Soykırımı’nı resmen tanırsa, Türkiye’nin kabul etme olasılığının artacağını,
• yüzde 49’u Türkiye’deki Ermenilere ait eserlerin restore edileceğini,
• yüzde 36’sı toprak tazminatı verileceğini,
• yüzde 52’si de maddi tazminatın verileceğini düşündüğünü söylüyor.